Başörtüsüyle direndi kalbiyle hizmet etti: Gönüllülüğün sessiz mimarı Doktor Gülsen Ataseven'in hayatı kitap oldu
Sivil toplumun öncü ismi Dr. Gülsen Ataseven’in hayatı, “Gönüllülük Dünyasının Doktoru: Hayatı, Çalışmaları ve Başarıları” adlı biyografi kitabıyla okurlarla buluştu. 60 yılı aşkın gönüllülük emeği ve toplumsal katkılarıyla tanınan Ataseven’in ilham veren öyküsü, artık kalıcı bir arşiv niteliğinde. Gönüllerin "Doktor Ablası" Dr. Gülsen Ataseven ve biyografi yazarı Ayşe Pehlivan, bugün düzenlenen imza gününde Turkuvaz Dijital'e özel açıklamalarda bulundu.
Hayatı boyunca sessizce ama ısrarla inşa ettiği iyilik hareketleriyle tanınan Dr. Gülsen Ataseven, hem tıp alanındaki öncülüğüyle hem de İslami değerleri merkeze alan duruşuyla nesillere ilham olmaya devam ediyor. Ardahan'dan İstanbul'a, lise sıralarından Tükiye'nin ilk askerî tıbbiye üniforması giyen kadın olmaya; Yeşilay Gençlik Kolu'ndan gönüllülük vakıflarına uzanan bu hayat öyküsü, sadece bireysel bir başarı değil, aynı zamanda bir iman ve sabır hikâyesi.
Doktor Gülsen Ataseven, biyografisinin yayınlandığı imza gününde okurlara hitap etti. (A Haber Haber Merkezi)
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni birincilikle bitirmesine rağmen, başörtüsü sebebiyle mezuniyet kürsüsünden indirilen; ama hiçbir zaman ilkelerinden ödün vermeyen bu öncü kadın, bugün hâlâ genç kuşaklara ahlaki omurga kazandıran bir rol model olarak karşımızda duruyor.
80 yılı aşkın ömrünü iyiliğe, hizmete ve kadınların güçlenmesine adamış öncü bir isim: Dr. Gülsen Ataseven. Sivil toplumun sessiz ama etkili kahramanlarından biri olan Ataseven'in ilham verici hayatı, "Gönüllülük Dünyasının Doktoru Gülsen Ataseven: Hayatı, Çalışmaları ve Başarıları" adlı kapsamlı bir biyografiyle ölümsüzleştirildi.
60 yılı aşkın gönüllü emeği, Türkiye'nin dört bir yanına yayılan sosyal katkıları ve güçlü duruşuyla bir döneme damgasını vuran Ataseven'in yaşamı artık sadece tanıklık edenlerin değil, kitap sayfalarında ona yol arkadaşlığı eden herkesin ilham kaynağı olmaya aday.
Kitabın yazarı, aynı zamanda bir gönüllülük emekçisi olan Ayşe Pehlivan'ın kaleminden çıkan bu değerli eser, Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı'nda (HEKVA) düzenlenen özel bir imza günüyle kamuoyuna tanıtıldı.
Doktor Gülsen Ataseven'in biyografisini kaleme alan Ayşe Pehlivan imza gününde bazı dernek başkanlarına kitap takdiminde bulundu. (A Haber Haber Merkezi)
Türkiye'nin kadın odaklı sivil toplum hareketinde unutulmaz izler bırakan HEKVA'nın ev sahipliğinde gerçekleşen bu anlamlı etkinlikte, Dr. Gülsen Ataseven ve Ayşe Pehlivan,Turkuvaz Dijital'in sorularını yanıtladı. İşte Gülsen Ataseven'ler gerçekleştirdiğimiz röportaj ve yanıtları...
Gönüllü çalışmalara ilk adım atmak için, ilk adımı atmak isteyen kadınlara ne önerirsiniz hocam?
Gülsen Ataseven: Daha önce bu yoldan geçmiş tecrübeleri bir kere dinlesinler, sıfırdan başlamasınlar. Birikimlerini onların üzerine ve gelecek çağa göre, gelecek teknolojiye göre ayarlasınlar. Annem ve babam benim örneklerim oldu. Daha sonra İslam'ı tanıdığım zamanda Peygamberimiz o örneklerin en muhteşemi oldu.
BAŞÖRTÜSÜ, GERİCİLİĞİN DEĞİL YOL GÖSTERİCİLİĞİN SEMBOLÜDÜR
Gelecek nesillere neler söylemek istersiniz?
Gülsen Ataseven: Tek gayem vardı, o da İslam ve Müslüman deyince gericiliğin, geriliğin simgesi olarak kabul edilen başörtünün sosyal bir hayata, insanlara faydalı olma açısından yapılan büyük çalışmalara nasıl ışık tuttuğu, nasıl ışıklı levhalar halinde yol gösterdiğini anlatmak istedim. Kucaklayıcı olmak bunun için istedim. Başörtünü başörtüsüzlüğe ayırmak, birbirimizi kamplara ayırmak bu memlekete faydamız değil, zararımız olacaktır. Kucaklaşma zamanı, inşallah kucaklaşalım, bu imza günü buna vesile olsun.
AYŞE PEHLİVAN: EN DEDİĞİMDE KENDİMİ BORÇLU HİSSEDERİM
Sevgili Ayşe Hanım Doktor Ataseven'in hayatında sizi en çok etkileyen mücadele ya da kırılma noktası neydi?
Ayşe Pehlivan: Aslında "en"ler beni hep zorlar. "En" dediğimde ifade ettiğim şey bir yana, ifade etmediğim şeye karşı kendimi borçlu hissederim.
"En" demeden şöyle diyebilirim: Ben bir insan tanıdım, affetmeye hazır, motive etmeye kararlı, bilgisini başkasına aktarmak için emanet olarak kendisinde saklayan bir insandı. Bunlar farklı farklı olaylarla karşıma çıktı ve zaten onda sizi onun yanına aitmiş gibi hissettiren bir duygu var, bir tavır var. Yani o sizinle muhatap olduğunda "evet, benim yerim burası, ben burada olmalıyım" diye düşünüyorsunuz.
Benim gibi düşünen bir sürü insan var. Onun için şu olaydır demem çok zor. Dediğim gibi diğer anılara haksızlık olur diye düşünüyorum. Bir sürü şey var elbet.
BU KİTAP OKURLARA NE KATACAK?
Ayşe Hocam, peki okurların bu biyografiyle ne kazanmasını umuyorsunuz?
Ayşe Pehlivan: Kendi derdine tutunmak, derdinin gölgesinde oturmak yerine, diğerlerinin sorunlarını çözmek için, soruları soruna dönüşmeden cevap vermek için gayret gösterecekleri bir motivasyon elde edeceklerine inanıyorum. Aynı zamanda mazeret üretmek yerine çözüm odaklı yaklaşımla hareket etmenin onlara huzur vereceğini düşünüyorum.
TEKNOLOJİ DEĞİL, DEĞERLER YOL GÖSTERİR
Ataseven'in dini ve insani değerleriyle ortaya koyduğu takdirlik mücadeleyle günümüz gençleri arasında nasıl bir bağ kurulabilir?
Ayşe Pehlivan: Şimdi dün ile günü kıyas ederek konuşabiliriz ancak. Akıllı telefon demiyorum ben telefona. Bir telefon o çünkü — telefona "akıllı" deyince, akıllı insanların aklına alan bir materyale akıllı demek bana makul gelmediği için.
Gelişmiş teknoloji olmadan da âşık olundu, randevular yapıldı, buluşmalar gerçekleşti, sevinçler paylaşıldı… falan falan, bir sürü şey söyleyebiliriz.
O dönemle bu dönemi kıyaslamak değil ama şöyle bir şey söyleyebilirim: İnsan hep insandı.
Bizim çocukluğumuzda gözünü açıp kapatan bir bebeğimiz yoktu. Bugünkü çocuğun da son model çıkan iPhone'u yok ki kafede otururken masanın üstüne koysun, "benim iPhone'um var" diyebilsin. Bu gençlere laf atmak için söylemiyorum bunu.
İnsanın kendisi için yaşayabilmesi neye ihtiyacının gerçekten ihtiyaç olduğunu fark etmesi önemli.
Peki bu kaymayı nasıl yaşadık? Çok gördüğümüze gözümüz alıştı. Çok gördük çünkü.
Ve biz iyiyi — iyi ve kötü olarak sınırları belirleyecek kırmızı çizgilerle — onların arasını ayırabilecek bir yapıdan uzak kaldık. Biz mevcutların içinde doğru ve yanlışı aramaya başladık.
Foto: Turkuvaz Dijital
GENÇLER ÇOK ZOR DURUMDA
Gençler çok zor durumda. Gençler için telaşlıyım. Biz normalde belki yakınlarımızla aramızda bazı bentler vardı ama şimdiki gençlerin kendileriyle kendileri arasında teknolojinin getirdiği büyük bir yük var.
O nedenle kıyas yapmadan şunu söyleyebilirim: Ümit ediyorum kendisinin kıymetini idrak eden gençlik, diğerlerinin de onların kıymetini idrak edebilecek bir zemin hazırlar. Arzu ettiğim, hayal ettiğim dünya burası.
Gülsen hocamın mücadelesi bambaşka bir yerde şekillenmiş. O mevcutları en iyi şekilde kullanmış. Bugünkü mevcutları en iyi kullanmanın yöntemini bulmak için de dokunabildiğimiz herkeste yolculuğa çıkmak lazım.
BİR ROL MODELİ GÖRMEK İÇİN GELMİŞTİM
Kitabı imzalatmak için buraya geldiğinizde hangi duygular içerisindeydiniz?
Sivil Toplum Merkez Üssü Başkanı Ömer Faruk Terzi: Her şeyden önce uzun zamandan beri Gülsen Ataseven hocamı görmemiştim. Onu bir görmek istiyordum. Böyle topluma hizmeti ziyadesiyle olan birisini görmek benim için çok önemliydi.
Kendi adına da bir kitap yazılmış olması daha da bunu kıymetlendirmiş oldu. Hem kendisini görmek hem de kitabını alıp ondan istifade etmek için buraya geldim.
GÜLSEN ATASEVEN'İN YOL GÖSTERİCİLİĞİ
Gülsen Hocamızın hayatındaki hangi yönü sizleri en çok etkiledi efendim?
Sivil Toplum Merkez Üssü Başkanı Ömer Faruk Terzi: Her şeyden önce Gülsen Ataseven hocamız benim hayatımda rehberlik yapmış nadir kişilerden bir tanesi. Kendisini rol model olarak alanlardan birisiyim.
Özellikle Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarına dönük çalışmalar, toplumun daha nitelikli hale gelmesi için sistematik çalışma üzerine bize çok büyük faydaları oldu.
Ben de 2010'lu yıllarda Türkiye Gençlik STK'ları Platformunu kurarken kendisinden ziyadesiyle istifade etmiş oldum. Şu anda da Sivil Toplum Merkez Üssü diye yeni bir yapı kurduk. Yine bunun temeli de sağ olsun Gülsen Ataseven hocamız sayesinde olmuş oldu.
Foto: Trukuvaz Dijital
GÜLSEN ATASEVEN KİMDİR?
Dr. Gülsen Ataseven, 1940 yılında Gaziantep'te dünyaya geldi. Askerî eczacı olan babasının görevi nedeniyle çocukluğu Türkiye'nin farklı şehirlerinde geçti. Henüz 13 yaşındayken babasını kaybeden Ataseven, ailesiyle birlikte İstanbul'a taşındı. 1957 yılında İstanbul Kız Lisesi'ni bitirdikten sonra, aynı yıl İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girerek eğitimine devam etti. Tıp eğitimi sırasında Türkiye'nin ilk kadın askerleri arasında yer aldı; önce kara ardından üç yıl süreyle deniz askerî üniforması giydi. 1963 yılında fakülteden birincilikle mezun olan Ataseven, aynı yıl "İhsan Aksel Ödülü"ne layık görüldü.
Kadın hastalıkları ve doğum ihtisasını 1968'de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde tamamladıktan sonra uzun yıllar hekim olarak görev yaptı. 1997 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılan Ataseven, yalnızca bir doktor değil; topluma adanmış bir gönüllü olarak da tanındı. 1964 yılından itibaren kadın sivil toplum kuruluşlarında kurucu, başkan, danışman ve aktif üye gibi çeşitli görevler üstlendi. Özellikle kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı ve sosyal hayatta görünürlük kazanmaları için yılmadan çalıştı. Toplumsal sorunlara duyarlılığı, deprem bölgelerinden hasta odalarına, vakıf merkezlerinden konferans salonlarına kadar uzanan gönüllü emeğiyle somutlaştı. "Doktor abla" olarak anılan Ataseven, kimi zaman bir yol gösterici, kimi zaman bir umut kaynağı olarak insanların hayatına dokundu.
Sivil toplum alanındaki bu örnek duruşu ve kalıcı katkıları, 2009 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine verilen "Üstün Hizmet Ödülü" ile taçlandırıldı. Tüm bu çalışmalarının yanı sıra, eşi Prof. Dr. Asaf Ataseven ile kurduğu aile hayatı, iki çocuğu ve beş torunuyla kurduğu bağlar da, onun bütünlüklü bir hayat portresi sunduğunun göstergesi oldu.
Gülsen Ataseven'in hayatı, 2025 yılında Ayşe Pehlivan tarafından kaleme alınan "Gönüllülük Dünyasının Doktoru Gülsen Ataseven: Hayatı, Çalışmaları ve Başarıları" adlı biyografi kitabıyla gelecek nesillere aktarıldı. The Kitap Yayınları tarafından yayımlanan bu eser, Ataseven'in yalnızca yaşam öyküsünü değil; inançla, değerlerle ve iyilikle yoğrulmuş gönüllülük anlayışını da derinlemesine anlatıyor. Aynı zamanda kitabın yazarı Ayşe Pehlivan da uzun yıllardır gönüllü emek veren bir sivil toplum çalışanı olarak, bu biyografi aracılığıyla kendi yolculuğunun izlerini de okuyucuyla paylaşıyor.
Gülsen Ataseven, bugün hâlâ Türkiye'de gönüllülüğün ve kadınların sosyal hayattaki gücünün sembol isimlerinden biri olarak anılıyor. Onun yaşamı; ilham veren bir duruşun, derin bir inancın ve sarsılmaz bir toplumsal sorumluluk bilincinin örneği olarak tarihe not düşülüyor.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN