Cezeri Kasım Paşa Camii’nin canisi şair mimarı üstad
Bu camiyi yaptıran, şair Koca Kasım Safi Çelebi Paşa, mimarı ise ‘üstadların nazırı’ olarak bilinen Acem Ali. Yavuz Sultan Selim devri mimarisinin zarif örneklerinden biri olan Cezeri Kasım Paşa Camii’ni mutlaka görün.
Bu şehrin en sakin eserlerinden biri de tam 500 yaşında olan Cezeri (Cezr-i) Kasım Paşa Camii. Sakin ama bir o kadar da kıymetli. Öylesine kıymetli topraklarda, birbiri ardına değerli eserler arasında sıkışıp kalmış gibidir. Oysa barındırdıkları ve bilmek isteyenlere anlattıkları eşsizdir. Kim bilir belki de bu sakinliğine kurban gitmiştir.
Eyüp'te Nişancı semtinde Akarçeşme Sokağı'nın köşesinde yer alır. Sokağın ismiyle yani Akarçeşme Camii olarak da bilinir. Banisinin Koca Kasım Safi Çelebi Paşa adıyla tanındığı ancak aynı devirde yaşayan 'Kasım Paşa'larla karışmaması için Cezeri lakabını aldığı söylenir. Cizre'den yani o dönemdeki adıyla el-cezeri'den Kahire'ye göç eden ailesi nedeniyle Cezeri olarak tanınır. Yavuz Sultan Selim dönemi vezirlerinden olan Cezeri Kasım Paşa önce defterdar, sonra üç tuğlu vezir olur. Dönemin ünlü şairi İbn-i Cezeri'nin himayesinde yetiştiği ve Safi 11 mahlasıyla şiirleri olduğu bilinir.
'ÜSTADLARIN NAZIRI'
Bu küçücük yapının kıymeti büyük. İnşa edildiği devir olan Yavuz Sultan Selim devri mimarisinin zarif bir örneğidir. Mimarının, devrinin en büyük mimarlarından Acem Ali olduğu söylenir. Yavuz Sultan Selim Camii'nin de mimarı olarak bilinen Acem Ali Osmanlı'nın en kıymetli mimarlarından olup Safevi Devleti'nde 'üstadların nazırı' olarak tanınırmış. Sevgili hocam Prof. Dr. Semavi Eyice'ye göre cami ilk yapıldığında yanında ahşap bir medrese ile fevkani bir sıbyan mektebi varmış. Mütevazı ölçülere sahip olan yapı, avlu içinde zarf bir şadırvana komşudur. Hatice Sultan'ın kethüdası Mehmed Efendi'nin yaptırdığı şadırvan, 1849-1850 yıllarına tarihlenir.
Caminin taş minaresi batıda yer almakta. Altıgen şerefesinin süslemesi dikkat çeker. İstiridye kabuğu şeklindeki süslemeler şerefenin çıkmasında bulunur. Kare plana sahip olan yapıya dört sütun ve üç açıklıklı kemerlere oturan üç kubbeli son cemaat yerinden girilmekte. Giriş yerindeki kitabe oldukça güzel olup 1822-23 yıllarını vermekte olan tamir kitabesidir. Yapıya girince ilk aklıma gelen Sultanahmet'teki Firuz Ağa Cami'ne benzerliği oldu. Çünkü cümle kapısı, alışıldığı gibi, ibadet mekanı olan hariminin esas ekseninde değil sağ tarafta. Geçişi pandantiflerle sağlanan harimi örten kubbe, 8,80 m çapıyla yapının mütevazı ölçülerine eşlik ediyor.
İznikli Mehmed oğlu Osman tarafından 1726'da vakfedilen ve mihrap mukarnasları arasında bulunan çiniler de göz kamaştırıcı. Ancak keşke her şey bu anlattığım güzellikte olabilseydi. Bu çiniler, çoğu insanın farkında bile olmadığı bu eşsiz çiniler maalesef Ağustos 2003'te çalınır. Türkiye'den kaçırıldığı bilinen bu eşsiz çinilerin yerinde şimdi bizi karşılayan yerine yapılan kopyası olur. Paha biçilemeyen pano, 2008 yılında Londra'da bulunarak ülkemize getirildiği ve Ankara Vakıf Eserleri Müzesi'nde sergilendiğini gazetede okudum.
ÇUVALLARLA KAÇIRILDI
Böylesi önemli parçaların kıymetini bilemiyoruz tıpkı aynı semtte bulunan ve manevi değeri çok yüksek olan Eyüp Sultan Külliyesi'ndeki çiniler gibi. Şehrin ilk ve en kutsal yapısı kabul edilen Eyüp Sultan Külliyesi'nin çinilerinin bir kısmı 1920 yılında Dişçi Bari tarafından dört çuvala koyularak kaçırıldığı bilinir. Çiniler dünyanın önde gelen müzelerinde sergilenmekte.
CAĞALOĞLU'NDA DA CAMİSİ VAR
Cezeri Kasım Paşa'nın eserleri bununla sınırlı kalmaz. Aynı adlı ve aynı tarihli bir diğer camisi ise Cağaloğlu'nda bulunur. 50'li yıllarda yol çalışmaları sırasında anlamsız bir şekilde yıkılır. Yıllarca arsası boş kalan yapının günümüze ulaşan ihyası 1989 yılında olur. Cezeri Kasım Paşa'nın Bursa'da bir medresesi ve hamamının yanı sıra Selanik'de de hayratı ve adını taşıyan Kasımmiye Camii olduğu bilinir.
Şehrin dar sokaklarında dolaşırken biraz nefeslenmek isterseniz Cezeri Kasım Paşa Camii'ne düşürün yolunuzu. En sıcaklarda bile esen avlusundaki çınar ağacının gölgesinde oturun, harika şadırvanı seyredin. Çinilerinden, ölçülerine, mütevazı duruşuyla tam bin yaşındaki bu harika eser sizleri bekliyor.

KABE ÇİNİSİ GÖZ KAMAŞTIRIYOR
Plan tipi olarak Sultanahmet'teki Firuz Ağa Camii'ni andırsa da bu yapıyı çok özel kılan detaylardan biri çinileri. Eminönü Rüstem Paşa Camii ve Eminönü Yeni Cami'de karşılaştığım ve hayran olduğum Kabe tasvirli çini panoya burada, bu sakin yapıda rastlamak çok heyecan verici. Kitabesine göre İznikli Mehmed oğlu Osman tarafından 1726'da vakfedilen bu panonun orjinali 25X25cm ölçülerinde altı çiniden meydana gelir. Tekfur Sarayı'nda üretimi olan, kitabe gibi tamir sürecinde konan ve etrafı çiçeklerle çevrili olan panoyu özel kılan ise ileri resim anlayışıyla ve gerçekçi perspektif algısıyla yapılmış olmasıdır.
Belkıs Kamut Aktürk / Star Pazar
Eyüp'te Nişancı semtinde Akarçeşme Sokağı'nın köşesinde yer alır. Sokağın ismiyle yani Akarçeşme Camii olarak da bilinir. Banisinin Koca Kasım Safi Çelebi Paşa adıyla tanındığı ancak aynı devirde yaşayan 'Kasım Paşa'larla karışmaması için Cezeri lakabını aldığı söylenir. Cizre'den yani o dönemdeki adıyla el-cezeri'den Kahire'ye göç eden ailesi nedeniyle Cezeri olarak tanınır. Yavuz Sultan Selim dönemi vezirlerinden olan Cezeri Kasım Paşa önce defterdar, sonra üç tuğlu vezir olur. Dönemin ünlü şairi İbn-i Cezeri'nin himayesinde yetiştiği ve Safi 11 mahlasıyla şiirleri olduğu bilinir.
'ÜSTADLARIN NAZIRI'
Bu küçücük yapının kıymeti büyük. İnşa edildiği devir olan Yavuz Sultan Selim devri mimarisinin zarif bir örneğidir. Mimarının, devrinin en büyük mimarlarından Acem Ali olduğu söylenir. Yavuz Sultan Selim Camii'nin de mimarı olarak bilinen Acem Ali Osmanlı'nın en kıymetli mimarlarından olup Safevi Devleti'nde 'üstadların nazırı' olarak tanınırmış. Sevgili hocam Prof. Dr. Semavi Eyice'ye göre cami ilk yapıldığında yanında ahşap bir medrese ile fevkani bir sıbyan mektebi varmış. Mütevazı ölçülere sahip olan yapı, avlu içinde zarf bir şadırvana komşudur. Hatice Sultan'ın kethüdası Mehmed Efendi'nin yaptırdığı şadırvan, 1849-1850 yıllarına tarihlenir.
Caminin taş minaresi batıda yer almakta. Altıgen şerefesinin süslemesi dikkat çeker. İstiridye kabuğu şeklindeki süslemeler şerefenin çıkmasında bulunur. Kare plana sahip olan yapıya dört sütun ve üç açıklıklı kemerlere oturan üç kubbeli son cemaat yerinden girilmekte. Giriş yerindeki kitabe oldukça güzel olup 1822-23 yıllarını vermekte olan tamir kitabesidir. Yapıya girince ilk aklıma gelen Sultanahmet'teki Firuz Ağa Cami'ne benzerliği oldu. Çünkü cümle kapısı, alışıldığı gibi, ibadet mekanı olan hariminin esas ekseninde değil sağ tarafta. Geçişi pandantiflerle sağlanan harimi örten kubbe, 8,80 m çapıyla yapının mütevazı ölçülerine eşlik ediyor.
İznikli Mehmed oğlu Osman tarafından 1726'da vakfedilen ve mihrap mukarnasları arasında bulunan çiniler de göz kamaştırıcı. Ancak keşke her şey bu anlattığım güzellikte olabilseydi. Bu çiniler, çoğu insanın farkında bile olmadığı bu eşsiz çiniler maalesef Ağustos 2003'te çalınır. Türkiye'den kaçırıldığı bilinen bu eşsiz çinilerin yerinde şimdi bizi karşılayan yerine yapılan kopyası olur. Paha biçilemeyen pano, 2008 yılında Londra'da bulunarak ülkemize getirildiği ve Ankara Vakıf Eserleri Müzesi'nde sergilendiğini gazetede okudum.
ÇUVALLARLA KAÇIRILDI
Böylesi önemli parçaların kıymetini bilemiyoruz tıpkı aynı semtte bulunan ve manevi değeri çok yüksek olan Eyüp Sultan Külliyesi'ndeki çiniler gibi. Şehrin ilk ve en kutsal yapısı kabul edilen Eyüp Sultan Külliyesi'nin çinilerinin bir kısmı 1920 yılında Dişçi Bari tarafından dört çuvala koyularak kaçırıldığı bilinir. Çiniler dünyanın önde gelen müzelerinde sergilenmekte.
CAĞALOĞLU'NDA DA CAMİSİ VAR
Cezeri Kasım Paşa'nın eserleri bununla sınırlı kalmaz. Aynı adlı ve aynı tarihli bir diğer camisi ise Cağaloğlu'nda bulunur. 50'li yıllarda yol çalışmaları sırasında anlamsız bir şekilde yıkılır. Yıllarca arsası boş kalan yapının günümüze ulaşan ihyası 1989 yılında olur. Cezeri Kasım Paşa'nın Bursa'da bir medresesi ve hamamının yanı sıra Selanik'de de hayratı ve adını taşıyan Kasımmiye Camii olduğu bilinir.
Şehrin dar sokaklarında dolaşırken biraz nefeslenmek isterseniz Cezeri Kasım Paşa Camii'ne düşürün yolunuzu. En sıcaklarda bile esen avlusundaki çınar ağacının gölgesinde oturun, harika şadırvanı seyredin. Çinilerinden, ölçülerine, mütevazı duruşuyla tam bin yaşındaki bu harika eser sizleri bekliyor.

KABE ÇİNİSİ GÖZ KAMAŞTIRIYOR
Plan tipi olarak Sultanahmet'teki Firuz Ağa Camii'ni andırsa da bu yapıyı çok özel kılan detaylardan biri çinileri. Eminönü Rüstem Paşa Camii ve Eminönü Yeni Cami'de karşılaştığım ve hayran olduğum Kabe tasvirli çini panoya burada, bu sakin yapıda rastlamak çok heyecan verici. Kitabesine göre İznikli Mehmed oğlu Osman tarafından 1726'da vakfedilen bu panonun orjinali 25X25cm ölçülerinde altı çiniden meydana gelir. Tekfur Sarayı'nda üretimi olan, kitabe gibi tamir sürecinde konan ve etrafı çiçeklerle çevrili olan panoyu özel kılan ise ileri resim anlayışıyla ve gerçekçi perspektif algısıyla yapılmış olmasıdır.
Belkıs Kamut Aktürk / Star Pazar
