Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

İstanbul'daki camilerin hikayeleri

Kubbesi kiliseye benzeyen cami (Rum Mehmet Paşa): Rum Mehmet Paşa Camii ya da Rumi Mehmet Paşa Camii, Üsküdar'da, Osmanlı döneminden kalma tarihî bir ibadethanedir. Rum asıllı Osmanlı veziri Rum Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'un Anadolu Yakası'na yaptırılan ilk cami olma özelliğini taşımaktadır. Yapımına 1469 yılında başlanan cami, 2 yıllık inşaat sürecinin ardından 1471 yılında tamamlanarak ibadete açıldı. Cami, mimari olarak Bizans ve Osmanlı esintilerini bir arada taşımaktadır. Kubbesi kiliseyi andırmaktadır.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Kubbesi kiliseye benzeyen bir başka cami: (Zeynep Sultan Camii): Zeynep Sultan Camii 1769 yılında III. Ahmed'in kızı Zeynep Âsime Sultan tarafından Ayazma Camii'nin de mîmarı olan Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmış barok tarzındaki câmidir. Mîmârî tarzına bulunduğu mekân göz önüne alınarak karar verilmiştir. Bu özel tarzı ve yapımında kullanılan malzemeler nedeniyle Bizans kiliselerini anımsatır.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Mimar Sinan'ın kendi ismiyle yaptığı mabet (Sinan Mescidi): Mimar Sinan adını taşıyan bu mescid, Fatih ilçesinde Akşemseddin caddesinin Vatan caddesi tarafında yer alır. Fatih Fevzipaşa Caddesinden Vatan Caddesine Doğru inerken sol tarafınızda kalır. 2011 itibariyle restorasyon ve çevre düzenlemesi yapılmıştır.1573'de Koca Sinan, kendi hayratı olarak yapmıştır Sadece minaresinin şerefesine özenmiştir.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Adı küçük ama tarihi Ayasofya'dan büyük (Küçükayasofya Camii): Küçük Ayasofya Camii. İstanbul'un Küçük Ayasofya semtindeki cami. Bizans İmparatoru I. Jüstinyen ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi 1497'de sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiştir.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Rüyası gerçek olunca (Takkeci İbrahim Ağa Camii): Takkeci İbrahim Ağa, rüyasında gördüğü camiyi inşa etti.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Sebilini başka camiye kaptıran mescit: I. Abdülhamit Sebili, I.Abdülhamit Külliyesi'nin bir parçası olarak 1777 yılında, Mehmet Tahir Ağa'nın başmimarlığı sırasında yapılmıştır. 1920'li yıllarda, Bahçekapı'da IV. Vakıf Han'ın önündeki cadde genişletilirken, Abdülhamit Külliyesi'nin yolu tıkayan sebili sökülüp, Gülhane'deki Zeynep Sultan Camii'nin köşesine taşınmıştır.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Padişahın süt annesi için yaptırdığı cami: (Kemerhatun Camii): Kamer Hatun Camii Tarlabaşı'nda yer alan bir camidir. Orijinal olarak 1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından süt annesi Kamer Hatun için inşa ettirilen bu cami 19. yüzyıla gelindiğinde harap bir duruma düşmüştür. Daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Mimar Kemalettin Bey'e yeniden yaptırılmıştır.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Sinan'ın Selimiye Camii'nin stilini denediği cami: (Sokollu Mehmet Paşa Cami): Sokollu Mehmet Paşa Camii İstanbul'da Unkapanı köprüsünün Galata ayağının dibinde, Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar Sinan tarafından 1578'de Sokollu Mehmet Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camii stilinde yapılmış olan caminin altı mahzendir. Denize yakın camiler içinde sağlam temellidir. Giriş kapısı köprü tarafında olup caddeden gelinen bir patikadan dönülerek girilir.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Modernlerin en klasiği: Kınalıada Cami: Kınalıada'da Çarşı caddesinin doğusundadır. 1950'li yıllara dek adada cami olmadığı için, adanın Müslüman sakinleri, zamanın başbakanı Adnan Menderes'ten adaya bir cami yapılmasını isterler. Bunun üzerine Adnan Menderes, 1958'de Karaköy meydanındaki yerinden sökülen Karaköy Mescidinin adaya aynen monte edilmesini ister. Bu gerçekleşmeyince Kınalıada Camii derneğince 1964'te mimarlar Turhan Uyaroğlu ve Başar Acarlıya Kınalıada Camii'ni yaptırırlar.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Kanuni'nin genç yaşta ölen oğlunun anısına yaptırdığı cami (Cihangir Camii): Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın genç yaşta ölen oğulları Şehzade Cihangir'in anısına, Mimar Sinan tarafından küçük, kare planlı ve tek kubbeli bir Cami inşa edilmiş. Sonraki yüzyıllarda geçirdiği depremler ve yangınlar sonucu tahrip olan caminin yerine, bugün gördüğümüz kare planlı ve çift kubbeli cami 1889 yılında Sultan II. Abdülmecit tarafından, dönemin ünlü mimarları olan Balyan ailesine yaptırılmış.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Batakhaneden ibadet yerine (Hidayet Camii): II. Mahmud, Yeniçeriler'in 'batakhane' olarak kullandığı mekanı camiye çevirdi.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

İsmini çiniye kaptıran cami (Mahpeyker Kösem Sultan Cami): Cami, 1640 tarihinde, Sultan I. Ahmet'in eşi, Sultan IV. Murat'ın ve Sultan İbrahim'in annesi Mahpeyker Kösem Sultan tarafından yaptırılmıştır. Camiden başka, bir medrese, bir şadırvan, bir sebil, bir mektep, bir çeşme ve bir de çifte hamam bina edilmiştir. Avlunun etrafını, pencereli, kesme taş harpuştalı bir duvar çevirmiştir. Bu kapının sol tarafında, sekiz mermer sütunlu, bir sivri kubbenin altında, mermer şebekeli güzel bir şadırvan, bunun önünde ve avlu duvarı penceresi içinde ise, sebil bulunmaktadır. Cami halk arasında 'Çinili cami' olarak bilinmektedir.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Kırmızı Minare Camii: Kırmızı Minare Camii ya da Kiremitçi Ahmet Camii, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alan Osmanlı döneminden kalma, tarihî bir ibadethanedir. Hasköy semtinde, Yün-İplik Fabrikası'nın yanında; Rahmi M. Koç Müzesi'nin arkasında bulunur. 1591 yılında, camiye adını veren Kiremitçi Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Cami içindeki mimber ise sarayda görev yapan kapıcıbaşı Esedullah Ağa ve eşi tarafından eklenmiştir. Cami, 1889 yılında, III. Ahmet döneminde kapsamlı bir onarım geçirmiştir. Son onarım çalışması ise, 1994 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmüştür.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Burmalı Mescid Camii: İstanbul'un Vefa semtinde bulunan camiidir. Osmanlı Devleti'nin Mısır kadısı olan Emin Nureddin Osman tarafından cami girişindeki kitabeye göre 1540 yılında yaptırıldı. Minaresinin yivli görüntüsü nedeniyle "Burmalı" olarak anılmaktadır.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Sancaktar Hayrettin Camii ya da Sancaktar Hayrettin Mescidi: Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye çevrilen bir manastırdır. Bugün cami olarak kullanılan bölüm bir manastır kompleksinin yalnızca ayakta kalan küçük bir bölümü olduğu sanılmaktadır. Bu manastırın adının ne olduğu konusunda kesin kabul görmemiş değişik görüşler bulunmaktadır. Yapının Gastrion Manastırı'nın bir parçası olduğu düşünülse de, adı geçen manastırın fazla doğusunda olması nedeniyle bu görüş herkes tarafından kabul görmemektedir. İstanbul'da Komnenos ve Paleologos dönemi Bizans mimari yapıtlarının küçük bir örneğidir.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Sütunları Bizans başlıklı cami (Kürkçübaşı Cami): Şehremini'de Millet caddesi ile Topkapı caddesi kavşağındaki cami Kanuni devrinde 1571'de yapılmıştır. Kargir, ahşap kırma çatılıdır, minaresi sağdadır. Son cemaat yeri 4 sütunludur ve sütun başlıkları korent tipidir.

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

KİLİSEDEN CAMİYE ÇEVRİLENLER: Koca Mustafa Paşa Cami >>

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Fethiye Camii

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Fenari İsa Camii

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Eski İmaret Camii

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Zeyrek Camii

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Atik Mustafa Paşa Camii

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Vefa Kilise Camii

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Gül Camii

Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!

Kuşkonmaz Camii (Üsküdar): Gerçek ismi Şemsi Paşa Camii olan ve Üsküdar sahilde bulunan camiinin ismine dair ilginç rivayetler aktarılıyor.

Söylenenlere göre, camiye Kuşkonmaz denmesinin nedeni Şemsi Paşa'nın kişiliğiyle ilgili.

Fazlasıyla titiz bir kişi olan Şemsi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ile rekabet halindeymiş.

Zaman zaman şakayla karışık atışırlarmış.

Şemsi Paşa bir gün Sokullu'ya, "Sokullu, camiini kuşlar pislemiş" diye takılınca, "Gökyüzüne açık olan her yer kuşların pislemesine müsaittir" cevabını almış.