Antalya Arkeoloji Müzesi ile ilgili iddialara yanıt: Yıkılmıyor dönüşüyor
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yenilenme projesiyle ilgili kamuoyunda gündeme gelen iddialara Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Birol İnceciköz net bir dille yanıt verdi. Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda yer alan “müze taşınıyor”, “araziye otel yapılacak”, “peşkeş çekiliyor” gibi iddiaları “manipülasyon” ve “komik” olarak niteleyen İnceciköz, projenin tamamen şeffaf bir süreçle yürütüldüğünü ve Antalya’ya yakışan modern bir kültür merkezinin inşa edileceğini belirtti.
Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yenilenme projesiyle ilgili kamuoyunda gündeme gelen iddialara Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Birol İnceciköz net bir dille yanıt verdi.

Yenilenme kararının, müze binasının depreme karşı dayanıksız olduğunun bilimsel raporlarla ortaya konması sonrası alındığını vurgulayan yetkililer, binanın yıkılarak yerine çağdaş müzecilik anlayışıyla donatılmış, daha büyük ve işlevsel yeni bir müzenin yapılacağını duyurdu. Projenin yaklaşık 2,5 milyar liralık bir yatırımla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirileceği ve 2026 yaz sezonuna kadar tamamlanmasının hedeflendiği açıklandı. Müzenin bulunduğu alan korunacak, eserler ise geçici olarak güvenli depolarda saklanacak. Kent dışına taşınma veya alanın başka bir yapıya dönüştürülmesi gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığı net bir şekilde ifade edildi.

ŞEFFAF SÜREÇ, KATILIMCI PROJE
Genel Müdür Birol İnceciköz, proje sürecinin başından bu yana Antalya Kent Konseyi, Mimarlar Odası ve diğer ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla toplantılar yapıldığını, teknik ve mimari tüm verilerin açık şekilde paylaşıldığını belirtti. Bazı grupların sürece katılmadan sonradan ortaya çıkarak "oldubitti" eleştirilerinde bulunmalarını ise iyi niyetli bulmadığını ifade etti. İnceciköz, yeni müzenin hem kapalı hem de açık alan ihtiyacını karşılayacak şekilde tasarlandığını, müze bahçesindeki tüm ağaçların yerinde korunacağını, ağaç rölevelerinin alındığını ve çevreye duyarlı bir yapı oluşturulacağını da sözlerine ekledi.
Yüksek Mimar Ersin Yasin Öztürk ise mevcut müze binasının taşıyıcı sisteminde ciddi zafiyetler oluştuğunu, binanın yalnızca işlevsiz değil, aynı zamanda tehlikeli olduğunu söyledi. 1972'de açılan yapının daha on yıl geçmeden ciddi su alma, yalıtım ve statik sorunlar yaşadığını, zaman içinde ek yapılarla geçici çözümler arandığını ancak binanın temel yapısal sorunlarının büyüyerek devam ettiğini aktardı. Tramvay inşaatı sırasında oluşan titreşimlerle kolonlarda patlamalar meydana geldiğini, yapılan testlerde bazı kolonların dayanım değerinin 5,09 MPa seviyesine kadar düştüğünü ve genel ortalamanın yalnızca 12 MPa olduğunu açıkladı. Bu değerler, teknik normlara göre yapının güçlendirilmesinin mümkün olmadığını, can güvenliği nedeniyle yıkımın zorunlu hale geldiğini ortaya koyuyor.
BİLİMSEL GEREKLİLİKTEN KAMUSAL VİZYONA
Teknik raporlarda, kolonların içinde yalnızca 4 adet 20'lik demir bulunduğu, modern standartlara göre bu sayının yetersiz olduğu belirtildi. Ayrıca bu donatılarda gözle görülür düzeyde korozyon ve yapısal bozulma tespit edildi. Yapının çatısının düzgün inşa edilmemesi nedeniyle sürekli su aldığı, cephe kaplamalarının döküldüğü, doğramaların değiştirildiği ve özgünlüğünü kaybettiği de raporlarla ortaya kondu. Tüm bu nedenlerle binanın korunması, onarılması ya da restore edilmesi teknik ve bilimsel olarak mümkün değil.
