Napolyon'u Akka'da tepetaklak eden Türk paşası! Öfkeden deliye döndü: "Türkler beni durdurmasaydı…"
Napoleon'un Mısır'ı işgal girişimine karşı koyan Bosnalı Cezzar Ahmed Paşa'nın yaşam öyküsü, tarih meraklılarının dikkatini çekiyor. Cezzar Paşa, savaş sırasında 70 kişiyi, hatta develeriyle birlikte öldürmesi sebebiyle "Kasap" anlamına gelen "Cezzar" lakabını almıştır. İşte tarihe yön veren büyük zaferin detayları...
Akka'yı Napolyon'a dar eden Osmanlı paşası Bosnalı Cezzar Ahmed Paşa'nın stratejileri tarih sahnesinde unutulmaz bir zaferi beraberinde getirdi. 62 gün boyunca yaptığı etkileyici savunma ile General Napoleon Bonaparte'ı yenilgiye uğratan Cezzar Paşa, Mısır'ın işgalini durdurarak tarihi bir direniş sergiledi. İşte Napolyon'u zaferleriyle öfkeden deliye döndüren 90 yaşındaki Osmanlı paşası...
İKTİDARINI SAĞLAMLAŞTIRAN NAPOLYON MISIR'A YÖNELDİ
General (Napoleon) Bonapart Fransız İhtilali'nin Konsül döneminde iktidarını sağlamlaştırdıktan sonra Mısır ve Suriye'ye yöneldi. Şahsen kendi yazıları ve ifadesinden de anlaşıldığı üzere İstanbul'u dünyanın merkezi saymak, Şark'la Garp'ı birleştirmek gibi aslında pek de orijinal olmayan, daha çok Büyük İskender'in Helenistik dünya kurma modelinden esinlenen görüşlerdi bunlar.
MISIR ELİNDE KALMADI
Piramitler Savaşı dediğimiz savaştan sonra Osmanlı'nın hükmündeki Mısır'ın zaptı ve işgal gücü olarak yerleşmesi yakın zaman tarihinin önemli olayıdır. General Bonapart kendisini karşılayan Mısırlılara ve Mısır ulemasına iki dünyayı eşit gördüğünü söylemekte, İslam medeniyetine olan saygısını ifade etmekte bir beis görmedi. Hiç kuşkusuz bu idealler nasıl biçimlenecekti ve ne olacaktı bunu bilemeyiz. Çünkü Mısır elinde kalmadı. Şüphesiz kendisine karşı çıkan Yavuz Sultan Selim'den beri Mısır'da bırakılan Memluk beylerini Piramitler Savaşı'nda tarumar etmişti. Ama Mısır'ı kimler yönetecekti? Kendisi bir müddet sonra ülkeyi terk etmek zorunda kaldı, yerini başka güçler aldı. Bu, yakın gelecekte Britanya'dır.
ROSETTA TAŞI BULUNDU
Mısır'ın Fransa tarafından işgali âdeta bu ülkenin yeniden keşfi gibi sunulmuştur. General Bonapart yanında devasa bir botanikçi, zoolog, coğrafyacı ve ressamlar kalabalığıyla gelmişti. Mısır'ın bütün böcekleri, hayvanları, abide ve hatta bitkileri resmedildi. Çözülmeyen hiyeroglif levhalar sayısızca kopya edildi. Nitekim bu işgalin önemli olayı da Nil Deltası'ndaki Raşid (Rosetta) mevkiinde ünlü Rosetta Taşı'nın bulunması ve üç dildeki bu metnin sayesinde eski Mısır hiyeroglifinin çözülmesi olmuştur. Hiyeroglif Koptça yazıtın en üstünde Yunanca kitabe, altında Helenistik devrin Dimetiki denen Koptçasının Yunan harfleriyle yazımı bulunuyordu. Hiyeroglif bunların yardımıyla çözüldü ki büyük bir mesaidir. Bir noktayı Büyük İskender gibi Bonapart da beceremedi: Nil'in kaynağını bulmak...
SERT AMA SAYGI DUYULAN
Doğu İmparatorluğu onun pek gizlediği bir hayal değildir ve 1799 senesinde Suriye'ye doğru hareket etti. Hiç şüphesiz ki yoldaki en önemli merkez o zaman dikkati çok çeken fakat fazla cesameti olmayan bir sahil kasabasıydı: Yafa. Yafa'nın Fransız ordusu tarafından işgali bir katliam ve halkın taciziyle sonuçlandı. Filistinliler kendisini hiç sevmemişlerdi ve onları ikna etme şansı yoktu. Akka'ya yani kuzeye geçtiği zaman uzun bir savaşla karşı karşıya kaldı. Bölgenin hâkimi Cezzar Ahmed Paşa'ydı. Cezzar "Deve kasabı" demek. İsyan eden bedevileri develeriyle birlikte kestiği için bu unvanla anılmıştı. Paşa sertti ama Şark'ta sert ve adil yöneticiyi halk sever. Nitekim ürkülen ama saygı duyulan bu komutan, Bonapart'ı durdurdu.
KUŞATMAYI BIRAKTI
Bosnalı Cezzar Ahmed Paşa'nın stratejileri ilginçti. Akka ve Hayfa'nın engebeli coğrafi yapısını çok iyi kullandı. Bonapart 1799'un 11-21 Mayıs tarihleri arasında süren son harekâtta daha başka engellerle de karşılaştı. Mesela muharebenin bir kesiminde Fransızların karşısına aniden yükselen bir duvar inşa edilmişti. Diğer yandan Paşa, İngiliz donanmasının yardımını da çok iyi kullandı.
General Bonapart'ın âdeta takati kesilmişti ve mayısın 20'sinde Akka şehri ve Filistin kuşatmasını bırakmak zorunda kaldı.
İNGİLTERE'NİN ÜSTÜNLÜĞÜ
Burada ilginç bir gelişme var: 18. asır XIV. Louis'den sonraki devir, Fransa ve İngiltere'nin sömürgelerdeki hâkimiyet kavgasıyla geçmiştir. Avrupa harplerinde bile iki tarafın bu hususiyeti belirgindir. Fransızlar gerilemişlerdi ama İngiltere'nin asıl kıtada ve dünyadaki üstünlüğü, tamamıyla General Bonapart'ın Mısır ve Suriye seferiyle mühürlenmiş gibidir. General Bonapart'ın kuvvetleri Abukir'de İngiliz donanmasına yenilince ve Akka'da da muvaffak olmayınca Akdeniz'in bu yanını, yani en önemli tarafını terk etmek zorunda kaldılar. Lakin Fransa 19. asır boyu Mısır, Suriye ve Osmanlı Türkiye'sinde kendi kültürünü yaymaya devam edecektir ve Mısır'ın, Suriye'nin burjuvaları, pamuk zenginleri, sonraları Hidiv hanedanının üyeleri Fransız kültürünü nitelikli olarak temsil etmeyi devam ettirecektir.
OSMANLI'NIN 18. ASRI KURTULDU
Osmanlı tahtında III. Selim devri gelmişti ve devir 1789 İhtilali'nin yaşandığı bir dünyaydı. Osmanlı Türkiye'si Fransız İhtilali'ni hayırhah bir biçimde karşıladı. Onlar için Fransız Devrimi ve ardından gelen Koalisyon Savaşları, Avusturya ve Rusya gibi yolu kesen iki devlete karşı Osmanlı'nın 18. asrını kurtarmıştı. Avusturya Napolyon tehlikesini görür görmez müttefiki Rusya'yı bırakıp Osmanlı ile Ziştovi Barışı'nı yaptı. Türk İmparatorluğu'nun ufuklarından ebediyen çekildi, ta ki Birinci Cihan Harbi'nde müttefik olana kadar... Rusya ise birkaç ay sonra 1791 başında Yaş Antlaşması'nı yaparak barışı tercih etti. Osmanlı ile Fransa arasındaki bu ittifak, bilhassa ihtilal Fransa'sının İstanbul'daki elçisi General Sebastiani'nin sayesinde sağlanan bu yakınlaşma bir anda sona erdi. Açıkça görülüyor ki Bonarpart'ın Mısır seferi buna sebeptir.
III. Selim'in kuvvetleri Rodos'tan kalkan küçük donanmayla Akka'ya yaklaştığı zaman Cezzar Ahmed Paşa'nın savunma sistemi de etkisini daha iyi gösterdi. Cezzar Ahmed Paşa yeni kurulan Nizam-ı Cedid askeri birliklerini de bu savunmada başarıyla idare etmiştir. Bonapart'ın terk ettiği Mısır ve Suriye bundan sonra Fransa'nın etkin olarak bir daha boyunu gösteremeyeceği bir bölge olacaktır.
SURİYE VE MISIR EMELİ
Cezzar Ahmed Paşa 18.-19. asır dönemecindeki ilginç yerel yöneticilerdendir. Bunların içinde hiç şüphesiz ki Yanya'daki Tepedelenli Paşa, Suriye ve Filistin'deki Cezzar Ahmed Paşa'nın kendisi ve Mısır'daki Hidiv hanedanını kuran Kavalalı Mehmed Ali Paşa gibi muvaffak olmuş zeki önderler görülür. Cezzar Ahmed Paşa'nın idealinin, tıpkı Mehmed Ali Paşa gibi ama ondan önce Suriye ve Mısır'ı ele geçirip hükmetme olduğu anlaşılıyor. Bu emelini 1804'teki ölümü engelledi. İdaresi altında Akka da çok gelişti, Beyrut da... Beyrut'u Rus filosuna karşı savunmasıyla dikkati çekmişti. Yönettiği yerlerde sertliği fakat bilhassa Suriye, Lübnan ve Filistin'deki imar ve kurduğu düzen dikkat çekti. Ticareti geliştirdi ve kendisi kontrol etti.
YENİDEN MERKEZİ OTORİTE
Bu zamanın arkası geldi. Ayanlar dediğimiz büyük aileler gerek Anadolu, gerekse Rumeli ve Musul'da ve Suriye'de sonraki gelişmenin odağındadırlar. Hiçbiri selefleri gibi güçlü değildi.
II. Mahmud devrindeyse bunlarla kesin bir savaşa girilecek ve merkezi otorite yeniden tesis edilecektir. Bugün doğu Arap dünyasında ve Mısır'da bu hanedanların idare etkileri ve bıraktıkları miras açıkça görülür. Bonapart'ın Mısır'daki hâkimiyeti ve başarısı Suriye ve Filistin'de tekrarlanamadı. Bunda şüphesiz ki Cezzar Ahmed Paşa'nın ve yeni askeri reformların başlanmasının etkisi görülür.