CHP'nin kurultay davası 8 Eylül'e ertelendi! Mahkemeden "ceza davası" kararı
CHP'de şaibeli kurultaya ilişkin her gün yeni detaylar ortaya çıkarken gözlerin çevrildiği davanın 3. duruşması bugün görüldü. Mahkemede karar çıkmazken, hakim ceza davasında çıkacak kararın bekleneceğini bildirdi. Dava 8 Eylül 2025 tarihine ertelendi. Kurultayla ilgili bazı CHP'li üyelerin para karşılığı oy kullandığı belirtilmişti. Duruşmayı izleyen A Haber muhabiri İlter Yeşiltaş detayları aktardı. Avukat Uğur Çağlar ise davanın ertelenme nedeni ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
CHP'nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleşen 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025'teki 21. Olağanüstü Kurultayı'nın iptaline ilişkin davaya devam edildi.
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki duruşmaya, CHP'nin avukatları Çağlar Çağlayan ve Mehmet Can Keysan ile kurultay delegelerinin avukatı Onur Yusuf Üregen katıldı.
Hakim, 4-5 Kasım 2023 tarihi itibarıyla geçerli olan parti tüzüğünün dava dosyasına gönderildiğini bildirerek, davaya feri müdahillik talebinde bulunanların isimlerini okudu. Gelen evrak ve taleplere ilişkin taraf avukatlarına söz verildi.
Avukat Üregen, müdahillik taleplerine itiraz ettiklerini, bu durumun davayı uzatma girişimi olduğunu belirtti.
Söz konusu kurultayın divan başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tarafsız davranmaması nedeniyle kurultayın mutlak butlanla batıl olduğunu öne süren Üregen, bu durumun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde ve 26. Asliye Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında sabit olduğunu savundu.
İmamoğlu'nun koordinasyonunda adaylardan Özgür Özel'in genel başkanlık seçimini kazanması için çok sayıda failin dahil olduğu birçok suç işlendiğini öne süren Üregen, 12 kişi hakkında dava açıldığını, 9'u milletvekili 100'ü aşkın şüpheli hakkında da soruşturmanın devam ettiğini hatırlattı.
"ÖZEL'İN KAZANACAĞI ALGISI OLUŞTURULARAK DELEGE İRADESİ MANİPÜLE EDİLMİŞTİR"
Kurultaydan önce delegeye rüşvet verildiği ve ayni ya da nakdi menfaat temin edildiğini ileri süren Üregen, şunları söyledi: "Birçok delegeye ve yakınlarına Özgür Özel'i destekleyen belediye başkanlarının yönettiği belediyelerde kurultay öncesi ve sonrasında hukuka ve kamu yararına aykırı olarak iş verilmiştir. Özel'i destekleyen belediye başkanlarının yönettiği belediyelerde kurultay öncesi ve sonrasında hukuka ve kamu yararına aykırı olarak naylon ihaleler verilmiştir. Özel'i desteklememeleri durumunda Özel'i destekleyen belediye başkanlarının yönettiği belediyelerde çalışanların kendileri ve yakınlarının işten çıkarılacağı yönünde baskı yapılmıştır. Kurultayın Özel tarafından kazanılması durumunda, Özel'i desteklemeyenlerin de kendileri ve yakınlarının işten çıkarılacağı yönünde baskı yapıldığı delilleriyle ortaya konmuştur. Kurultay, divan başkanının hukuka aykırı uygulamalarıyla da sakatlanmıştır.
Bu kapsamda, tüzüğün emrettiği iki seçim arasındaki asgari 3 saatlik süre ihlal edilerek sağlıklı bir delege iradesi oluşması engellenmiştir. Genel başkan adaylarından Kemal Kılıçdaroğlu'na adaylıktan çekilmesi yönünde ayrıntılarını açıkladığımız biçimde organize baskı yapılmış ve çekildiği yönünde yalan bilgi yayılarak delege ve kurultay iradesi sakatlanmıştır. Divan başkanı tarafından oy sayım döküm işlemlerine müdahale edilerek ilk seçimde adaylardan Kılıçdaroğlu lehine verilen 18 oy hukuksuz şekilde iptal edilmiş ve Özel'in kazanacağı algısı oluşturularak delege iradesi manipüle edilmiştir."
CHP 38. olağan kurultayının organize şekilde suç işlenerek anayasal emredici hükümleri, kamu düzenini ve demokrasinin asgari gereklerini ihlal edecek biçimde sakatlandığını belirten Üregen, söz konusu kurultayın mutlak butlanla batıl olduğunu belirtti.
Üregen, "Olağanüstü Kurultay kararı yetkisiz genel başkan tarafından alınmıştır. 38. Olağan Kurultay bakımından bir butlan kararı verilmesi durumunda bu kurultay çağrısı yetkisiz genel başkan tarafından yapıldığından yok hükmünde sayılmalıdır. 6 Nisan 2025 tarihli CHP 21. Olağanüstü Kurultayı'nın yok hükmünde olduğuna karar verilerek kamu düzeninin korunması açısından dava sonuna kadar tedbiren mevcut CHP yönetiminin görevden el çektirilmesine, önceki genel başkan ve karar organlarının göreve çağırılmasına ve davamızın talebimiz gibi kabulüne karar verilmesini talep ederiz." ifadelerini kullandı.
"MAHKEME GÖREVSİZLİK KARARI VERMELİDİR"
Davalı avukatı Çağlar Çağlayan ise dosyaya celse arasında gelen feri müdahillik taleplerinin kabul edilmesini istedi.
Çağlayan, "Müdahillik talebinin yargılamayı uzatır bir yönü yoktur. Davacılar vekili divan başkanının tarafsız davranmadığı beyanında bulunmuştur ancak kurultayda divan 9 kişiden oluşur ve kararlar oy çokluğu ile alınır. Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakimine devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakiminin yürüttüğü ana ilişkin yapılanlar, divan başkanının usulsüz seçim gerçekleştirdiği anlamına gelmez." dedi.
Mahkemenin ceza yargılamasındaki tanıkların ifade vermediğini göz önünde bulundurması gerektiğini savunan Çağlayan, ceza yargılamasının beklenmesi gerektiğini, ceza yargılamasında sanıkların beraat etmesi durumunda yargılamanın işin içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir yere sürükleneceğini savundu.
Adli mahkemelerin, YSK kararında ve Yargıtay içtihatlarında siyasi partilerin kongre seçimlerine inceleme yapmaya yetkili olmadığını savunan Çağlayan, beyanlarına şöyle devam etti: "Siyasi parti kongreleri iki aşamadan oluşur. Seçime ilişkin tüm itirazlar seçim kuruluna yapılır ve seçim hakimi kesin olarak karar verir. Davada müdahale istenen husus seçim sonuçlarıdır. Adliye mahkemelerinin siyasi parti kongre seçimlerindeki işlem ve sonuçlara ilişkin inceleme yapma görevi bulunmamaktadır. Seçimini yargı denetiminde yapan siyasi parti kongre seçimleri sonuçlarına mahkeme huzurunda itiraz edilmesi, özel kanun olan Siyasi Partiler Kanunu'nun 21. maddesine açıkça aykırıdır. Bu yönüyle mahkeme görevsizlik kararı vermelidir.
Mahkemenin siyasi partilerin kimin tarafından yönetileceğine ilişkin karar verme imkanı bulunmamaktadır. Hakim denetiminde yapılan parti kongrelerinde itiraz süresi kısa tutulmuş ve sonucun bir an önce açıklanması istenmiştir. Seçilmişlerin sürekli mahkeme tehdidi altında görevini yaparken baskı altında kalmalarına neden olur. Mutlak butlan talebi ileri sürülmesi dürüstlük kurallara uygun hareket etmeyi gerektirmektedir. 38. Olağan Kurultayda bir sonuç ortaya çıkmış ve parti buna göre yönetilmiştir. Davacılardan birisi 38. Olağan Kurultayda seçilen yönetimin kararıyla belediye başkan adayı olmuştur. Davacıların sonradan 'ben kurultay gününe ilişkin bazı şeyleri biliyorum' demesi dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz."
Kurultaya ilişkin dava açma süresinin geçtiğini zaman aşımı olduğunu bu yönüyle davanın reddedilmesi gerektiğini savunan Çağlayan, siyasi partilerin kongrelerinde seçilenler tarafından yönetilmesi gerektiğini bu kişilerin mahkeme yoluyla el çektirilerek partiyi başkasının yönetimine bırakmamanın kanunun ruhuna aykırı olduğunu belirtti.
Davalı avukatı Mehmet Can Keysan da davanın reddedilmesi ve müdahillik taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etti.
Feri müdahil olarak davaya katılanların avukatları da CHP vekillerinin beyanlarına aynen katıldıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesi talebinde bulundu.
Söz alan davacı avukatı Üregen ise "Bizim kayyum atanması talebimiz yoktur. Bu dava için ceza yargılamasının sonucunun beklenmesine gerek yoktur. Delege iradesinin kümülatif şekilde sakatlandığı ortadadır. Ortada bir şaibe meselesi var, bu şaibenin mahkeme huzurunda değerlendirilerek ortaya çıkması. Bu siyasi bir dava değil, hukuki bir davadır." ifadelerini kullandı.
Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, müdahillik taleplerini kabul etti.
Mahkeme ceza yargılamasına konu davadaki görevsizlik kararına itirazın sonuçlanmasının beklenmesine karar vererek, duruşmayı 8 Eylül'e erteledi.

NEDEN ERTELENDİ?
A Haber muhabiri İlter Yeşiltaş: Normalde bugün bu karar çıkabilirdi ancak ceza davasına bakacağız dedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma iddianameye dönüştürüldü ve iddianame de kabul edilmişti.
Ağır cezadaki dosyanın sonucuna göre artık 8 Eylül'de bir karar çıkacağını söyleyebiliriz. Elimizdeki veriler bunu gösteriyor.
Avukat Uğur Çağlar: Mahkeme hakiminin açıklamalarıyla artık ben bu işte kendimi görevli görüyorum dediğini anlıyoruz. Mahkemenin şu an yaptığı şey taleplere ilişkin deliller değerlendirmesiyle bir karar vermeye çalışıyor. Mutlak butlan için de ağır bir irade fesadı gerekiyor. İşte bu ağır irade fesadı gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi sorusunun cevabını aradığını buradan anlıyoruz. Yani mahkemen tarafından ceza dosyası aslen bir bekletici mesele yapılmış gibi görünmüyor. Çünkü görev kararının değerlendirilmesi hususu var. Mahkeme menfaat kavramından değil de ben irade fesadının ağırlığı yönünden bunu değerlendireceğim diyor cümle arasında.
Bana göre bu butlan hali için gerekecek irade fesadı sanki gerçekleşmiş gibi söylemlerden. Yani mahkemenin orada yapmaya çalıştığı şey ceza yargılamasının sonucunu beklemek değil de oradaki suçlamaları netleştirmek anladığım kadarıyla. O suçlamalar netleşirse irade fesadı konusundaki kafası netleşecek.
KILIÇDAROĞLU NEREYE GİTTİ? FLAŞ KULİS
CHP'de duruşma öncesi hareketli saatler yaşanırken, mahkemeden çıkacak duruma göre partinin başına geçme ihtimali bulunan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan ayrıldığı öğrenildi. A Haber muhabiri İlter Yeşiltaş'ın canlı yayında verdiği kulis bilgisine göre Ankara'dan ayrılan Kılıçdaroğlu'nun nereye gittiği ile ilgili bir bilgi paylaşılmadı.
CHP KURULTAYINDA NELER OLMUŞTU?
CHP'de gerçekleştirilen kurultayında, Özgür Özel lehine oy kullanmaları için bazı delegelere para, telefon ve iş vaadinde bulunulması ifşa oldu. Rüşvet tekliflerine ilişkin detaylar tek tek ortaya çıkarken, birçok delege yaşanan süreci kamuoyuyla paylaştı.
CHP Genel Başkanı Özel ve tutuklu eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu (AA)
"OY VERİP FOTOĞRAF ÇEKİN"
Talep üzerine rüşvet karşılığında verdikleri oyların fotoğrafını çekerek Whatsapp'tan İmamoğlu ve Özel destekçilerine gönderdiklerini, tüm bu belgeleri savcılığa sunduklarını söyleyen ve SABAH'a konuşan CHP delegeleri şunları kaydetti:
"100 BİN TL VERDİLER"
Veysi Uyanık (CHP Bitlis delegesi):
"Biz Bitlis olarak 6 delegeydik. Ben de bunlardan biriyim. Kurultaydan önce il başkanımızla birlikte CHP Milletvekili Özgür Karabat'la Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki odasında buluştuk. Karabat, Özgür Özel'e oy vermemizi istedi. Pazarlık yaptı.
En sonunda Özgür Özel'e oy vermemiz için meclisteki odasında 100 bin lira il başkanına, diğer delegelere dağıtılmak için de 100 bin lira da bana verdi. Kullanılan oyların fotoğraflarını çekip whatsapp'tan kendisine göndermemizi istedi."
O isimler kurultay sürecini anlattı (Sabah)
PAVYON ÖNÜNDE PAZARLIK
Yusuf Göğerkaya (CHP Erzurum delegesi):
"Erzurum'dan Ankara'ya gelince, İl başkanı bizi Ulus'ta bir pavyona götürdü. İl başkanı, 'Özgür Özel'e 4 imza daha lazım' dedi. Kemal Bey'e imza vermek isteyen delegeleri ikna etmeye çalışıyordu. Benim itirazıma rağmen il başkanı, bizim delege Yüksel Atabay adına sahte imza attı.
Bu belgeyi de gece saat 03.00'te gazeteci Şaban Sevinç'e gönderdi. Pavyonun önünde gece bazılarına 1000 dolar, bazılarına bin 500 dolar verdi. Hatta bana bin 500 dolar verdi. 500 doları da bir arkadaşa, sen yarın verirsin' dedi.
İl Başkanı bu parayı verirken, 'Kurultay günü Özür Özel'e oy verin' dedi. Onların da fotoğraflarını çekin, fotoğrafları da bana yollayın' dedi. Biz dedi paraları aldık, oy kabinine girdik, Özgür Özel'e oy verdik. Fotoğrafını da çekip yolladık."
HEM PARA HEM TELEFON
Kemal Ölmez (CHP Hakkari delegesi):
"Ben, il başkanı ve 4 diğer arkadaşla toplam 6 Hakkâri delegesiydik. Kurultay günü beni ve il başkanı Nazım Demir'i telefonla aradılar. Ankara'da otele çağırıldık. Özgür Özel'e oy vermemiz karşılığında il başkanı ile bana 600 bin TL ve 2 adet iPhone marka telefon vermeyi teklif ettiler.
Biz Kılıçdaroğlu'ndan yana olan duruşumuz nedeniyle teklifi reddedip, konuyu anında Genel Merkeze bildirdik. Diğer 4 delegemize kişi başı bin 500 dolar verdiler. Onlar parayı aldıktan sonra oylarını Özgür Özel'den yana kullandı."
İBB'DE İŞ TEKLİFİ
Yılmaz Özkanat (CHP Batman delegesi):
"CHP Batman İl Başkan Yardımcısı, dolayısıyla da kurultay delegesiydim. Kurultay akşamı telefonla aradılar. Oyumu Özgür Özel'den yana kullanmam karşılığında kendilerine söyleyeceğim iki kişiyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) işe almayı teklif ettiler.
Bu durumu kabul etmeyip ihbar edince, Özgür Özel genel başkan olduktan hemen sonra önce İl Başkan Yardımcılığı görevimden alındım, ardından da ihraç edildim."
CHP'de şaibeli kurultay davasından çıkacak karar merakla bekleniyor (AA)
KURULTAY DAVASINDA İHTİMALLER
Türk siyasetinin merakla beklediği dava öncesinde Avukat Zafer İşeri olası senaryoları anlattı.
MASADA İKİ İHTİMAL VAR
İşeri'ye göre mahkemeden çıkabilecek iptal ve mutlak butlan kararlarının partide önemli sonuçları olabilir. İptal kararı çıkması halinde bu kararın kesinleşmesi gerektiğini vurgulayan İşeri kararın üst mahkemelere taşınacağı için sürecin 1-2 yıl sürebileceğini söyledi. Bu durumda bir sonraki olağanüstü kurultay geçerli sayılacak ve Özgür Özel genel başkanlık görevini sürdürmeye devam edecek.
Ancak mahkeme kurultayın mutlak butlanla geçersiz olduğuna hükmederse kurultayın hiç yapılmamış sayılacağını ifade eden İşeri, böyle bir durumda partinin başsız kalacağını ve eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun görevine dönmesinin söz konusu olabileceğini belirtti. Kılıçdaroğlu'nun görevi kabul etmemesi durumda ise partiye kayyum atanabileceğini söyledi.
İşeri ayrıca mahkeme kararıyla Kılıçdaroğlu'nun mağduriyetinin tescillenmesi halinde Kılıçdaroğlu ve ekibinin kendilerini mağdur eden kişi veya kişilere karşı tazminat davası açabileceğini de sözlerine ekledi. Davanın sonucu CHP'nin siyasi geleceği açısından kritik önemde görülüyor.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
