Bu örnekleri eğitimden ulaşıma her alana teşbih etmek mümkündür. Tüm bu başarıları attığımız her adımda yapılan işlere katkı vermek yerine takoz olmayı kendine misyon elde edinmiş bir muhalefet anlayışına rağmen elde etmiş olmamızdır. CHP'nin başını çektiği bu anlayış hep uzlaşma yerine çatışmayı birlik beraberlik yerine bölücülüğü, müsamaha yerine kin ve nefret körüklemeyi esas almıştır. İletişim Başkanımızın ev ve aile mahremiyetine yönelik saldırıda işte bu hastalıklı zihniyet var. İletişim Başkanımızın görevi gereği istediği yerde oturma yetkisi vardır. Kendisi ailesi ile birlikte 45 metrekarelik mütevazı bir evde yaşamayı seçmiştir. İstanbul'un eski bir semtinde. Hukuken evini kendi arsası içinde büyütme hakkı olmasına rağmen bunu yapmamıştır. 200 küsür metrekarelik mezbelelik bir alanı ise Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden kiralayarak bakımını üstlenmiştir. bu durumu CHP ve medyası tarafından iftira kampanyasına dönüştürülmüştür. Bu zihniyetin arkadaşımıza ve ailesine karşı çirkin saldırıdaki tutarsızlıklar kokuşmuşluğun en bariz örneğidir. CHP Üsküdar İlçe Başkanı, "Ben gittim evin yanındaki arazinin fotoğrafını çektim İl Başkanı'ma rapor ettim" diyor. İl Başkanı da "Partinin kararıyla gitmiştir yine gidecektir" diyor. CHP Genel Başkanı da hiç utanmadan arlanmadan "İlçe başkanımız oradan geçiyormuş, fotoğraf çekme diye bir şey yok" diyerek bu açık gerçeği inkar ediyor.