Ekrem'in emir eri Genel Başkan Özgür Özel çıktı; "kanıtlanmış bir kör kuruş yok. Bir delikli para yok." dedi.
"Kör kuruş, delikli para" elbette yok, çünkü artık öyle bir para birimi yok... Biz hala hepsini okuyamadık, ama ilk birkaç yüz sayfada milyarlarca TL var. Amerikan dolarları, eurolar var. Dekontlarıyla, belgeleriyle, itiraflarla, ifadelerle; irtikap, rüşvet, gasp, ihaleye fesat, çökme gasp var.
Atatürk'ün partisiyiz, muhalifleri hapse atıyorlar, cumhuriyeti biz kurduk, laiklik gibi ezberlerle rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk ve usülsüzlük işlerini çılgınca savunuyorlar, hatta gidişat öyle ki neredeyse "benim başkanım ne kadar da güzel çalmış" diyecekler gibiler...
RÜŞVETİ SAVUNANLAR PARTİSİ
CHP parti üyeleri; Ekrem, Özgür ve adamlarını çılgınca savunuyor olabilirler fakat milletin geri kalanı onlara inanmıyor. Israrla inkar yalan ve iftiraya başvuruyorlar. İddianame boş diye yaygara yapan CHP idarecilerine, milletimiz artık yalancı gözüyle bakıyor. Fanatik CHP'liler parti idarecilerinin bu politikalarını beğenebilirler. Fakat; hiçbir partiye üye, taraftar ve fanatik olmayanlar, CHP'nin iddialar karşısındaki bu gayrı ciddi ve itici tavrını makul bulmuyorlar. Onca delili, itirafları, ifadeleri görmek istemeyenler, aslında kaybediyorlar. Seçim sadece kendi partinin kayıtlı üyeleri ile kazanılmıyor, başkalarının da sana ilgi duyması, güvenmesi ve oy vermesi ile kazanılıyor.
Ve CHP bu tavrı ile rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk, usülsüzlük iddialarının üstünü örten ve hatta bunları adeta makul, hoş gören, hatta düpedüz savunan bir duruşa savruluyor...
DİJİTAL FİRAVUNLAR
Dünyadaki en etkili dijital platformların, İsrail lehine pozisyon alması ve Filistin'e destek olabilecek paylaşımları sansürlemesi gerçek değil mi...? Tek taraflı ve açıkça İsrail yalanlarını yayan bir bilgi akışına neden olmadılar mı...? Şimdi de katil, terörist ve işgalci İsrail'in korkunç soykırımına ait görüntü, belge ve bilgileri sosyal medyanın arşivlerinden siliyorlar. Ayrıca sosyal medya şirketleri Amerikan, Alman, Fransız yasalarına saygı duyarlarken;
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına saygı duymuyorlar. Kanunlarımızın geçerli olmadığı, kurallarımızın işlemediği, hassasiyetlerimize saldıran, bizi kontrol etmeye çalışan bir dijital faşizm var karşımızda... Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uyulmasını istemek, bunu yapmak istemeyenlere yaptırım uygulamak hayatın normal akışıdır.
Dijital platformlar; devletleri ve milletleri ele geçirme, seçimlere müdahale, küresel şirketlerin menfaatlerine hizmet eden gündem oluşturma ve yalan haber üzerinden tartışılıyorlar... Demokrasi ve insanlık açısından büyük bir tehlike ve tehdit olarak algılanıyorlar. Suç kapsamındaki taleplere uymadıkları gerekçesiyle uyarılıyorlar.
KIBRIS TÜRKİYE DEMEKTİR
Kıbrıs'da maalesef bazı insanlara göre, KKTC'yi yıkıp Rumlarla birleşmek ve AB'ye katılmak daha cazip görünmeye başladı. Rumlar tamam dese, sorun kalmayacak gibi.
Kıbrıs'ta "işgalci TC Kıbrıs'tan defol" pankartları açılıyor. Maalesef Kıbrıs halkının azımsanmayacak bir kısmının, "KKTC olmak istemiyoruz, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir parçası olmak istiyoruz. Böylece Türkiye adadan çıkacak, AB üyesi olup zengin olacağız..." diye düşündüklerini bilelim. Allah'tan Yunanistan ve Rumları ikna olmuyorlar. Bunun için İsrail'in yardımını bile isteyenler, bekleyenler var. Kıbrıs Türkleri üzerinde her zaman İsrail'in propagandası etkili olmaktadır.
Devlet Bahçeli'nin KKTC seçimlerinin hemen ardından çok sert ve kitabın orta yerinden yaptığı uyarı çok mühimdir.
Bağımsız Türk Devletinin yerine Rumlarla federasyon hayal edenlere gerçeği anlattı:
Kıbrıs Türkiye, Türkiye Kıbrıs demektir...