Çocukların bombalar altında can verdiği, insanların uçurumdan atıldığı, kadınların pazarlarda mal gibi satıldığını gören T.K., terör örgütünün elinden kaçıp, ailesinin yaşadığı İzmir'e döndü. Genç, yaşadıklarını SABAH'a anlattı. İşte Suriye'ye kaçak yollarla geçip, DAEŞ üyeleri ile El Bab şehrine gittiğini belirten T.K.'nin ifadeleri: 'El Bab'da bana 'Ebu Yasir El Türki' kod adını verdiler. Gündüzleri uyuyor, geceleri ise sürekli hareket halinde oluyor çatışmalara giriyorlardı. Bir gün başka dine mensup 6 kız çocuğunu alıkoyduklarını gördüm, kızlar sürekli ağlıyordu. Kızlara ne yapacaklarını sorduğumda onların ganimet olduğunu söyleyip, 'ister zevce yapar ister satarız' dediler. 1 ay kadar El Bab'da kaldıktan sonra Rakka'ya geçtim, silahlı eğitim aldım. Yeni olduğum için beni ön planda tutmuyorlardı, ancak hiç tereddüt etmeden insanların öldürülmesine şahit oluyordum. İnsanlıktan çıkmışlar, hijyen şartlarından dolayı yemek yiyemez hale geldim. Yaklaşık 14 kilo verdim, sözde bir abdestle iki gün namaz kılıyor, çıplak ayakla tuvalete gidip, camilere basıyor ve kirletiyorlardı. Orada kan, gözyaşı, fuhuş batağı olduğunu gördüm. Bana anlatılanlar bunlar değildi.' 'DÖNDÜM, TOPRAĞI ÖPTÜM' 'Rakka'da Ebu Maksut'u buldum, emrinde yaklaşık 40-50 kadar silahlı adamı bulunan Ebu Yusuf'un has adamı idi. Ebu Yusuf ise iki katlı bir villada 4 zevcesi ve 3 çocuğu ile yaşıyormuş. Dinin alet edilip insanların kandırılarak bu kirli savaşın içerisine çekildiğini, insanların özellikle çocukların bombalar altında can verdiğini, insanların pazarlarda mal gibi satıldığını gördüm. Atılan iftiralar ile kellelerin kesildiğini, insanların uçurumlardan atıldığını, insafsızca öldürüldüklerini gördüm. Yaşananların dinimizle ilgisinin olmadığını görünce çok pişman oldum. Türkiye sınırına giden bir araca binerek kaçtım. Türkiye'ye döndüğümde toprağı öptüm'. FATŞH ŞENDİL - SABAH