Fenerbahçe için gündemin sadece futbol olmadığı bir maçtı. Bir gün önce takımın amacı 3 puanken dünkü gelişmelerle birlikte bir camia gösterisine dönüştü. Olimpiyat Stadı'nın her takım için zor olan şartlarına başka bir mücadele eklenmiş oldu.
İlk 45'i ''Şampiyon takım'' gibi oynadılar. Baskıları doğru yaptılar, rakibi geri ittiler, yüzde 90'a ulaşan pas isabet oranıyla oyunu yönetip hem golleri buldular hem de pozisyonları... Sadettin Saran'ın tribüne gelmesiyle birlikte coşku arttı. F.Bahçe'nin ''Başkalaşma'' süreciüstüne kata kata devam ediyor. İşin ''Teknik-taktik'' bölümü bir tarafa takımın vücut dilinde ''Ben bu maçı kazanacağım'' mesajını okuyorsunuz. Buöz güveni getiren son iki maçı dörtgolle kazandıran ustaların performansı. Talisca ve Asensio sazı alınca zor görünen her şey birdenbire kolaylaşıyor.
Talisca takımın "Kibar hırsızı...'' Oynadığında En-Nesyri'nin, son iki maçta da Duran'ın rakip defansta oluşturduğu boşluklara sızıp pozisyonları kendine yazıyor. Dün de 1 gol, 1 asistle bitirdi maçı. O kadar ustalar ki takımı da arkalarından çekip rakip ceza alanına kadar çekiyorlar.
Bir de ikinci yarı var. F.Bahçe'nin geçen hafta Konya maçındaki gibi topu rakibe bıraktığı, kendi sahasında beklediği ve üst üste rakibe fırsatlar verdiği kritik dakikalar... Eyüp'ün bir topu direkten döndü, biri duran topta iki pozisyonda da penaltı kararı çıkabilirdi. Takımın fizik güç olarak geriye düştüğüşıkkı çok anlamlı değil. Çünkü2-0'dan döndürüp son dakikalara kadargol kovaladıkları maçlar var. Mental olarakbu kadar teslim olmak şampiyonluğaoynayan bir takım için anlamlı değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.