Akıl veren verene... Doğrudan 'sağ yanağına tokat atana solyanağını da çevir' demiyorlar belki, ama laf kalabalığı arasında aslında tam da bunu demeye getiriyorlar.
'Sınır güvenliğinin tehlikeye düştüğünü biliyoruz, bunun karşısında bir şeyler yapman gerektiğini de' dedikten sonra: 'Ama sen yine de mümkün olduğu kadar sabret, roketve füzelerle insanlarını öldürüyorolsalar da, teröristlere yine defazla zarar verme, korkutmaklayetin' demeleri, bu manaya geliyor çünkü.
İnsan hayatı konusunda son derece kaygılı gözüken dışarıdakilerin içerideki destekçileri de laf kalabalığına getirip benzer şeyler söylüyorlar: 'ABD veRusya binlerce, İran yüzlercekilometre öteden gelip Suriye ilgilihesaplarının tahakkuku için hertürlü numarayı çekebilirler, sen hiçaldırma. Sakin ol, sabırlı ol, katlan...'
Dışarının içerideki seslerinden birisi olan CHP Genel Başkanı'nın bu konudaki son bombası ise: "Türkiye, güvenliğini alabilecek noktaya kadar gitmeli ama ben Afrin'e girilmesiniasla doğru bulmuyorum" oldu...
Aslında sınır dışına çıkmamızı da istemiyor, ama bunu söylemekte zorlanıyor belli ki...
Dışarıdan ve içeriden gelen bu 'sabret, katlan, kibar ol, bırak neolursa olsun' ve benzeri taleplerin sebebi, gelişmelerin hiç ummadıkları bir biçimde seyrediyor olması.
Fırat Kalkanı'nın ardından gelen Zeytin Dalı Harekatı, dediklerimizi yapacağımız konusunda birilerinin zihnindeki şüphe bulutlarını dağıtmış olmalı ki, telaşlandılar.
Kendileri uymasalar da, 'uluslararası kurallara uyulması gerektiğinin altını çiziyorlar. Türkiye'nin attığı bütünadımların uluslararası kurallarave BMGK'nin kararlarına uygunolduğunu da biliyorlar.
'Harekat sınırlı olmalı ve sivillere zarar verilmemeli', diyorlar. Harekatülkemize yönelik tehditlerinbertaraf edilmesi ile sınırlı zaten.
Sivillere zarar verilmemesi da en önemli hedef ve Türkiye bu konudaki hassasiyeti ile biliniyor.
İŞİMİZE KARIŞANLAR...
Bizden sınırlı harekat ve can kayıpları konusunda hassasiyet talep edenlerin oldukça uzun süren harekatlar ve bu arada ağır sivil zayiatlar ile tanınmaları, işin ironik tarafı.
Suriye'nin kuzeyinde kurulması düşünülen terör koridorunun ilk emareleri ortaya çıktığında, 'canım ne var ki, bırakın orada bir koridor oluşturuversin PYD/YPG' diyenler vardı. PYD/YPG'nin oluşturduğu kantonlarınbirleştirilip Akdeniz'e uzanan birkoridor devletçik kurulmasınıromantik bir olay gibi yansıtmak başlıca gayretleriydi bunların.
Oluşma sürecinde bölgede yaşayan insanların büyük bir bölümünü göçe mecbur eden bu yapıyı demokrasi, insan hakları ve benzeri kılıflarda satmaya çalıştılar. Ancak, teröristlerin rahatduramama gibi bir özellikleri vardıve rahat ta durmadılar.
Afrin'e yönelik Zeytin DalıHarekatı, saldırılara sonverme yanında, bölgeningerçek sahiplerinin yurtlarınakavuşmalarını da hedefliyor.
Türkiye'ye 'dur, yapma, sakin ol' ve benzeri tavsiyelerde bulunanlar, teröristlere 'Türkiye'yi rahatsızetmeyin ve kovduğunuzinsanların geri gelebileceği birortam oluşturun' deselerdi mesele kalmayacaktı belki.
Eğer birleştirip koridor oluşturmaya çalıştıkları kantonlar, dedikleri gibidemokrasi, insan hakları ve benzerievrensel değerlerin geçerli olduğuyerler olsaydı, oraların gerçeksahipleri hala mülteci konumundaolmazlardı...
Türkiye'ye dinlemeyeceğini bile bile 'dur' demek kolay. Ama teröriste 'adam ol' demek zor anlaşılan... Aslında bir bumerang olanterörün dönüp onları vurmayabaşlayacağı günler çok uzakdeğildir herhalde...
Kışkırtılıp sahip çıkılmayanların canları çok sıkkın çünkü...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.