Yönetimine geldiği 2010'dan sonra CHP'nin 'iç politikada sonuna kadar muhalif, dış politikada devlet yanlısı' tavrını değiştiren Kemal Kılıçdaroğlu'nun bariz vasıflarından birisi zaman zaman 'milli güvenlik problemine dönüşme eğilimi' idi.
Selefini Şaibeli 38. Olağan Kurultay'la devirerek CHP'nin başına geçen Özgür Özel, çıktığı Avrupa turunda ülkemize yönelik şikayetleri ile, Kılıçdaroğlu'nu bu alanda da geride bıraktığını ispatladı.
Teknik olarak mümkün değildir tabii. Ancak, muhatap olduğu yabancı siyasetçilerin, Avrupa turundaki CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in anlattıklarını dinlerken neler düşündüklerini öğrenmek iyi olurdu.
Türkiye'nin ana muhalefet partisi genel başkanlığı koltuğunu işgal eden kişinin kendi ülkesine yönelik şikayetlerini keyifle dinleyenler muhakkak olmuştur. Ancak, konu hakkında bilgi sahibi olanlar, CHP'li belediye başkanlarının yolsuzlukları sebebiyle değil siyasi sebeplerle tutuklandığı iddialarını dinlerken, bıyık altından gülmüşlerdir herhalde.
Muhalif olan herkesin tutuklandığı ve sanatçılara da baskı yapıldığını iddia eden CHP Genel Başkanı, uyuşturucu kontrolü yapılan bazı kişileri 'iktidara muhalif olan bütün sanatçılar' olarak takdim ederken, uyuşturucuyu normal göstererek baltayı taşa vurduğunu fark etti mi, bilinmez.
Özel'in, şaibeler sebebiyle mahkemelik olan 38. Olağan Kurultay'la ilgili alınabilecek butlan kararını etkisizleştirmek için iki olağanüstü ve bir de olağan kurultay yaptıklarına değinmediği, kesin. Ancak, partilerine kayyum atanmaya çalışıldığı ve binalarının ellerinden alınmak istendiği şeklindeki sözlerinin CHP açısından iyi olmayacağını hatırlatmakta fayda var.
Unutulmasın ki İsrail'in Gazze'deki soykırımı sebebiyle Filistin konusunu merak eden Batılılar, araştırınca Nekbe'yi ve İsrail'in diğer melanetlerini öğrenmişlerdi. Özel'in iddialı sözlerini dinleyen Avrupalı siyasetçiler de 'ne yapmış bu CHP?' diye araştırırlarsa, tutuklu CHP'li başkanların deveyi hamuduyla götürdüklerini öğrenebilirler çünkü.
Özel'in, diploması iptal edildiği halde halen Cumhurbaşkanı adayımız diye bahsettiği İmamoğlu ile tutuklananlardan çoğunun itirafçı olduğuna değinmediğini tahmin etmek zor değil.
Diplomasının geçersiz olduğunu önceden bildikleri halde, bu bilgiyi ileride -eğer gerekirse-, İmamoğlu'nu ikna için kullanma niyetinde olanların, Özel'i dinlerken hayıflandıkları söylenebilir. Gerektiğinde paçasındaki çamurlar sebebiyle zorlanabilecek kullanışlı bir aparat bulmak her zaman mümkün değil, malum.
Nezaketen kendisini dinlemek mecburiyetinde kalan Avrupalı siyasetçilerin Özel'i 'anlat, heyecanlı oluyor' modunda izledikleri söylenebilir. Ülkelerine yönelik bağlılıkları normal düzeyde olanlar arasında 'insan bu kadar da kendi ülkesine yüklenmez' şeklinde düşünenler de olmuştur muhtemelen...