Engin Ardıç: Faşistlerin dramı
Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alarak 'Faşistlerin dramı' yazısını kaleme aldı. Ardıç, Mussolini hayranı İsmet İnönü'nün şekillendirdiği Kemalizm'in geldiği noktaya vurgu yaptı.
Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, CHP'nin büründüğü son hali kaleme aldı.
"Atatürkçülük bir dünya görüşü ve yaşama biçimidir, Kemalizm bir ideolojidir." ifadelerine yer veren Sabah gazetesi yazarı Kemal Ardıç, Kemal Kılıçdaroğlu'nun hedef aldı.
İşte Engin Ardıç'ın Sabah gazetesinde yer alan o yazısı:
FAŞİSTLERİN DRAMI
Kastımız, "alafranga" faşistler.
Yani Kemalistler.
Atatürkçülük bir dünya görüşü ve yaşama biçimidir, Kemalizm bir ideolojidir.
Bu ideoloji otuzlu yıllarda, özellikle Mussolini hayranı İsmet İnönü, Recep Peker ve Falih Rıfkı Atay tarafından şekillendirilmiş, kırklı yıllarda Milli Şef döneminde de doruğa çıkmıştır.
Ve de ölmedi, yaşıyor.
Klasik Faşizm öldü, Nazizm öldü, Bolşevizm öldü ama o yaşıyor.
Çünkü "totaliter" değil "otoriter" bir rejimdir. Oradan kurtarıyor.
Esas olarak bir "memur diktasıdır"...
Bugün kendini Atatürkçü sanan ya da öyle göstermek isteyen birçok kişi, Kemalist'tir.
Onlardan önce benzer bir hareket, Yakup Kadri ve arkadaşlarının (içlerinde Murat Belge'nin babası da vardı) oluşturmak istedikleri "Kadro" dergisi ve çevresiydi... Ama bu "proto-Kemalist" diyebileceğimiz (ön- Kemalist) hareket daha bir sol kokuyordu, tasfiye edildiler.
Bugün sağ Kemalistler olduğu gibi sol Kemalistler de var.
Ama sonuçta bu bir "memur diktası" özlemidir, ya da "hegemonyası" diyelim.
Dikkat edilirse, ister sol olsun ister sağ, bunların hepsinin "memur çocuğu" oldukları da görülür. Çoğu da Ankara kökenlidir.
Rahmetli babalarının "saltanat devrini" özlüyorlar ve arıyorlar.
Babaları sanayileşmeyi es geçmişler (Osman Ulagay'ın kibar deyimiyle "gelecek kuşaklara bırakmışlar"), bütün enerjilerini eğitime vermişlerdi.
Sanayileşme güdük kaldığı için burjuva sınıfı ve dolayısıyla işçi sınıfı gelişemiyor, gayrimüslim burjuva da "yokedilmeye" çalışılıyordu...
Yani, insanlara "memuriyetten" başka çıkış kapısı bırakılmamıştı.
Memur da bu durumda "kraldı" tabii.
En küçük memur bile kendini "memleketin efendisi" olarak görüyor, tüccara hırsız gözüyle bakıyor, işçiyi ve köylüyü hor görüyor, hele din adamlarından eni konu nefret ediyordu.
Bilmez miyim, benim babam da öyleydi.
* * *
Günümüzde faşistlerin dramı, "o eski güzel günlerinin" geri gelebileceğini sanmalarıdır.
Çünkü gerçeklikte değil, kendi yarattıkları bir efsane dünyasında yaşarlar.
Tayyip Erdoğan'dan ölesiye nefret ederler ama Erdoğan iktidarı yıkılırsa yerine ne geleceğini görmeye asla yanaşmazlar.
Eğer bu memleket Amerika ve İsrail destekli Fetullah'ın eline geçerse asıl o zaman şeriatla tanışacaklar ve yandım Allah diyeceklerdir. Birçok vilayet de elimizden gidecektir, ortada bildikleri şekliyle bir Türkiye Cumhuriyeti kalmayacaktır.
Öyleyse, "kendi bildikleri" CHP ile uzaktan yakından ilgisi olmayan "yeni CHP'yi" niçin desteklerler?
Niçin Kürt ayrılıkçılığına çanak tutarlar?
Hadi solcuları anladık da bunlara ne oluyor?
Sorun yalnızca kafasızlıkla mı ilgili yoksa işin içinde arpa da mı var?
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN