1997 yılında başörtüsünü çıkarmayı reddettiği için sırasıyla 1 ay, 3 ay ve 6 ay uzaklaştırma cezası aldıktan sonra okulu bırakmak zorunda kaldığını söyleyen Ayşe Ekici, o dönemde pek çok mağdur öğrenci gibi ailesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Pınarhisar Cezaevi'nde ziyaret ettiğini ve Erdoğan'ın kendisine "Sabret kızım, bugünler geçecek.
İktidar olunca bu sorunu tamamen ortadan kaldıracağız. Söz veriyorum, sen ve senin gibi evlatlarımız başörtüsüyle özgürce okulunu okuyabilecekler." dediğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleriyle hayata tutunduğunu söyleyen Ekici, başörtüsü düzenlemesinin ardından ODTÜ Mimarlık Fakültesi'ni bitirdiğini söyledi.
"DERSLERDE DUYURUSU YAPILDI"
1996 yılında Konya Selçuk Üniversitesi Matematik bölümünü kazandığını ve birinci sınıfta bir sorun yaşamadığını belirten Ekici, "Başlarda çok bir şey yoktu aslında ancak 1997 yılında İstanbul Üniversitesi'nde olaylar alevlendikten sonra bizim okulumuzda da başörtüsü yasağı uygulanmaya başladı. Konya daha rahat olur diye düşünürken tam tersi bir uygulamaya maruz kaldık. Sınıfta önce duyurusu yapıldı; başörtüsü ile derslere giremeyeceğimiz bildirildi.
Derslerde, yoklamada ismimiz alınmaya başlandı. Bu duyuruyu ilk duyduğunuzda tabii tedirgin olduk. Ancak ben, inancım gereği başörtüsüyle okula gelmeye devam ettim. Sınıfta başörtülü 3 kişiydik. İlk gün bazı arkadaşlarımız maalesef hiçbir zorlama olmamasına rağmen başörtülerini çıkarmayı tercih ettiler. Yaşlarımız çok küçüktü. Yani 18, 19 yaşındaydık ve o zamanlar yetiştirilme tarzımız şimdikinden çok farklıydı. 'Büyüklerin yanında konuşulmaz, otoriteye karşı saygı gösterilir.' diye yetiştirildik. Yani bu şekilde büyüdüğümüz için devlet gibi bir otoritenin sözünün dışına çıkmak, manevi olarak da bir güç gerektiriyor." ifadesini kullandı.
"PENCEREDEN FAKÜLTEYE GİRİYORDUK"
"Başta bu uyarılar yapıldıktan sonra derslerde isimlerimiz toplanmaya başladı. Başımı açmayınca uyarı cezası aldım. Uyarı cezasından sonra kınama cezası aldım. Sonrasında ise fakülte kapısından almamaya başladılar." diyen Ekici sözlerine şöyle devam etti: "Arkadaşlarımızın yardımıyla arka pencerelerden fakülteye giriyorduk. Pencereden koridora atlayıp oradan sınıfa geçiyorduk, ilk başta böyle oldu.