A HABER GALERİ
Stephen Hawking’in son teorisi yayımlandı: Kainat sonsuz değil ve sandığımızdan daha basit
Ünlü fizikçi Stephen Hawking'in ölmeden önce Thomas Hertog ile birlikte 'big bang'( büyük patlama) hakkında yazdığı son makale yayımlandı. Bilim insanları araştırmalarında, evrenin sonsuz olmadığını, sürekli genişlemediğini ve daha önce düşünülenden çok daha basit bir yapıda olduğunu ortaya koydu.
Ünlü fizikçi Stephen Hawking ve öğrencisi Thomas Hertog'un birlikte kaleme aldığı makale yayımlandı.
Bilim insanları, son araştırmasında kuramsal fizik alanındaki "çoklu evren" kuramına yeni bir perspektifle yaklaşarak, dünyanın içinde bulunduğu evrenin konumuna dair fikirlerini tartışmaya açtı.
Hawking ve Hertog tarafından oluşturulan teoride yer alan evrenin karmaşık bir hologam olduğu düşüncesi reddedilirken, daha önce önerilenin aksine içinde bulunduğumuz evren ya da diğer cep evrenlerin sonsuz fraktal yapılar olmadığı savunuldu.
Hertog ve Hawking'in yeni makalesinde, uzayın farklı fizik kanunlarının geçerli olduğu 'cep evrenleriyle dolu olduğu' teorisi yerine, bu alternatif evrenlerin birbirinden çok da farklı olmayabileceğini ortaya koyuldu.
Hawking çalışmada, evrenin "makul derecede düzgün ve küresel olarak sınırlı" olduğunu ifade ederek, big bang ve onunla ilinti teorilerin kozmolojik tarihte test edilmesine olanak tanıyacak yeni sınırlar belirleyeceğini açıkladı.
Diğer taraftan, farklı bilim insanları Hawking ve Hertog tarafından önerilen yeni modelin, Hawking'in önceki teorilerine meydan okuduğunu ve Albert Einstein'ın evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce oluştuğunu anlattığı ama nasıl oluştuğuna dair verilerin eksik olduğu araştırmayı nihayet geliştirbileceğini bildirdi.
Buna göre, yeni yayımlanan makaledeki teori, Hawking ile ABD'li fizikçi James Hartle'ın 1980li yıllarda yayımlanan makalesini, sicim kuramında kullanılan daha güçlü, modern matematik teknikleriyle güncellenmiş olarak sunuyor.
"EVREN SÜREKLİ GENİŞLEMİYOR"
Bu yılın başında, 14 Mart, tarihinde 76 yaşındayken hayatını kaybeden Hawking, ölümünden birkaç ay önce verdiği bir röportajda konula ilgili yaptığı açıklamada şunları söylemişti:
"Genel olarak kabul gören evrenin sürekli olarak genişlediği teorisi, şişirilmiş bir okyanusla ayrılmış farklı cep evrenlerinden oluşan bir mozaiğe sahip sonsuz bir fraktal gibidir. Fizik ve kimya ile ilgili yerel yasalar, tek bir evrenden diğerine, çoklu bir evren oluşturacak şekilde farklı olabilir. Ancak ben hiçbir zaman çoklu evren fanatiği olmadım, çünkü eğer çoklu evrende, farklı evrenlerin ölçekleri büyük ya da sonsuz ise, teori test edilemez."
Profesör Hertog ise, çoklu evren teorisinin test edilememesinden dolayı, kendi evrenimiz hakkında hiçbir zaman yeterli bilgiye sahip olamayacağımızı savundu.
Hertog, "Eski teoriye göre çok çeşitli evrenler vardı, bazıları boş, bazıları cisimlerle dolu, bazıları çok hızlı genişleyen bazıları kısa ömürlü. Çok büyük farklar vardı" diyerek ve yeni teori ile çoklu evreni 'hepsi birbirine benzeyen ve idaresi daha kolay evren takımına' indirgediğini açıkladı.
Hertog, Hawking ile birlikte önerdikleri yeni modelin evreni daha küçük ve düzgün bir şekilde ele aldığını açıkladı. Hawking ise "Evrenimizin en büyük ölçeklerde makul derecede düzgün ve küresel olarak sonlu olduğunu tahmin ediyoruz. Yani evrenin fraktal bir yapısı yok" ifadelerini kullandı.
HAWKİNG ÖLMEDEN ÖNCE İNSANOĞLUNU SON TEORİSİ İLE UYARMIŞTI
Uzun yıllar boyunca ALS hastalığıyla mücadele eden ünlü İngiliz bilim insanı Stephen Hawking, 76 yaşında hayatını kaybetmişti. Son dönemde insaoğlunun geleceği için pek çok uyarıda bulanan bilim insanının uyarı niteliğinde teorisi ortaya çıktı.
Özellikle Quantum fiziği ve kara delikler üzerine çalışmalarıyla bilinen bilim insanı Stephen Hawking'in hayatını kaybetmenden 2 hafta önce yazdığı son makaleyi İngiliz medyası sayfalarına taşıdı.
Ölüm döşeğinde yazdığı bilimsel çalışmada Hawking'in diğer gezegenlerde hayatın nasıl keşfedebileceği konusu üzerinde durduğu öğrenildi.
Hawking'in Thomas Hertog ile ortak yazdığı 'A Smooth Exit from Eternal Inflation' başlıklı araştırmada, uzay gemisi kullanılarak diğer gezegenlerdeki hayatların keşfedilebileceği fikri yer alıyor.
Hawkin St Albans okulundan mezun olduktan sonra babası gibi Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babası tıp ile ilgilenmesini istiyordu ancak Hawking'in matematiğe ilgi duyuyordu. Okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik öğrenimi görmeye başladı.
Stephen Hawking 1960'ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalığına yakalandı. Bu hastalık Hawking'in hayatını geri dönüşü olmayacak bir şekilde değiştirdi.
Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti.
İlerleyen yıllarda doktorlar ona sadece birkaç yıl daha yaşayabileceğini söyledi. Ancak doktorların çizdiği o karamsar tabloya rağmen Hawking hayata tutundu, 50 yıl daha yaşadı ve bu yıllara sayısız başarı sığdırdı.
Hawking 1979'da Cambrige Üniversitesi'nde Isaac Newton için kurulan Lucas kürsüsünün başına gelerek, "profesör" unvanını aldı. Kitapları, 40 dile çevrildi; evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi'ndeki uygulamalı matematik ve teorik fizik laboratuvarını geliştirecek kadar çok sattı.
Hawking, bilimsel uğraşlarında ve günlük yaşantısında çevresinden ve Stephen Hawking kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim insanları arasında dünyada en çok tanınan isimdi.
Stephen Hawking'in 50 yıl önce yazdığı, doktora tezinin tamamını geçtiğimiz aylarda internet üzerinden yayınlanmış, doktora tezinin üniversitenin internet sitesine konulması üzerine Cambridge Üniversitesi'nin sitesi yoğun trafiği kaldıramadı ve çöktü.
Einstein ile kıyaslanabilecek bir zekaya sahip olan Hawking, 2010 yılında bir konuşmasında öğrencilik yıllarını anlatırken öğretmenlerinin kendisinin el yazısında ve ödevlerinin düzensizliğinden şikayet ettiğini anlatmıştı. İngiliz fizikçi kendisini "ortalamayı geçemeyen bir öğrenci" olarak tanımlamıştı.