Shipton Ana kehanetleri duyanları korkutuyor! Her dediği çıkıyor
Onun her dediği çıktı ama dünyanın en ünsüz kahini o olabilir... Nostradamus ve Baba Vanga gibi kahinleri daha önce defalarca duydunuz. Kehanetleri hiç yabana atılacak cinsten değil. Onların yanı sıra bir isim daha var kehanetleri ile dünyanın kaderini çizen. O da İngiltere'de yaşamış Shipton Ana. Hayatı ile oldukça dikkat çeken Shipton Ana'nın kehanetleri tüyler ürpertiyor. İşte günümüze dair de çok çarpıcı kehanetleri bulunan Shipton Ana kehanetleri ile ilgili tüm detaylar...
Baba Vanga ve Nostradamus'u duymayanınız kalmadı. Peki ya Shipton Ana? Hayatıyla oldukça dikkat çeken Shipton Ana İngiltere'de yaşadı. Ve öyle kehanetlerde bulundu ki dünyanın kaderini adeta daha önceden çizdi. Peki kadih Shipton Ana'nın kehanetleri nelerdi?
İşte Ursila Sontheil Henry VII saltanatı zamanında 1488'de doğan Shipton Ana'nın gerçekleşen kehanetleri...
Shipton Ana, kralların, kraliçelerin ölümlerini ve İngiltere'nin geleceğini öngördü, savaşlardan ve tarihi olaylardan bahsetti, onun zamanında atlı arabalarla yolculuk yapılırdı, atsız giden arabaları, yelkensiz giden gemileri anlattı ve demirin suyun üstünde tahta gibi batmadan yüzeceğini söyledi.
17. yüzyılın en büyük felaketlerinden birisi olan Ekim 1666'daki Londra veba salgınını ve yangınını öngördü. Tarihçi Pepys'in 1666 yılı günlüğünde Shipton Ana'nın öngörüsü açıkça yazmaktadır. Kehanetlerini nasıl yaptığı bilinmiyor, Kardinal Wolsey´in ölümünden sonra, sessiz ve sakin bir yaşam sürdürdüğü sanılıyor, zaten kaynaklarda nedense Wolsey olayından sonra ayrıntılı bilgilere artık rastlanmıyor, sanki o andan sonra Shipton Ana'dan söz etmek yasaklanmış gibi...
Shipton Ana, 1561 yılında Knaresborough'da Dropping Well yakınlarında öldü. Öldüğünde tüm Britanya'da tanınan ve sayılan bir kahineydi. Ölümünün zamanını ve nasıl olacağını önceden söylemişti, bu nedenle yaşamı boyunca engizisyondan hiç korkmadı, meslektaşlarının peş peşe öldürüldükleri Orta Çağ'da Shipton Ana, kendisine dokunamayacaklarını biliyordu. Öleceği günün sabahında yatağına yattı, uyudu ve bir daha uyanmadı. Kendi sözüyle üç yirmi ve bir onüç yıl yaşamıştı.