Şehzade Mustafa kimdir? Şehzade Mustafa neden öldü? Şehzade Mustafa'nın hayatı!
Şehzade Mustafa kimdir? Şehzade Mustafa neden öldü? Tanzanya'da bir aile Muhteşem Yüzyıl isimli yapımı izlerken Şehzade Mustafa'nın ölüm sahnesinde yasa boğuldu. Bu görüntüler sosyal medyada konuşulmaya başlanınca bu sorular yoğun şekilde aranmaya başladı. Osmanlı'nın kudretli padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın Mahidevran'dan olan oğlu Şehzade Mustafa'nın ölümünde Hürrem Sultan'ın rolü olduğu belirtiliyor. Peki, Şehzade Mustafa kimdir? Şehzade Mustafa neden, nasıl öldü? İşte Şehzade Mustafa'nın hayatı...
Muhteşem Yüzyıl dizisi yurtdışında birçok ülkede yayınlandı. Arap Yarımadası ve Afrika kıtasında büyük ilgi gören Muhteşem Yüzyıl bazı ülkelerde hala yayınlanmaya devam ediyor. Onlardan biri de Tanzanya oldu. Tanzanyalı bir aile Muhteşem Yüzyıl dizisini izlerken gözyaşlarına boğuldu. Şehzade Mustafa'nın ölüm sahnesinde gözyaşlarına hakim olamayan aile Türkiye'nin gündemine oturmuş durumda. Bu olayın ardından binlerce kişi, "Şehzade Mustafa kimdir? Şehzade Mustafa neden öldü? Şehzade Mustafa'nın hayatı" gibi aramalar yapıyor? Peki, Şehzade Mustafa kimdir? Şehzade Mustafa neden öldü? İşte Şehzade Mustafa'nın hayatı...
ŞEHZADE MUSTAFA KİMDİR?
Şehzade Mustafa (1515, Manisa – 6 Ekim 1553, Konya), (Osmanlıca adı: شهزاده مصطفى) Kanuni Sultan Süleyman'ın Mahidevran Sultan'dan olma oğlu.
Saruhan, Amasya, Konya sancak beyliklerinde bulunmuştur. Babasının tahtına göz dikmekle suçlanmış; Nahcıvan seferi'ne giden Osmanlı ordusunun Konya'da konakladığı sırada, padişahın otağında boğdurulmuştur. Katli, devlete isyan suçundan dolayıdır; ancak deliller ve şahitler konusunda tartışma bulunmaktadır. Hürrem Sultan'ın tahta kendi oğullarından birini geçirmek için Şehzade Mustafa'ya tuzak kurduğu ve ölümünü hazırladığı iddia edilmektedir.
1553 yılında Şehzade Mustafa'nın öldürülmesi 1.561 sayfasında Fransız trajedisi La Soltane ya Gabriel Bounin tarafından konu edinilmiştir. 1515 yılında babası Kanuni Sultan Süleyman'ın şehzadeliği sırasında Manisa'da dünyaya geldi. Dedesi Yavuz Sultan Selim'in 1520'de hayatını kaybetmesi üzerine Osmanlı tahtına oturmak üzere İstanbul'a giden babasının yanında İstanbul'a gitti.
Hürrem Sultan'ın babasının sarayına girmesinden sonra annesi Mahidevran Sultan ile Kanuni'ye dört şehzade daha doğuran Hürrem Sultan arasında, Kanuni'den sonra kendi oğullarının tahta çıkmasını sağlamak için büyük bir mücadele yaşandı. Şehzade Mustafa, 1533 -1541 arasında Saruhan Sancakbeyi (Aydın sancağı ilavesiyle) olarak görev yaptı. Saruhan (Manisa), padişah adayının görev yaptığı yer kabul edilirdi, dolayısıyla Şehzade Mustafa dönemin veliaht şehzadesiydi. 16 Mayıs 1541'de Amasya Sancakbeyliğine atandı; Saruhan Sancakbeyliğine ise kardeşi Şehzade Mehmed getirildi. Halk ve askerler bu duruma tepki gösterdi, bunun üzerine I.Süleyman doğu topraklarının güvenliği için şehzadenin Amasya'ya gönderildiğini ve veliahtlığının sürdüğünü açıkladı[2]. Ardından, Mehmet'in beklenmedik şekilde 1543'te ölümünden sonra Saruhan Sancakbeyliğine Şehzade Selim getirilirken; Şehzade Mustafa ise 1549 yılında Konya Sancakbeyliğine atandı.
ŞEHZADE MUSTAFA'NIN HAYATI
Şehzade Mustafa'nın şahsına dair önemli verilerden biri de Bernardo Navagero adlı İtalyan elçinin hakkında verdiği bilgilerdir. Yazdığı bir mektup aynen şu şekildedir:
" "Şehzâde Mustafa, sultanın ilk oğlu. Annesi de Çerkes olan kadın. Şu anda Amasya'da ikamet ediyor. İranlılar'ın sınırında, İstanbul'dan 26 gün uzaklıktaki bir mesafede. Yıllık geliri 80 bin dükaya tekabül ediyor. Annesi de onunla birlikte yaşıyor ve oğlunun zehirlenmesini engellemek için her türlü önlemi alıyor. Onun için en tehlikeli şeyin zehir olduğunu, başka hiçbir şeyden korkmaması gerektiğini söylüyor. Mustafa'nın annesini büyük ölçüde sevip saydığı söyleniyor.
Herkes onu çok seviyor ve herkes babasının yerine tahta çıkmasını istiyor. Yeniçerilerin de onun hükümdar olmasını istedikleri çok açık. Sultanın bütün kullarının arzusu da bu, çünkü ilk oğlu olmasından yanısıra çok dürüst, cömert ve cesur olması da herkesin onu istemesi için yeterli sebepler. Topraklarına gelen her yeniçeriye, sultanın kullarına, sadece çok iyi davranmakla, onları misafir etmekle kalmıyor, aynı zamanda çok güzel hediyeler de sunuyor. İşte sahip olduğu nâmı da böyle kazanmış. Her ihtiyaçları için yeniçeriler kendisine rahatça başvurabiliyorlar ve onun idaresinden bugüne kadar kimse sultana şikâyetçi olmamış.