Erdoğan: Kur'an'a açık bir saygısızlıktır
Giriş:
03.11.2014
00:00
Güncelleme:
04.11.2014
08:45
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem Ayı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verdiği "Muharrem aşı"nda önemli mesajlar verdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem Ayı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verdiği "Muharrem aşı"nda, "Bu ülkede nefes alıp veren hem Alevi, hem Sünni kardeşlerime tam bir samimiyetle sesleniyorum: Acılarımız ortak, kıblemiz ortak, kitabımız ortak, Ehl-i Beyt'imiz ortak. Birtakım devletlerin üzerimizden oyun oynamasına gelin izin vermeyelim. Birtakım istihbarat örgütlerinin, üzerimizden oyun kurmalarına gelin artık müsaade etmeyelim. Gençlerimizi elimizden alıp, modern dünyanın hastalıklarını onlara musallat edenlere izin vermeyelim" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem Ayı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verdiği "Muharrem aşı"nda, "Bu ülkede nefes alıp veren hem Alevi, hem Sünni kardeşlerime tam bir samimiyetle sesleniyorum: Acılarımız ortak, kıblemiz ortak, kitabımız ortak, Ehl-i Beyt'imiz ortak. Birtakım devletlerin üzerimizden oyun oynamasına gelin izin vermeyelim. Birtakım istihbarat örgütlerinin, üzerimizden oyun kurmalarına gelin artık müsaade etmeyelim. Gençlerimizi elimizden alıp, modern dünyanın hastalıklarını onlara musallat edenlere izin vermeyelim" dedi.
Basına kapalı olarak gerçekleşen yemeğin ardından Cumhurbaşkanlığı'nın internet adresinde Erdoğan'ın yemekte yaptığı konuşma yayımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmaya, "Bu mübarek Muharrem akşamında sizleri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyor, tuttuğunuz oruçların, yaptığınız ibadetlerin Hak katında kabul olmasını gönülden niyaz ediyorum. Bizleri, Ramazan-ı Şerif'in ardından, bir Muharrem Ayına daha eriştiren Rabbimize hamd-ü senalarımızı sunuyor; Muharrem orucunun Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç olduğunu bizlere bildiren Peygamberimiz Efendimize salat ve selamlarımızı gönderiyoruz. Hicri 61 yılında, 10 Muharrem gününde, Kerbela'da şehit edilen Hazret-i Hüseyin Efendimiz ve Ehl-i Beyt'i, şehadetlerinin 1375'inci sene-i devriyesinde bir kez daha kemal-i edeble ve hürmetle yad ediyor; Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi Hüseyin Efendimiz ve Ehl-i Beyt'in üzerine olsun diyoruz. Mazlum, maktül ve şehit Hüseyin Efendimiz'le birlikte bugün, arşın yanına asılmış küpelerden bir diğeri olan Hazreti Hasan Efendimizi ve babaları Şah-ı Merdan, Allah'ın Arslanı, Ali'yyül Mürteza Efendimizi de hürmetle yad ediyor, Allah'ın selamı üzerlerine olsun diyoruz" diyerek başladı.
-"HAZRETİ HÜSEYİN FİTNEDEN KAÇINMAYI ÖĞRETMİŞTİR"-
10 Muharrem'in, 1375 yıl önce Kerbela'da yaşanan facia dolayısıyla, biz Müslümanların hatıralarına acı bir hadise olarak nakşedildiğini belirten Erdoğan, 10 Muharrem'de yaşanan diğer tarihi olaylara değindi. Erdoğan, 10 Muharrem'in, bir ibret tarihi, insanlığa en büyük derslerin verildiği tarih olduğunu ifade etti.
Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt'in 10 Muharrem'de uğradığı felaketin de, insanlık tarihindeki bu olaylar kadar bir ibret vesikası, insanlık için bir ders olduğunun altını çizen Erdoğan, "Hazreti Hüseyin, Hak yoluna koyduğu canı ile bize, iyi ve kötü arasındaki farkı öğretmiştir. Hazreti Hüseyin, bir 10 Muharrem günü, bize Hak ve batıl mücadelesini göstermiştir. Hazreti Hüseyin Efendimiz, Kerbela'da bize fedakarlığı, cefakarlığı, Hak'ta sebatı ve sabrı öğretmiştir. Ama en önemlisi, Hazreti Hüseyin bize, Kerbela'da can feda ederek, fitneden kaçınmayı, nifaktan uzak durmayı, yani kardeşliği, yani birliği öğretmiştir. Kerbela, ortak tarihimizde ve ortak hafızamızda, son derece acı, ama son derece ibretlik, derin derslerle ve hikmetlerle dolu bir hadisedir" diye konuştu.
-"1375 YIL SONRA HER KARIŞI KERBELA OLAN BİR COĞRAFYA"-
Hazreti Hüseyin Efendimizin Kerbela'da, canını ortaya koyarak verdiği ibretlik dersin, iyi okunmamış, iyi öğretilmemiş, öğrenilmemiş ve tatbik edilmemiş olduğunu üzülerek belirttiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kerbela, tefrikanın değil, tam tersine, Hazreti Hüseyin Efendimizin verdiği ibretlik ders ile uhuvvetin vasıtasıdır. Kerbela'dan tefrika çıkarmak, çok açık söylüyorum, Yezid'in yanında durmaktır. Kerbela'dan uhuvvet, yani kardeşlik dersi çıkarmak ise, hiç şüphesiz ki Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt'in yanında durmaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda, geniş coğrafyada her bir karışının adeta bir Kerbela olduğunu belirterek, "1375 yıl sonra her karışı Kerbela olan bir coğrafya için derin bir hüzne gark oluyoruz. Hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki, var olan manzara ne Hazreti Hüseyin efendimizin, ne Hazreti Hasan, ne Aliyyül Mürteza Efendimizin, ne de Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin tasvip edeceği bir manzaradır. Hazreti Hüseyin Efendimiz, kahramanca can verirken, böyle bir manzara için can vermedi. Hazreti Hüseyin Efendimiz, 'Şehitlerin Seyyidi' ünvanını kuşanırken, böyle bir tefrikayı asla arzu etmedi. O zaman, 'bu nedir?' diye sormamız gerekiyor. 'Nereye gidiyoruz?' diye sormamız gerekiyor. Önce samimiyetle kendimize, sonra da kardeşimize, 'bu hal nedir?' diye sormamız, en güçlü şekilde bu hali sorgulamamız gerekiyor" dedi.
Irak'ta, üzerine bombaları bağlayan katillerin gidip, başka mezhepten olan Müslümanların arasına dalıp camilerde, türbelerde Müslümanları katlettiğini hatırlatan Erdoğan, "Kendilerine istedikleri kadar sıfat taksınlar, Şii desinler, Sünni desinler... Onların tek sıfatı vardır, o da katildir. Terör örgütleri, belli mezheplere sırtlarını dayıyor, belli mezheplerden militan devşiriyor, belli mezheplerin mensupları tarafından korunuyor ve kollanıyor. Kendilerine ister Şii, ister Sünni, ister Nusayri, ister Alevi desinler. Kendilerine Selefi veya Vahhabi desinler. Aslında onların tek sıfatı vardır, o da teröristtir. Öyle ülkeler var ki, teröriste Şii sıfatını takıp, terörü meşrulaştırabiliyor; Nusayri deyip devlet terörünü, katliamı meşrulaştırabiliyor. Öyle ülkeler var ki, terörist, katil Sünni diyerek vahşeti meşrulaştırıyor. Hazreti Hüseyin'in izinden gittiğini söyleyip Yezidleşenleri; Hazreti Nebi'nin izinden gittiğini söyleyip İblisleşenleri büyük bir iç burkuntusuyla izliyoruz" şeklinde konuştu.
-"BİZ DERSİM'DE, HEP BİRLİKTE ZULMÜN KARŞISINDA OLAN İNSANLARIZ"-
300 bin insanı, kadınları, çocukları, acımasızca katleden bir katile, sırf Nusayri olduğu için göz yummanın, ona karşı sessiz kalmanın, Hazreti Hüseyin'in hatırasına hürmetsizlik olacağının altını çizen Erdoğan, "Acımasızca baş kesen, vahşeti meşrulaştıran terör örgütlerine, sırf Sünni diyerek sempati beslemek, Hazreti Hüseyin'e, Ehl-i Beyt'e, Hazreti Nebi'ye ve Hazreti Kur'an'a açık bir saygısızlıktır. İşte bugün, bütün sıfatlarımızı bir kenara koyarak, sadece bir insan, sadece bir Müslüman olarak, tüm bu hadiseleri, tüm bu cinayetleri, kalbimizle, gönlümüzle, vicdanımızla sorgulamak zorundayız. Bu sorgulama yapılmadığı müddetçe, Hazreti Hüseyin'in şehadetinden gerekli ders çıkarılmadığı müddetçe, coğrafyamızda kardeş kanı oluk oluk akmaya maalesef devam edecektir" dedi.
"Biz, Dersim'de, hep birlikte zulmün karşısında olan insanlarız" diyen Erdoğan, "Sivas'ta, Gazi Mahallesi'nde, Çorum, Kahramanmaraş'ta, her türlü tahrikin, her türlü ölümün karşısında saf tutan insanlarız. Hiç kimsenin ölümüne sevinmeyiz; hiç kimsenin yaşamasına hüzünlenmeyiz. Aynı toprakların, aynı coğrafyanın, aynı medeniyetin insanlarıyız; aynı yolun yolcularıyız" diye konuştu.
Akan her damla kanın, kardeş kanı; akan her damla kandan sevinenin ise, kardeşlerimizin düşmanı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dostu ve kardeşi üzmekten, düşmanı sevindirmekten bir an önce vazgeçmek, aklı olan, vicdanı olan her insanın mesuliyetidir. Necef'in türbelerinde Şii'ler öldükçe, Sünniler değil, düşmanlarımız kazanıyor. Bağdat'ın camilerinde Sünniler öldükçe, Şiiler değil, tefrika kazanıyor. Şam'ın, Halep'in, Humus'un, İdlib'in, Hama'nın yoksul sokaklarında çocuklar öldükçe, Nusayriler değil, fitne kazanıyor. Musul'da, Kerkük'te insanlar öldükçe, Müslümanlar değil nifak kazanıyor" diye konuştu.
-"ACILARIMIZ ORTAK, KIBLEMİZ ORTAK, KİTABIMIZ ORTAK"-
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk, Kürt, Arap'ın, Şii, Sünni, Alevi, Nusayri'nin hep birlikte kaybettiği bir süreç yaşandığını belirterek, bu sürecin panzehirinin Türkiye'de olduğunu, Türkiye'nin, bütün bu çatışmalara, bu kavgalara umut olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, Alevi nüfusuyla, Sünni nüfusuyla, Türk, Kürt, Arap ve diğer tüm etnik unsurlarıyla, geniş coğrafyanın kardeşliği adına yegane umut olduğunun altını çizen Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Eğer biz, hiç uğruna birbirimizi kırarsak, kaybeden sadece biz olmayız, geniş coğrafyamız olur. Eğer biz, yapay meseleleri, kamplaşmayı, kutuplaşmayı bir kenara bırakırsak, kazanan bizle birlikte geniş coğrafyamız olur. Bu ülkede nefes alıp veren hem Alevi, hem Sünni kardeşlerime tam bir samimiyetle sesleniyorum: Acılarımız ortak, kıblemiz ortak, kitabımız ortak, Ehl-i Beyt'imiz ortak. Birtakım devletlerin üzerimizden oyun oynamasına gelin izin vermeyelim. Birtakım istihbarat örgütlerinin, üzerimizden oyun kurmalarına gelin artık müsaade etmeyelim. Gençlerimizi elimizden alıp, modern dünyanın hastalıklarını onlara musallat edenlere izin vermeyelim. Gençlerimizin terör tuzağına düşmelerine, asılsız, sonu gelmez, bir hiç uğruna kavgalarda yitip gitmelerine göz yummayalım. Gelin, Kerbela'dan ibret alıp kucaklaşalım. Gelin, Hazreti Hüseyin Efendimizin şehadetiyle kardeşliğimizi büyütelim. Gelin, geleceğimiz için, geniş coğrafyamız için umut olalım, umudu çoğaltalım. Düşmanı değil, dostu sevindirelim. Gelin canlar, bir olalım; bir olalım, iri olalım, diri olalım."
-CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI'NDAKİ İLK YEMEK-
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verdiği ilk yemeğe, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanvekili Ali İhsan Ölmez, Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Alevi Vakıfları Federasyon Başkanı Remzi Akbulut, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Mustafa Özcivan, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Yönetim Kurulu üyesi Nafiz Ünlüyurt, Tunceli'den Alevi dedesi Ali Ekber Yurt, Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu, Anadolu Türkmen Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu'ndan Özdemir Özdemir, Al-i Beyt Vakfı'ndan Rahim Onursan, Şücaaddin Veli Ocağı'ndan Postnişini Mehmet Demirtaş, Toplumsal Uzlaşma Vakfı'ndan Haydar Şahin, Alevi Vakıfları Federasyonu'ndan Doğan Bermek ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Rıza Yıldırım katıldı.
Yemekte ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın ve Başdanışman Savaş Barkçin de bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem Ayı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verdiği "Muharrem aşı"nda, "Bu ülkede nefes alıp veren hem Alevi, hem Sünni kardeşlerime tam bir samimiyetle sesleniyorum: Acılarımız ortak, kıblemiz ortak, kitabımız ortak, Ehl-i Beyt'imiz ortak. Birtakım devletlerin üzerimizden oyun oynamasına gelin izin vermeyelim. Birtakım istihbarat örgütlerinin, üzerimizden oyun kurmalarına gelin artık müsaade etmeyelim. Gençlerimizi elimizden alıp, modern dünyanın hastalıklarını onlara musallat edenlere izin vermeyelim" dedi.
Basına kapalı olarak gerçekleşen yemeğin ardından Cumhurbaşkanlığı'nın internet adresinde Erdoğan'ın yemekte yaptığı konuşma yayımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmaya, "Bu mübarek Muharrem akşamında sizleri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyor, tuttuğunuz oruçların, yaptığınız ibadetlerin Hak katında kabul olmasını gönülden niyaz ediyorum. Bizleri, Ramazan-ı Şerif'in ardından, bir Muharrem Ayına daha eriştiren Rabbimize hamd-ü senalarımızı sunuyor; Muharrem orucunun Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç olduğunu bizlere bildiren Peygamberimiz Efendimize salat ve selamlarımızı gönderiyoruz. Hicri 61 yılında, 10 Muharrem gününde, Kerbela'da şehit edilen Hazret-i Hüseyin Efendimiz ve Ehl-i Beyt'i, şehadetlerinin 1375'inci sene-i devriyesinde bir kez daha kemal-i edeble ve hürmetle yad ediyor; Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi Hüseyin Efendimiz ve Ehl-i Beyt'in üzerine olsun diyoruz. Mazlum, maktül ve şehit Hüseyin Efendimiz'le birlikte bugün, arşın yanına asılmış küpelerden bir diğeri olan Hazreti Hasan Efendimizi ve babaları Şah-ı Merdan, Allah'ın Arslanı, Ali'yyül Mürteza Efendimizi de hürmetle yad ediyor, Allah'ın selamı üzerlerine olsun diyoruz" diyerek başladı.
-"HAZRETİ HÜSEYİN FİTNEDEN KAÇINMAYI ÖĞRETMİŞTİR"-
10 Muharrem'in, 1375 yıl önce Kerbela'da yaşanan facia dolayısıyla, biz Müslümanların hatıralarına acı bir hadise olarak nakşedildiğini belirten Erdoğan, 10 Muharrem'de yaşanan diğer tarihi olaylara değindi. Erdoğan, 10 Muharrem'in, bir ibret tarihi, insanlığa en büyük derslerin verildiği tarih olduğunu ifade etti.
Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt'in 10 Muharrem'de uğradığı felaketin de, insanlık tarihindeki bu olaylar kadar bir ibret vesikası, insanlık için bir ders olduğunun altını çizen Erdoğan, "Hazreti Hüseyin, Hak yoluna koyduğu canı ile bize, iyi ve kötü arasındaki farkı öğretmiştir. Hazreti Hüseyin, bir 10 Muharrem günü, bize Hak ve batıl mücadelesini göstermiştir. Hazreti Hüseyin Efendimiz, Kerbela'da bize fedakarlığı, cefakarlığı, Hak'ta sebatı ve sabrı öğretmiştir. Ama en önemlisi, Hazreti Hüseyin bize, Kerbela'da can feda ederek, fitneden kaçınmayı, nifaktan uzak durmayı, yani kardeşliği, yani birliği öğretmiştir. Kerbela, ortak tarihimizde ve ortak hafızamızda, son derece acı, ama son derece ibretlik, derin derslerle ve hikmetlerle dolu bir hadisedir" diye konuştu.
-"1375 YIL SONRA HER KARIŞI KERBELA OLAN BİR COĞRAFYA"-
Hazreti Hüseyin Efendimizin Kerbela'da, canını ortaya koyarak verdiği ibretlik dersin, iyi okunmamış, iyi öğretilmemiş, öğrenilmemiş ve tatbik edilmemiş olduğunu üzülerek belirttiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kerbela, tefrikanın değil, tam tersine, Hazreti Hüseyin Efendimizin verdiği ibretlik ders ile uhuvvetin vasıtasıdır. Kerbela'dan tefrika çıkarmak, çok açık söylüyorum, Yezid'in yanında durmaktır. Kerbela'dan uhuvvet, yani kardeşlik dersi çıkarmak ise, hiç şüphesiz ki Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt'in yanında durmaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda, geniş coğrafyada her bir karışının adeta bir Kerbela olduğunu belirterek, "1375 yıl sonra her karışı Kerbela olan bir coğrafya için derin bir hüzne gark oluyoruz. Hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki, var olan manzara ne Hazreti Hüseyin efendimizin, ne Hazreti Hasan, ne Aliyyül Mürteza Efendimizin, ne de Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin tasvip edeceği bir manzaradır. Hazreti Hüseyin Efendimiz, kahramanca can verirken, böyle bir manzara için can vermedi. Hazreti Hüseyin Efendimiz, 'Şehitlerin Seyyidi' ünvanını kuşanırken, böyle bir tefrikayı asla arzu etmedi. O zaman, 'bu nedir?' diye sormamız gerekiyor. 'Nereye gidiyoruz?' diye sormamız gerekiyor. Önce samimiyetle kendimize, sonra da kardeşimize, 'bu hal nedir?' diye sormamız, en güçlü şekilde bu hali sorgulamamız gerekiyor" dedi.
Irak'ta, üzerine bombaları bağlayan katillerin gidip, başka mezhepten olan Müslümanların arasına dalıp camilerde, türbelerde Müslümanları katlettiğini hatırlatan Erdoğan, "Kendilerine istedikleri kadar sıfat taksınlar, Şii desinler, Sünni desinler... Onların tek sıfatı vardır, o da katildir. Terör örgütleri, belli mezheplere sırtlarını dayıyor, belli mezheplerden militan devşiriyor, belli mezheplerin mensupları tarafından korunuyor ve kollanıyor. Kendilerine ister Şii, ister Sünni, ister Nusayri, ister Alevi desinler. Kendilerine Selefi veya Vahhabi desinler. Aslında onların tek sıfatı vardır, o da teröristtir. Öyle ülkeler var ki, teröriste Şii sıfatını takıp, terörü meşrulaştırabiliyor; Nusayri deyip devlet terörünü, katliamı meşrulaştırabiliyor. Öyle ülkeler var ki, terörist, katil Sünni diyerek vahşeti meşrulaştırıyor. Hazreti Hüseyin'in izinden gittiğini söyleyip Yezidleşenleri; Hazreti Nebi'nin izinden gittiğini söyleyip İblisleşenleri büyük bir iç burkuntusuyla izliyoruz" şeklinde konuştu.
-"BİZ DERSİM'DE, HEP BİRLİKTE ZULMÜN KARŞISINDA OLAN İNSANLARIZ"-
300 bin insanı, kadınları, çocukları, acımasızca katleden bir katile, sırf Nusayri olduğu için göz yummanın, ona karşı sessiz kalmanın, Hazreti Hüseyin'in hatırasına hürmetsizlik olacağının altını çizen Erdoğan, "Acımasızca baş kesen, vahşeti meşrulaştıran terör örgütlerine, sırf Sünni diyerek sempati beslemek, Hazreti Hüseyin'e, Ehl-i Beyt'e, Hazreti Nebi'ye ve Hazreti Kur'an'a açık bir saygısızlıktır. İşte bugün, bütün sıfatlarımızı bir kenara koyarak, sadece bir insan, sadece bir Müslüman olarak, tüm bu hadiseleri, tüm bu cinayetleri, kalbimizle, gönlümüzle, vicdanımızla sorgulamak zorundayız. Bu sorgulama yapılmadığı müddetçe, Hazreti Hüseyin'in şehadetinden gerekli ders çıkarılmadığı müddetçe, coğrafyamızda kardeş kanı oluk oluk akmaya maalesef devam edecektir" dedi.
"Biz, Dersim'de, hep birlikte zulmün karşısında olan insanlarız" diyen Erdoğan, "Sivas'ta, Gazi Mahallesi'nde, Çorum, Kahramanmaraş'ta, her türlü tahrikin, her türlü ölümün karşısında saf tutan insanlarız. Hiç kimsenin ölümüne sevinmeyiz; hiç kimsenin yaşamasına hüzünlenmeyiz. Aynı toprakların, aynı coğrafyanın, aynı medeniyetin insanlarıyız; aynı yolun yolcularıyız" diye konuştu.
Akan her damla kanın, kardeş kanı; akan her damla kandan sevinenin ise, kardeşlerimizin düşmanı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dostu ve kardeşi üzmekten, düşmanı sevindirmekten bir an önce vazgeçmek, aklı olan, vicdanı olan her insanın mesuliyetidir. Necef'in türbelerinde Şii'ler öldükçe, Sünniler değil, düşmanlarımız kazanıyor. Bağdat'ın camilerinde Sünniler öldükçe, Şiiler değil, tefrika kazanıyor. Şam'ın, Halep'in, Humus'un, İdlib'in, Hama'nın yoksul sokaklarında çocuklar öldükçe, Nusayriler değil, fitne kazanıyor. Musul'da, Kerkük'te insanlar öldükçe, Müslümanlar değil nifak kazanıyor" diye konuştu.
-"ACILARIMIZ ORTAK, KIBLEMİZ ORTAK, KİTABIMIZ ORTAK"-
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk, Kürt, Arap'ın, Şii, Sünni, Alevi, Nusayri'nin hep birlikte kaybettiği bir süreç yaşandığını belirterek, bu sürecin panzehirinin Türkiye'de olduğunu, Türkiye'nin, bütün bu çatışmalara, bu kavgalara umut olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, Alevi nüfusuyla, Sünni nüfusuyla, Türk, Kürt, Arap ve diğer tüm etnik unsurlarıyla, geniş coğrafyanın kardeşliği adına yegane umut olduğunun altını çizen Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Eğer biz, hiç uğruna birbirimizi kırarsak, kaybeden sadece biz olmayız, geniş coğrafyamız olur. Eğer biz, yapay meseleleri, kamplaşmayı, kutuplaşmayı bir kenara bırakırsak, kazanan bizle birlikte geniş coğrafyamız olur. Bu ülkede nefes alıp veren hem Alevi, hem Sünni kardeşlerime tam bir samimiyetle sesleniyorum: Acılarımız ortak, kıblemiz ortak, kitabımız ortak, Ehl-i Beyt'imiz ortak. Birtakım devletlerin üzerimizden oyun oynamasına gelin izin vermeyelim. Birtakım istihbarat örgütlerinin, üzerimizden oyun kurmalarına gelin artık müsaade etmeyelim. Gençlerimizi elimizden alıp, modern dünyanın hastalıklarını onlara musallat edenlere izin vermeyelim. Gençlerimizin terör tuzağına düşmelerine, asılsız, sonu gelmez, bir hiç uğruna kavgalarda yitip gitmelerine göz yummayalım. Gelin, Kerbela'dan ibret alıp kucaklaşalım. Gelin, Hazreti Hüseyin Efendimizin şehadetiyle kardeşliğimizi büyütelim. Gelin, geleceğimiz için, geniş coğrafyamız için umut olalım, umudu çoğaltalım. Düşmanı değil, dostu sevindirelim. Gelin canlar, bir olalım; bir olalım, iri olalım, diri olalım."
-CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI'NDAKİ İLK YEMEK-
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verdiği ilk yemeğe, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanvekili Ali İhsan Ölmez, Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Alevi Vakıfları Federasyon Başkanı Remzi Akbulut, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Mustafa Özcivan, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Yönetim Kurulu üyesi Nafiz Ünlüyurt, Tunceli'den Alevi dedesi Ali Ekber Yurt, Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu, Anadolu Türkmen Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu'ndan Özdemir Özdemir, Al-i Beyt Vakfı'ndan Rahim Onursan, Şücaaddin Veli Ocağı'ndan Postnişini Mehmet Demirtaş, Toplumsal Uzlaşma Vakfı'ndan Haydar Şahin, Alevi Vakıfları Federasyonu'ndan Doğan Bermek ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Rıza Yıldırım katıldı.
Yemekte ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın ve Başdanışman Savaş Barkçin de bulundu.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN