Ekrem İmamoğlu devlete çökemedi CHP'ye çöktü! Yapıya göz yuman CHP'liler altında ezilir
Yolsuzluk soruşturması kapsamında örgüt lideri olarak geçen ve tutuklanan eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında her geçen gün yeni bir skandal ortaya çıkarken, soruşturma kapsamında itirafçı olan isimler örgütün işleyişini ve İmamoğlu'nun rolünü tek tek anlatmaya devam ediyor. Soruşturma kapsamında bunlar yaşanırken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise onca belge ve itiraflara rağmen İmamoğlu'na iftira atıldığını iddia ediyor. Sabah Gazetesi yazarlarından Mahmut Övür, bugün köşesinde kaleme aldığı yazıda CHP'de olan kirli düzenle ilgili olarak; 'Bu süreç CHP'yi İSKİ skandalından çok daha derinden sarsacak. Bu yük ne İmamoğlu'nun ne foncu gazetecilerin sırtında kalır. En başta Özgür Özel ve bu yapıya göz yuman tüm CHP'liler altında ezilir.' dedi.
İşte Mahmut Övür'ün "Devlete çökemedi, CHP'ye çöktü" başlıklı o yazısı
Ekrem İmamoğlu hakkında gün yüzüne çıkan onca belgeye, ifadeye, itirafa rağmen CHP Genel Başkanı Özgür Özel hâlâ "iftira" diyor. Bunu artık siyasi sadakatin ötesinde, neredeyse metafizik bir inançla yapıyor. Anlamak mümkün. Ama anlamakta gerçekten güçlük çektiğimiz bir başka kesim daha var: Kendine "bağımsız gazeteci" diyen, her gün özgürlük ve hesap verebilirlik üzerine nutuklar atan o çevreler...
Hâlâ "Turpun büyüğü nerede?" diye sormaya devam ediyorlar. Ellerinde çuvallar dolusu dosyalar, parmaklarının ucunda kamu ihaleleri, ama gözleri görmüyor, kulakları duymuyor. FETÖ'den miras kalan o "Ne olursa olsun inkâr et" refleksi, şimdi başka bir surette hortlamış gibi.
Oysa ortada ciddi bir tablo var. Soruşturmalar sürüyor, ifadeler alınıyor, belgeler birikiyor. İmamoğlu'nun Beylikdüzü döneminden başlayan siyasi kariyeri, bir başarı hikâyesinden çok bir skandal romanına benziyor. Sahte diploma iddiasından intiharlara, tehditlere, haraç çarkına kadar adım attığı her yerde bir iz bırakmış. İstanbul'a da bu izlerle geldi. Ve geldiği gibi çöktü... Kelimenin tam anlamıyla çöktü: Şehre, kuruma, ranta...
Şimdi gelelim o meşhur Ali Nuhoğlu hadisesine... 50 milyon dolarlık üç villayı 15 milyona devrediyor. Üç değil, beş kez okunası bir cümle. "Hayırdır?" diye soranlara ise tek cevap var: "Ne var bunda?" Vallahi bir şey yok... Alan razı, veren razı; arada 35 milyon dolarlık buharlaşmanın ise hesabını soran yok. Belgeler ortada, ama ses yok. Gören yok, duyan yok, hele soru soran hiç yok. Çünkü bu ekip, görünmez bir dokunulmazlık zırhına sahip. İhaleler hep aynı adrese.
Yetmiyor: İstanbul'un büyük müteahhitleri -Beyazlar, Keleşler, Gül kardeşler, Emrullah Turanlı gibi isimler- tek tek çıkıp rüşvet verdiklerini ya da rüşvet istendiğini anlatıyorlar. Ne oluyor? CHP Genel Başkanı Özgür Özel hızla devreye giriyor, "Hepsi iftira" diyerek duvar örüyor. Bu kadar savunmayı avukatlar bile yapmıyor. Son halka da kısa süre önce eklendi: İBB yolsuzluk soruşturmasında ifade veren Malazlar Kibrit'in sahibi Ali Şükrü Malaz, tam 140 bin metrekarelik arazisine Ekrem İmamoğlu'nun "kasası" Adem Soytekin'in çöktüğünü söyledi. Yine kulaklar sağır, vicdanlar sessizde.
Sonunda çarkın içinden bir ses çıktı. İmamoğlu'nun A Takımı'ndan, en güvenilir isimlerinden biri olan Ertan Yıldız konuştu. Ve öyle böyle değil... Yılda yalnızca "toprak dökümünden" 150-200 milyon dolar arası rant elde edildiğini, bu paraya İmamoğlu'nun da ortak olduğunu söyledi. Bu açıklamalarla örgütün omurgası çatırdadı. Ama ne yaptılar? Hemen itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Yetmedi, "Kafa karıştırıyor" dediler. Hatta bazıları hâlâ "Ama hizmet de yaptı" deyip duruyor.