Toplumda sıkça yanlış anlaşılan bir yeme bozukluğu olan anoreksiya nervoza, sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal bir çöküşe de neden olabiliyor. Özellikle genç bireyleri hedef alan bu rahatsızlık, estetik kaygıların ötesinde, yaşam kalitesini ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu hastalık erken teşhis edildiğinde, kapsamlı tedavi ile kontrol altına alınabiliyor. Peki anoreksiya nedir, belirtileri nelerdir? İşte anoreksiyaya dair merak edilenler…
Anoreksiya Nervoza Nedir?
Anoreksiya nervoza, bireyin kilo alma korkusuyla birlikte kalori alımını ciddi şekilde kısıtladığı ve çoğu zaman aşırı kilo kaybıyla sonuçlanan ciddi bir yeme bozukluğudur. Bu durum yalnızca fiziksel değil, psikolojik ve davranışsal boyutlarıyla da bireyin yaşamını kuşatır. Kişi, ne kadar zayıf olursa olsun kendini kilolu olarak algılar ve bu algı, kontrolsüz diyet, aşırı egzersiz veya yeme davranışlarını manipüle etme gibi zararlı alışkanlıkları doğurur.
Anoreksiyanın Belirtileri Nelerdir?
Anoreksiyanın işaretleri yalnızca dış görünümle sınırlı değildir. İşte dikkat edilmesi gereken belirtiler:
▪ Ani ve açıklanamayan kilo kaybı
▪ Vücut imajıyla ilgili takıntılı ve eleştirel düşünceler
▪ Kalori hesaplama, yiyeceklerden kaçınma
▪ Aşırı egzersiz yapma, yemekten sonra sürekli tuvalete gitme
▪ Yorgunluk, saç dökülmesi, düzensiz adet döngüsü
▪ Sürekli üşüme, baş dönmesi ve bayılma hissi
Anoreksiyaya Ne Sebep Olur?
Anoreksiya nervozanın ortaya çıkışında tek bir neden yoktur. Bu kompleks rahatsızlık genellikle birden fazla etkenin bir araya gelmesiyle gelişir. Anoreksiya biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel faktörlerin etkileşimi sonucu olarak ortaya çıkar.
Biyolojik Faktörler
Anoreksiya nervoza ile ilişkili olan beyin kimyasallarında dengesizlikler tespit edilmiştir. Özellikle serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin seviyelerindeki farklılıklar, iştah kontrolü, ödül mekanizması ve duygudurum düzenlemesi gibi hayati süreçleri etkileyebilir. Cleveland Clinic'de yer alan makaleye göre, bazı araştırmalar, anoreksiya geçiren bireylerin beyinlerinde ödül algısı, dürtü kontrolü ve kendilik algısı gibi bölümlerde yapısal ve işlevsel değişiklikler bulunduğunu göstermektedir.