Cumhurbaşkanımızın Endonezya seyahati ve orada sevgiyle karşılanışı, bana sömürgecilere karşı 16. yüzyılda Açe'ye asker göndermemizi ve bu desteğimizin Endonezyalıların üzerindeki etkisini hatırlattı. İsmail Hakkı Kadı, rahmetli Mehmet Akif Terzi ve diğerlerinin Osmanlı-Endonezya ilişkileriyle ilgili araştırmaları vardır.
Batı dünyasının günümüzdeki refahının önemli bir kısmı, Asya'dan Afrika'ya dünyanın dört bir tarafında sömürdüğü insanların kan ve gözyaşından gelir. Bugün çoğunda fiili işgali sona erse de Batılı devletler, bazı ülkeleri çeşitli metotlarla sömürmeye devam ediyor. Ayrıca hâlâ dünyanın dört bir yanında fiilen işgali altında olan sömürgeleri de var.
Avrupalılar, işgal ettikleri ülkelerde bir taraftan insanları katledip sömürürken diğer taraftan da kendi dillerini ve Hıristiyanlığı yaydılar. Yaptıklarını ise "Medeniyet götürüyoruz" diye kamufle ettiler. Nitekim 19. yüzyıl Fransa başbakanlarından Jules Ferry, bu durumu "Üstün ırkların, aşağı ırklar üzerinde bir hakkı vardır. Alt ırkları medenileştirmekle yükümlüdürler" demişti.

Osmanlı-Portekiz savaşı.
KORKUSUZ TÜRKLER
Sömürgeciler, 16. yüzyılda Endonezya'ya ulaştılar. Avrupa'da sömürgeciliğin ve emperyalizmin öncüsü Portekiz'di. 16. yüzyılda Portekiz, Hindistan ve Uzakdoğu'daki Müslüman devletlerin topraklarını sömürmeye başlayınca, bölgenin hükümdarları Osmanlı Devleti'nden yardım istediler. Hindistan'daki Gücerat gibi Müslüman sultanlıkların yardım istemesi üzerine Kanuni devrinde düzenlenen Hint seferleriyle Portekizlilerin bu bölgelerden atılmasına çalışıldı.
Hindistan'daki Müslüman melikliklere yardım götürüldü. Portekizlilerle yapılan mücadele çerçevesinde Yemen ve Habeşistan'da Osmanlı hâkimiyeti kuruldu. Basra körfezine inildi, Katif ve Bahreyn alındı.
Osmanlıların Hindistan'daki Müslüman sultanlıklara yardımı, Güneydoğu Asya'daki Müslüman devletlere örnek oldu. Açe hükümdarları, sömürgeciler karşısında Osmanlı Devleti ile ilişki kurup yardım istediler. Osmanlı Devleti ile Açe arasındaki ilişkiler 1530'larda başladı. Açe Sultanı Alaeddin, karabiber yüklü dört gemi göndererek Kanuni'den yardım istedi. Osmanlı Devleti'nin gönderdiği 300 asker ve silah ustalarının Açe'ye varmasıyla Portekiz mağlup edildi.
1547'de Portekizliler ile Açe arasındaki savaş sırasında da Osmanlı askerlerini görüyoruz. Portekiz kaynakları, Hint Okyanusu'nda kendileriyle savaşan Osmanlı askerlerini, "Asya'daki Müslüman ordularını kumanda eden korkusuz Türkler" diye tarif eder.
1560'lı yıllarda iki devlet arasındaki siyasi ilişkiler arttı. İki devlet arasında elçiler gidip geldi. 1562'de Açe'den bir heyet İstanbul'a geldi. Kanuni, İstanbul'a gelen Açe elçisine karşılık olarak 1565'te Açe'ye bir elçilik heyeti gönderdi. Ardından 1566'da bir başka elçilik heyeti, Açe Sultanı Alaeddin Şah'tan Kanuni Sultan Süleyman'a bir mektup getirdi. Portekizliler karşısında desteğe ihtiyacı olan Açe Sultanlığı, Osmanlı'dan yardım istiyordu.

Kanuni
'KÂFİRLERLE CİHAT EDECEĞİZ'
Sultan Alaeddin mektubunda bölgenin durumundan bahsedip, "Portekizlilerin hacca giden hacıların yollarını kesip onları köle olarak sattıklarını, yüzlerce Müslüman'ı öldürdüklerini" anlatıyordu. Halife olan Osmanlı padişahı yardım etmezse çok zor durumda kalacaklarından bahsedip top, at, kale ve gemi inşası yapabilecek ustalar talep etmişti.
Ancak elçi geldiğinde Kanuni, Sigetvar Seferi'ndeydi. Seferdeyken vefat etti. Açeliler, Kanuni'nin vefatından sonra tahta çıkan Osmanlı padişahı ve Halife II. Selim'in huzuruna çıktılar. Portekiz saldırılarına karşı 1567'de Osmanlılarla bir savunma antlaşması imzaladılar.
II. Selim Açe'ye 20 Eylül 1567 tarihli cevabi bir mektup gönderdi. Selim cevabında, "Büyük padişahların ricalarını kabul etmeyi âdet edindiğimiz ve din emirlerini yerine getirmek için 17 gemi, toplar, tüfekler, asker ve harp levazımatı gönderilmesi için emir verilmiştir. Donanmanın başına da en kıymetli kaptanlarımızdan Kurdoğlu Hızır Reis tayin edilmiştir. Kâfirlerle cihat etmeye kesinlikle karar vermişim. O tarafta müstevli olan din düşmanlarının hakkından gelmek ve onları ortadan kaldırmak için size her zaman asker göndereceğiz" diyordu. Ancak bu sırada Yemen'de isyan çıkması, Açe seferinin yapılmasını engelledi. II. Selim, Açe heyetini İstanbul'da ağırladıktan sonra İskenderiye'ye gönderdi.
Yemen isyanı bastırıldıktan sonra Seyyid Kemal Reis, top, tüfek, cephane ile çeşitli sanat ehli ustaları ve 3 bin askerle Açe'ye gönderildi. II. Selim'in Açe'ye yolladığı gemi ve askerlerle birlikte sultana hitaben yazılan bir ferman ile orada okunacak bir hutbe sureti de gönderildi. Bu hutbe, o tarihten itibaren 20. yüzyıl başlarına kadar Açe'de her cuma hutbesinde okundu.
TÜRK KÖYÜ KURULDU
Açe'ye giden Osmanlı askerlerinin çoğu orada yerleşerek bir Türk köyü kurdular. Zamanla yerli halkla gerçekleştirilen evlilikler sonucu onlara karıştılar. Osmanlı heyeti reisi Seyyid Kemal ise Açe sultanı tarafından "uleebalang" (kumandan) olarak tayin edilmişti.
16. yüzyıl sonlarından itibaren bölgeye yeni bir sömürgeci devlet Hollanda ulaştı. 17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı-Açe arasındaki ilişkilere dair elimizde bir bilgi yok. Ancak bölgeye giden ve orada Rumi diye anılan Osmanlı askerleri ve silah ustaları, Açelilere ateşli silahları ve bu silahlarla savaşmayı öğrettiler. Açe sultanları, Osmanlı askeri sistemini örnek alarak ordularını reforme ettiler.

Hollandalılarla savaş.
SAVAŞ ÇIKINCA OSMANLI İÇİN PARA TOPLADILAR
19. Yüzyılda Hollanda'nın Açe'ye saldırıları üzerine tekrar Osmanlı Devleti'nden yardım istendi. Özellikle Sultan İbrahim Mansur Şah (1836-1870) zamanında Açe, İstanbul'un güneydoğu Asya'daki stratejisinin odak noktasını oluşturdu. Açe hükümdarı Mansur Şah, I. Mahmud (1808-1839) ve Sultan Abdülmecid'e (1839-1861) hediyelerle birlikte mektuplar yolladı. Ancak bir cevap alamayınca 1849'da Muhammed Gus başkanlığında bir elçilik heyeti gönderdi. Elçi, "Osmanlı padişahı adına hutbe okunduğunu, belli bir miktarda vergi verebileceklerini, ancak askeri eğitim verecek uzmanlar gönderilmesini" talep etti. Sultan Abdülmecid ise Açe Sultanı'na bir ferman ve bir kılıç gönderdi. Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında Endonezya halkı, Osmanlı Devleti'ne yardım topladı. Cava hâkimi, Osmanlı Devleti'ne 10 bin İspanya Doları yardım gönderdi. 1868'de Açe bölgesindeki 63 ileri gelen tarafından imzalanan bir mektup, Sultan Abdülaziz'e (1861-1875) gönderildi. Mektupta "Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren Açe'nin Osmanlı himayesi altında olduğundan söz edilerek Osmanlı'nın gönderdiği askeri malzemelerin hâlâ Açe'de olduğu, Açe'de Osmanlı bayrağının kullanıldığı, Osmanlı halifesi adına her cuma hutbe okunduğu, Açe temsilcilerinin yabancılarla görüştüklerinde Osmanlı kıyafetleri giydikleri, Osmanlı Devleti'ne bağlılıklarının yenilenmesi" talep ediliyordu. Pertev Efendi durumu incelemek için bölge için görevlendirildi. 1871'de Hollanda, Açe'den toprak talep edince Açe Sadrazamı Abdurrahman el-Zahir, Hollandalılara Osmanlı'nın izni olmadan bu isteğin kabul edilmeyeceğini söylemişti. 1873'te hacca giden Sadrazam el- Zahir, ardından İstanbul'a geldi. Sultan Abdülaziz'le görüştü. Osmanlı himayesinde bir devlet olduklarını vurguladı. Ancak Fransa, İngiltere ve Rusya'nın baskısı yüzünden o dönemde eski gücünü kaybetmiş olan Osmanlı yönetimi, Açe'ye yardım gönderemedi. Hollandalılar, 1873'te Açe Sultanlığı'na bir ültimatom vererek Halife ile münasebetlerini kesmelerini, İslam'ın sembolü olan ay ile yıldızın bayraklarından çıkarılmasını talep ettiler. Talepleri kabul etmeyen Açe, Hollanda ile 1914'e kadar savaşarak 100 binden fazla şehit verdi. Osmanlı Devleti'nde 1900 yılında Mehmet Ziya Bey "Açe Tarihi" adlı bir kitap yayınladı. Kitapta Açe ve Açeliler hakkında bilgiler veriliyordu. I. Dünya Savaşı çıkınca Endonezyalılar, Hollandalıların engellemelerine rağmen Osmanlı Devleti'ne yardım için para toplamaya çalıştılar. Savaşın sonunda Osmanlı'nın yenilmesi, Endonezya'da büyük üzüntüye sebep oldu. Osmanlı topraklarının işgali üzerine protestolar yapıldı. İşgali kabul etmeyen Türk milletinin Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Milli Mücadele'sinin başarıya ulaşması Endonezya'da büyük sevince sebep oldu ve emperyalistlere karşı kendi savaşlarında örnek alındı.