Elindeki odunları sobaya yerleştirmeye çalışan İhsan, selam vererek yanlarına gelen Melih Bey'in soran gözlerle kendisine baktığını görünce, gülerek:
- Arkadaşlar nostalji yapmak istedikleri için soba yakıyoruz. Hazır yakmışken de Mehmet Bey'in getirdiği patatesleri közleyeceğiz… Selim:
- Ağabey, hoş geldin. Gazze'deki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini alalım…
- Gazze ile ilgili gelişmeler hakikaten baş döndürücü. İsrail saldırılarını durdurmuş olsa da her an yeniden başlama ihtimali var gibi ve bu rahatsız edici. Öncelikle, ortada kırılgan bir ateşkes var ve barışa çok uzak olduğumuz, açık. Bu, HAMAS açısından da İsrail açısından da böyle. HAMAS'ın nihai amacı, İsrail'in ortadan kalkması. İsrail'in hedefi de sadece Gazze değil Batı Şeria da dahil bölgenin Arapsızlaştırılması… Mehmet:

- Ateşkesi sağlayan şartların neler olduğu da tartışma konusu. Küresel Sumud ve Özgürlük filolarının ateşkesi zorladığını söyleyenler var. Kimileri de Trump'ın, özellikle Katar saldırısı ile kendisini ve ABD'yi zor duruma sokan, zaten rahatsız olduğu Netanyahu'yu köşeye sıkıştırmak için süreci hareketlendirdiği kanaatinde. Sizce hangisi?..
- Hepsi ve daha başka şeyler. Katar'a yönelik İsrail saldırısı sebebiyle sadece bu ülkenin değil, bölgede ABD ile iş tutan Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Mısır gibi diğer ülkelerin ciddi şekilde rahatsız oldukları, açık. İsrail söz konusu olduğunda kendilerine sağlanan ABD korumasının işe yaramadığını bir kez daha ve net şekilde gören bu ülkelerin, ABD'ye ödedikleri ve ödeyecekleri yüz milyarlarca doları hatırlatıp, artık İsrail'e dur demesi için Trump'ı zorladıkları, söylenebilir… Selim:
- Trump, son ziyaretinde bölge ülkeleri ile gelecek 10 yılı kapsayan 3 trilyon dolarlık bağlantılar yaptığını söylemişti. Bu, Katar ve diğer ülkelerin Trump'ı zorlamaları için fena bir para değil… Mustafa:
- Bahsi geçen rakamların bir bölümünün de Trump ve ailesi ile doğrudan ilgili olduğunu hatırlamakta fayda var. Sadece savunma ya da ticaretle ilgili değil, Trump ve yakınlarıyla yapılan özel işlerin de tehlikeye girmesi durumu var…
- Doğru. Ne kadar işe yarar bilmiyoruz, ama doğrudan Gazze ile ilgili gelişmelere müdahil olamayan bölge ülkelerinin para gücünü kullanarak bazı adımlar atabilmeleri ihtimal dahilinde… Mehmet:
- Adaylığı sırasında atlattığı suikast, yangınlar, ülke genelinde gösteriler ve bu arada yakın adamlarından birisi olan Charlie Kirk'in suikastle öldürülmesi gibi olaylar da pek rahat durumda olmayan Trump'ın Netanyahu'dan kurtulmaya çalıştığı tezini doğrular nitelikte… İhsan:
- Canlı rehinelerin tamamını ve ölenlerden bulduklarını teslim eden, diğerlerini de aradığı bilinen HAMAS'ı, Netanyahu ve hatta Trump'ın sık sık tehdit etmesi, tuhaf. Ölen rehinelerin katili de zaten İsrail...

- Ölü rehinelerin aranması için yapılacak çalışmalara da engel oluyorlar. AFAD'dan giden ekibimiz içeri sokmamak için çok uğraştılar. Her gelişmeyi kendilerine yarayacak şekilde okumaya alışkın şirret bir zihniyetle karşı karşıyayız. Yapabilseler iki senedir zaten yapacakları bir şeyi şimdi yapacakları ve Gazze'yi tümüyle ele geçirecekleri havası vermeye çalışıyorlar. Oysa, bütün güçlerine rağmen Gazze'nin içlerine girmeye cesaretleri olmadığı ve bundan
sonra da buna cesaret edemeyecekleri, çok açık… Mustafa:
- Benim anlamakta zorlandığım da bu. İki senedir atmadıkları bomba kalmadı, ama Gazzelilerin kararlılığını kıramadılar bir türlü. Bölgenin yüzde 90'ına yakınını da yerle bir ettiler. Ateşkes bir şekilde sona erecek olursa Gazze'nin tümünü ele geçirmek için harekata hazırlandıklarını söylemeleri, bu açıdan komik…
- Ne kadar güçlü gözükse de İsrail'in kara gücü yok gibi. Askerleri, ölmemeleri gerektiğine inanıyorlar. Ahiret inançları ya yok ya da son derece zayıf. Dolayısıyla bütün afra tafralarına rağmen, iki senedir ciddi bir kara harekatına cesaret edemediler… Mehmet:

- Bu yüzden demek ki, kara harekatı diye yola çıkıyor ama sadece bombalıyorlar…
- Bombaladıkları yerleri ele geçirmek için güya ilerliyor ancak, tek bir mermi atılırsa geri dönüp yine bombalıyor ve tekrar yürüyorlar. Bir mermi daha gelirse, tekrar bombalamaya başlıyorlar. Bir ileri, iki geri yani… İhsan:
- Dua edecek ve bu arada Gazze'ye yardım eden kuruluşlara yardımlarımızı artırarak oradaki kardeşlerimiz için hayırlı neticeler oluşmasını ümit ederek, bekleyeceğiz. Cumhurbaşkanımız ve ekibinin başarılı faaliyetlerini itibarsızlaştırmaya çalışanlara da Cenab-ı Hakk akıl fikir versin, inşallah… Remzi:
- Batı medyasının tümü ve bu arada İsrail medyası bile Cumhurbaşkanımızın ve Türkiye'nin ateşkes sürecindeki rolünü dile getirirken, içimizdekilerin olumsuz yorumları, hakikaten acındırıcı. Özellikle de milletimiz gibi düşünenlerin… Araya giren Selim:
CHP, BİLDİĞİNİZ GİBİ…
- CHP'deki gelişmelere ne diyorsunuz?..
- CHP, bildiğiniz gibi. Millet olarak ilgilendiğimiz konularla ilgilenmeden, kendi aralarındaki kavgayı sürdürüyorlar. Başta Gazze olmak üzere konuştukları zaman hep baltayı taşa vuracaklarını biliyorlar çünkü. Cumhurbaşkanımız ve ekibi Gazze'de ateşkes yapılması için koştururken, CHP Genel Başkanı'nın Avrupa'daki toplantılarda Türkiye aleyhine nutuklar atması, konunun özeti… Selim:
- Şaibeli kurultay davasının neticesi beklenirken, iki adet olağanüstü ve bir de olağan kurultay yapmaları, şaşkın ördek misalini hatırlatıyor. İstanbul için de aynını yapıyorlar galiba…
- Netice olarak 38. Olağan Kurultay ve İstanbul Kongresi mahkeme tarafından iptal edilirse, yaptıkları her şeyin çöp olacağı aşikar. Bu arada bulabildikleri bütün düğmelere basarak çıkış yolu arıyorlar… Selim:
- Yolsuzluk ve rüşvet davaları ile ilgili iddianameler de bu günlerde hazır olacak, anlaşılan. O zaman herhalde CHP fena halde karışır?..
- Şimdiden karışık zaten. Partinin İBB imkanlarıyla ele geçirildiği havası çok yaygın ve her ne kadar davalar siyasi deyip dursalar da tutukluların çoğunun itirafçı olması, İmamoğlu ve vesayet altına aldıklarının işlerini zorlaştırıyor… Mehmet:
- Bu arada kifayetsiz muhterislerin eline geçmiş partilerinin eridiğine şahit olan
mecburi CHP'lilerin durumlarının da içler acısı olduğu söylenebilir, ne dersiniz?..
- Aynen öyle. Her nasılsa eskisi kadar olmasa da hala ciddi bir oy oranına sahip partilerinin Türkiye'nin partisi olmaktan hızlıca uzaklaştığına şahit oluyorlar. Hele bir de iddianameler ortaya serilip rezillikler ispatlandığı zaman, hallerini görmek gerek… Mustafa:
- İmamoğlu'nun, Venezuela'yı ABD'ye ve İsrail'e teslim için çabalayan birini Nobel kazandığı için tebrik etmesi, taraftarlarının da kafasını karıştırdı sanki…
- Kifayetsiz muhteris dediğin böyle olur işte. Laf olsun torba dolsun diye konuşunca, zihniyetinin teslimiyete yatkın olduğunu gösterip, ortalığı karıştırır… Mehmet:
- CHP'nin KKTC'deki seçimlerde federasyonu, dolayısıyla Rum tezlerini savunanları desteklemesi garip değil mi?..
- Garip ne kelime, adeta ihanet. Ama gel de bunu CHP'lilere anlat, anlatabilirsen. Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmayan KKTC'yi adeta Rumlara teslim etmeye çabalayanlara en çok karşı çıkması gerekenler CHP'liler, oysa… Mehmet:
- Terörsüz Türkiye sürecinde gelinen son noktayı da aktarabilirseniz, iyi olur…

- Kim ne derse desin Terörsüz Türkiye Süreci, yürüyor. Devletimizi yönetenlerin kararlı tavırlarından zerrece şaşmadıkları, çok açık. DEM ve başkalarının meseleyi sulandırma çabalarının karşılığı da yok. Suriye'dekilere tanınan süre dolmak üzere ve çok gündeme getirilmiyor olsa da arzu edilenin olmaması durumunda bir harekat yapılması da kaçınılmaz. Oyalamaya çalışanlar boşa kürek çekiyorlar yani… İhsan:
- Evet, bugünlük de bu kadar. KKTC'deki seçimler hayırlara vesile olur inşallah. Terörsüz Türkiye Sürecinin aksamadan sürmesi ve Gazze'deki gelişmelerin daha iyiye doğru devam etmesiyle oradaki kardeşlerimize hayırlar getirmesini niyaz ederiz…
- Amin…