Ali Mahir Başarır, Başkan Recep Tayyip Erdoğan hakkında yaptığı konuşma ile CHP'nin çirkin ve karanlık gündemini CHP'lilerden kaçırmaya çalışıyor...İddianameler gelmeye başladı; CHP'liler, bir çok iğrenç gerçeği istemese de duymak zorunda kalacaklar.
Şimdi kendi partililerine, "hırsızlığı görmezden gel ve biat et" diye bastırıyorlar. Bunu yapmadığı gerekçesi ile Kılıçdaroğlu ve taraftarlarına küfrediyorlar, onları tehdit ediyorlar. Yolsuzluk ve rüşvetten tutuklanan İmamoğlu hakkında ifade verenlerin, itirafçı olanların hepsi yakın çalışma arkadaşları ve dostlarıdır...
İlk günden bu yana "itirafçılar artacak çünkü suçüstü yakalandılar" demiştik, aynen öyle oldu... İfadelerin, itirafların, iddiaların, delillerin hepsi; yalan, iftira olabilir mi...? Hiçbiri mi doğru değil...? Bütün bunlar "ama başkaları da yapıyor" diye meşru sayılabilir mi...? Yani Ekrem'in başı büyük dertte... CHP'yi kendisine kalkan yapmaktan başka çaresi yok. Trolleri bunun için Kılıçdaroğlu'nun ve itiraz eden CHP'lilerin üzerine saldılar.
ANA VATAN, YAVRU VATAN, MAVİ VATAN BİR VE BERABERDİR
Türkiye'de ya da Kıbrıs'da seçim sonuçları ne olur ise olsun: Ana vatan, yavru vatan ve mavi vatan bölünmez bir bütündür. Ersin Tatar'ın kaybetmesi, Tufan Erhürman'ın seçilmesini, Türkiye'nin adadan çekilmesi için verilmiş bir halk kararıymış gibi yansıttılar. Tam tersi; Erhürman, seçimin hemen ardından yaptığı açıklama ile; Türkiye ile uyumlu, ılımlı ve rasyonel bir ilişki kuracağını açıkça belirtmiştir. Kazanan aday değil ama adayın yandaşları, Türkiye'yi adadan çıkartmaktan bahsetmeye başladılar bile.
Kıbrıs Türk halkının güvenliğini ve kimliğini koruyan unsur, Türkiye'nin garantörlüğü ve adadaki Türk askeri varlığıdır. Adadaki Türk askeri varlığı olmasaydı şu anda seçim yapılan bir devlet bile asla var olamazdı. Kıbrıs'da Türk ve Müslüman bile kalmayacak idi... Bu nedenle; Ankara ile uyum, güvenlik konuları, deniz yetki alanlarının tavizsiz korunması ve Mavi Vatan vizyonunun devamı ölümcül mecburiyetlerdir.
Federasyon demek bütün bunların terk edilmesi demektir. Bu ise; eğer akıl hastalığı değil ise bilinçli bir ihanettir. Ayrıca; zaten Federasyon söylemi de lafta vardır fakat fiilen yoktur. Rum tarafı "eşit egemenlik" talebimizi defalarca reddetmiştir.
TÜRKLÜK VE İSLAM İSTENMİYOR MU?
Acıdır ve ama maalesef gerçektir... Bu seçim vesilesi ile bir kez daha gördük... Daha evvel de bu köşede yazmış idim... KKTC'de, laiklik adına, solculuk adına, kendi milli ve manevi değerlerine adeta düşman bir nesil yetiştirildi.
Şimdi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde, dininden, diyanetinden, mensup olduğu milletten, milliyetinden, tarihinden nefret eden bir insan topluluğu var. Türk ve İslam kültürüne düşmanlar. Ne acıdır ki gelinen noktada durum bu...
Türklük, İslam, Türkiye Cumhuriyeti Devletine düşmanlık konularında Rum ve Yunan ile aynı saftalar... Türkiye'nin müdahalesini kötülemeye, bütün kötülüklerin müsebbibi gibi görmeye başladılar.