Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde oturan ve 3 padişah ile 12 cumhurbaşkanı dönemine tanıklık eden 118 yaşındaki Fatma Bingöl, yıllara meydan okuyor. Selanik'te Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit döneminde 1900'de dünyaya gelen Bingöl, çocuk yaşlarda ailesiyle Karacabey ilçesine göç etti. Daha sonra Mustafakemalpaşa'ya bağlı kırsal Kumkadı Mahallesi'ne gelin olarak giden Bingöl, burada 6 çocuk ve 17 torun sahibi oldu Çocuklarından dördünü kaybeden, eşi de 20 yıl önce vefat eden Bingöl, 80 yaşındaki kızıyla hayatını devam ettiriyor. Mahalleyi ziyarete gelenler, en büyük torunu 61 yaşında olan, 2. Abdülhamit, 5. Mehmed Reşad ve son padişah Mehmed Vahdeddin ile Mustafa Kemal Atatürk'ten Recep Tayyip Erdoğan'a kadarki 12 cumhurbaşkanının dönemlerine tanıklık eden Bingöl'ü görmeden, elini öpmeden gitmiyor. Nerede doğduğu dışında eskiye dair fazla bir şey hatırlayamayan, ikinci asrını yaşayan Bingöl, sorulan soruların birçoğunu yanıtsız bırakıyor. Bingöl ile beraber yaşayan 80 yaşındaki kızı Cemile Baltacı, yaptığı açıklamada, annesine 2 yıldır baktığını anlattı. Kendi eşinin de yıllar önce vefat ettiğini belirten Baltacı, 'Annemin 6 çocuğundan 4'ü öldü. Ben ve 60 yaşında bir kardeşim hayattayız. Bunun dışında 17 torununun tamamı sağ.' dedi. Baltacı, annesinin yaşlılık aylığıyla geçindiklerini anlatarak, 'Günümüz bahçede ve evde oturmakla geçiyor. Annem öğleye kadar uyur. Sonra ben onu çıkarıp gezdiririm. En büyük kızı benim. Annemin kulakları duymuyor. Ben de dizlerimden rahatsızım.' diye konuştu. Mahalle Muhtarı Mustafa Ateş de Fatma Bingöl'ün 20 yıl önce eşini kaybettiğini söyledi. Ateş, muhtarlık olarak kendisine yardımcı olmaya çalıştıklarını vurgulayarak, 'Fatma ninemiz 118 yaşında ve 5 yıl öncesine kadar domates bahçesinde çalışıyordu 113 yaşına kadar tarlalarda çalıştı. Erken evlenmiş, 6 çocuğu olmuş onları anlatıyordu. Şu an marketten ekmeğini bile kendisi alır. Sadece kulakları ağır işitiyor. Bir de geçmişi tam hatırlayamıyor.' ifadesini kullandı. Fatma nineye devletin sahip çıktığını dile getiren Ateş, 'Dünyadaki en yaşlı insanlar arasında yer alıyor. Mahallemize gelen giden misafirlerimiz de merak ediyor. Onları Fatma ninemizle tanıştırıp geçmişe dair ufak tefek bilgiler almaya çalışıyoruz.' dedi. Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var... Tamamen Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Burada 65 yaş yolun yarısı sayılıyor... Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor. 100 yaşında ölenlere genç öldü deniliyor. Hunza Türklerinin çok ilginç bir yanı da burada hiç kanser vakasının yaşanmaması. Bu Türkler kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlar. Bunun nedeni denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijeni olan bir bölgede bulunmaları. Buz gibi temiz su içip kendi ekip biçtiklerini yemeleri. Hunza Türkleri'nin et ve baharatlı yemekleri çok ünlü ve Sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyorlar. HUNZA TÜRKLERİ Hunzalar Çin ve Afganistan sınırında Pakistan Keşmirinin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalayaların batı uzantısı olan Karakurum Sıradağları, Hindukuş dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda, 1.6 km genişliğindeki Hunza Vadisinde yaşıyan bir halk. Hunzalar Çin ve Afganistan sınırında Pakistan Keşmirinin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalayaların batı uzantısı olan Karakurum Sıradağları, Hindukuş dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda, 1.6 km genişliğindeki Hunza Vadisinde yaşıyan bir halk. Aslında komşu oldukları Çin değil, günümüz Çin devletinin sınırları içerisinde Uygurların yaşadığı Doğu Türkistan. Hunzalar kendilerine Hunzakut diyorlar. Konuştukları dil olan Buruşo yüzünden onlara Bruşolar diyenler de var. Hunza Bruşo dilinde 'ok' anlamına geliyor. Hunza Vadisi 7900 kilometre karelik bir alan. Kuzey doğusunda Doğu Türkistan, Kuzey Batısında Pamir Dağları yer alıyor. Etrafında 6000 ile 7788 m. ye kadar yükseklikte muhteşem görünümlü zirveler var. Turistler buralara fotoğraf çekmeye ve uzun yürüyüşler yapmaya geliyor. Hunza Vadisinden Hunza Nehri akıyor. Dağlardaki buzullar nehrin ve insanların su kaynağı. Dil Hunzakutların konuştukları Bruşo (Bruşaski) dilinin komşu toplulukların Hint-Avrupa kökenli dilleriyle herhangi bir bağı yok. Bu dili Kafkas kökenli dillerle bağdaştıranlar var. Şimdilerde Urdu dilini de konuşuyorlar. Tarih Asırlarca yolu, izi olmayan, erişilmesi çok güç bir yerde izole olarak yaşayan Hunzakutlar 'Mir' dedikleri hanedan reislerinin ve ona danışmanlık yapan on iki kişiden oluşan bir İhtiyar Heyeti idaresinde, yani Türk geleneklerine uygun olarak, 900 yıldan fazla bir süre bağımsız yaşamışlar. Eskiden Sincan-Keşmir arasında gidip gelen kervanlara sarp geçitlerde baskın yaparak, mallarını çalarak, gerektiğinde adam öldürerek geçimlerini sağlarlarmış. Ancak komşu halkların sert tepkileri üzerine 1860 da onlara söz vererek bundan vazgeçmek zorunda kalmışlar. Bağımsız yönetim 1870 de İngiliz askerleri gelmesiyle kesintiye uğradı. Hunzalar İngilizler gittikten sonra tekrar bağımsız oldular. Ancak Mirlik 1974 de Pakistan tarafından ilga edildi (ortadan kaldırıldı) ve Hunzakutlar tamamen Pakistan yasalarına tabi oldular. Çin'in Sincan Uygur bölgesindeki Kaşgar şehrini Pakistan'ın Pencap eyaletindeki Hasan Abdal şehrine bağlayan, Gilgit ve Hunza vadisinden geçenKarakurum Karayolunun 1979 da tamamlanması ve 1986 da turizme açılmasıyla Hunza vadisine erişim kolaylaşmıştır. Zor şartlarda yapılan yolun inşaatında ölen işçi sayısı 1010. Günümüzde Hunzakutların vadideki yerleşim yerleri olan Ganiş köyü, Aliabad ve Kerimabad ile Gilgit arasında otobüs ve minibüsler işlemektedir. Gilgit'teki havaalanına iç hat seferleri yapılmaktadır. Tarlalar veraset yoluyla bölündüğü ve vadi artan nüfusu besleyemediğinden genç Hunzakutlar artık gurbette çalışmakta ve ailelerine para göndermekteler.