A HABER GALERİ
Olası İstanbul depreminde HANGİ İLÇELER RİSKLİ? Uzman isim harita üzerinde tek tek gösterdi: Bu zemini Türkiye’nin hiçbir yerinde bulamazsınız
Son dakika DEPREM haberi... İstanbul'da zemin sıvılaşması var mı? İstanbul'un deprem risk haritası ne anlatıyor? İstanbul'un riskli ve sağlam ilçeleri hangileri? İstanbul'da 1,5 milyon konut hangi bölgelere taşınacak? Deprem nedir? Nasıl meydana gelir? Jeoloji Mühendisi Dr. İshak Yılmaz, A Haber canlı yayınında konu ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. İstanbul'da riskli ve sağlam bölgeleri harita üzerinde tek tek gösterdi.
İSTANBUL'DA 1,5 MİLYON RİSKLİ BİNA TAŞINACAK
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul'da riskli olduğu tespit edilen 1 milyon 500 bin konutun taşınacağını açıkladı. Konutlar, şehrin iki yakasında belirlenen rezerv alanlarına taşınacak.
Neden deprem fırtınası yaşıyoruz? İstanbul'un jeoloji haritası ne anlatıyor? Olası istanbul depreminde hangi ilçeler riskli? İstanbul'un jeoloji haritası ne anlatıyor? İstanbul'un riskli ve sağlam ilçeleri hangileri? Jeoloji Mühendisi Dr. İshak Yılmaz, A Haber canlı yayınında konu ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
İşte o açıklamalardan satır başları;
"HARİTADA YER KALMAZ"
Aslında bunlar çok genelleştirilmiş çalışmalar. Türkiye'nin ana tektonik hatlarını gösteriyor ki bunların tamamı aktif hatlar. Yani deprem üretme potansiyeli olan hatlar. Eğer biz fayların tamamını koyacak olsak haritada yer kalmaz. Çizgilerden belki binlerce on binlerce fay hattı atmamız lazım. Ama bunlar genel anlamdaki hatlarımız.
En son 6 Şubat'ta gerçekleşen iki büyük depremin olduğu kesim burası. Beklediğimiz ve sürekli son 2 yıldır ağırlıkta olmak üzere 2020 Ocak ayından itibaren Elazığ'daki Sivrice depremine de gitmiştim ben orada da yüzey araştırmaları yapmıştık.
O da aslında büyük bir depremdi. Ancak geçtiği güzergaha baktığımız zaman yüz milyonlarca yıllık kayaçların sıkı taşlaşmış alanları kat eden bir deprem olduğu için hasarın beklenenden çok daha az olduğunu görüyoruz.
"HEPSİ AYNI ANDA ÇALIŞTI"
Yıllar öncesine dayanan silsile içerisinde aslında hatlarımız belli. Hiçbir deprem bizi şaşırtmıyor. Ancak zamanı noktasında diyoruz ki bu belki 10 yıl sonra olacaktı belki 30 yıl sonra olacaktı ya da burada enteresan olan bir şey var 3-4 tane farklı segmentimiz var. Amanos, Erkenek, Gölbaşı, Pazarcık bu fayların hepsi aynı anda çalıştı.
"İSTANBUL DEPREMİ" İFADESİ YANLIŞ
Bizim açımızdan aslında belki de İstanbul'da olacak bir deprem etkisini tartışırken, 'İstanbul depremi' diye bir ifade zaten yanlış bir ifade. İstanbul'un içerisinde bugüne kadar tespit edebildiğimiz aktif bir kırık hattı yok fay hattı yok. Marmara içerisinde hat.
Marmara Denizi içerisinde büyük çukurluk alanlarımız var. Özellikle Avrupa yakasında 20 km'ye kadar uzanan kesimde sığ olarak deniz içerisinde ilerlersiniz sonra deniz bir anda derinleşmeye başlar.
Bize soruyorlar diyorlar ki fayları nasıl tespit ediyorsunuz? Bizim için bunun yüzlerce verisi var. Bunu uydulardan tespit edebildiğimiz gibi arazide aldığımız kayaç örneklerinde ya da hatta mikroskopta ya da bir toplu iğne başı büyüklüğündeki nesne içerisinde bu oda büyüklüğüne getirerek oradaki deformasyonu ölçebiliyoruz.
DEPREM NEDİR? NASIL OLUŞUR?
Topografya bizim için önemli. O bölgedeki yüzey şekli. Yüzey şekilleri aslında tektonizmayla yani faylarla şekillenir ağırlıklı olarak. En büyük güç budur. İç dinamik diye tabir ettiğimiz yerin içerisinden kaynaklanan bir güçtür bu. Yerin içerisinde stres birikir o zamanla o kabuk dediğimiz şeyi kırar bölgeyi yükseltir alçaltır ya da sağa sola doğru hareket ettirir. İşte bu depremdir aslında.
BİR STRES HAVUZU
Dolayısıyla sizin bir stres havuzunuz var. O stres havuzu dediğimiz şey kırılan yüzeydir. Yüzeyiniz ne kadar geniş olursa o kadar fazla stres biriktirmek zorundasınız onu kırabilmek için. Bir kova düşünün kovaya siz bir bardak su doldurduğunuz zaman taşmaz o kova ölçüsünde doldurmanız lazım. Bunun için de o bağlı olduğu musluk, musluğumuz Kuzey Anadolu Fayı öbürü Doğu Anadolu Fayı, bir tanesi 2,5 cm yılda kayma parametresine sahip diğeri 1 cm'lik.
2,5 cm olan daha hızlı hareket ediyor. Dolayısıyla fayların kırılma zamanına baktığımız zaman daha kısa sürelerle ritmik olarak kırmaya başlıyor. Örneğin Tuz Gölü Fayını düşünelim. Orada neredeyse milimetre mertebesinde yıllık kayma hareketi. Dolayısıyla oradaki beklenen fay 8 bin ila 10 bin yılda bir kere tekrarlanma periyodu olarak.
Burada çok daha hızlı. Çok basit bir matematik. Tabii her zaman matematik çalışmaz ama diyelim ki 2,5 cm yüz yılda 2,5 metre yapar o da size 7'ye yakın büyüklükte bir deprem üretmiş olur. Eğer bunu 500 yıl biriktirirseniz 7,5 metrelik atıma karşılık gelir o zaman 7'nin üzerinde 7,5 – 7,6 belki de bir depreme aynen Hatay'da olduğu gibi bir depreme karşılık gelir.
Buradaki periyotlara baktığımız zaman iki tane parametremiz var. Bir geçmişte olan depremler. İkincisi ise aletsel kayıt. Saat saniye bazında veren tabii ki enerjinin de boyutunu veren bir ölçümüz var. Yani 7,1 – 7,2 - 7,3… 7 ile 8 arasında deniyor ki bir sürü 6 büyüklüğünde deprem oluyor aslında rahatlıyor mu bu bölge, sizin diyelim ki 6,5 büyüklüğündeki bir depremi 7,5 büyüklüğündeki bir depremle karşılayabilmeniz için 30 tane 5,5'tan 900 adet deprem yapmanız lazım ki diyelim ki o enerjiyi karşılayabilsin.
Dolayısıyla burada aletsel anlamda yaklaşık 1900'lü yılların 1800'lü yılların sonu itibariyle başlıyor. Aletsel kayıtlarımız var 100 yılı aşkın süredir. Onun öncesinde tarihsel kayıtlara bakıyoruz ama her zaman bize doğruyu yönlendiremiyor.
"EVLERİN KAĞIT GİBİ YIRTILDIĞINI GÖDÜK"
Mesela ben şimdi okuyorum İstanbul içerisinde zemin sıvılaşmalarından bahsediyor ya da 300 tane yeniçerinin bir toprak yarıldı içine yeniçeriler düştü ve sonra tekrar toprak kapandı şimdi böyle bir olay yok. Ben en azından görmedim yaşadığım 30 yıllık tecrübe içerisinde hemen hemen bütün depremlerde birinci gün olmasa bile ikinci veya üçüncü gün deprem bölgelerinde birebir çalışmalara katılmış bir insanım.
Fay hattını da burada olduğu gibi yüzlerce kilometre anbean takip ettik. Kırıkların nasıl geliştiğini nasıl sıçrama yaptığını nasıl atım yaptığını kırık hattındaki yer alan evlerin maalesef kağıt gibi nasıl yırtıldığını gördük.
"ARTIK O NOKTAYA GELDİK"
Bir kere taşınma işlemi çok uzun süreçler. Bu hiç kolay bir şey değil. Ama bizim artık buna çizgi çekmemiz gerekiyor. Artık o noktaya geldik. Çünkü gördük yani 173 bin tane binadan bahsediyoruz yıkıldı ve kalanların dane kadar oturulabilir olduğu noktasında artık şüphe var.
Bizim şunu tartışmamamız lazım. Fay hattından 500 metre mi olsun 600 metre mi 1 kilometre mi? Olabildiğince uzak olsun. Çünkü fay hattı dediğimiz şey Türkiye'nin belki yüzde 1'lik bir kısmını hattı eğer alansal olarak dağılım yaparsak bizim yüzde 99'umuz var neden daha uzağa yapmıyoruz? Oraları da rekreasyon alanları olarak kullanmıyoruz? Oraların çoğu termal alanlardır aynı zamanda.
"ŞU ZEMİNİ TÜRKİYE'NİN HİÇBİR YERİNDE BULAMAZSINIZ"
Dolayısıyla sağlam zeminlerimiz de var. İstanbul için söyleyeyim. İstanbul'un zemini Türkiye'nin en sağlam zeminlerinden bir tanesi. Bunu ifade etmek lazım bundan çekinmemek lazım. Evet İstanbul'da depreme hazırlıklı olacağız ama bakın şu zemini Türkiye'nin hiçbir yerinde bulamazsınız.
Geneline baktığımız zaman koyu renkle gösterilen sarı dışındaki bütün renkler sarı ve gri dışındaki bütün renkler minimum 30-40 milyon yıl yaşında.
Dolayısıyla yeterince derine gömülmüş içerisindeki gözenekler azalmış içerisindeki suyu kaybetmiş taşlaşmış pekişmiş gözenekleri kaybettiği gibi o gözeneklere de kimyasal olarak çimento dediğimiz malzeme yerleşmiş ve aynen bizim doğal kullandığımız çimentoyu yani yapay olarak hazırladığımızı doğa kendisi yapmış zaten.