A HABER GALERİ
Kaşıkçı cinayetinde adım adım inkârdan itirafa giden yol...
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesinden bu yana Riyad yönetiminden gelen açıklamalar 'inkârdan itirafa' uzanan bir çizgi izledi. İşte o planlı cinayet ile ilgili, tüm yaşananlar...
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesinden bu yana Riyad yönetiminden gelen açıklamalar "inkârdan itirafa" uzanan bir çizgi izledi. İşte o planlı cinayet ile ilgili, tüm yaşananlar...
İlk başlarda Kaşıkçı'nın konsolosluk binasından sağ olarak çıktığını iddia eden Riyad yönetimi, olayla ilgili "hiçbir sorumlulukları olmadığını" savundu
Uluslararası toplumun baskısı neticesinde köşeye sıkışan Suudi Arabistan, olaydan yaklaşık 1,5 ay sonra Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürülerek parçalara ayrıldığını itiraf etti
Suudi Arabistan'ı itirafa zorlayan en önemli sebeplerden biri Türkiye'nin ortaya koyduğu deliller oldu
Bununla birlikte Suudi Başsavcı'nın Kaşıkçı cinayetiyle ilgili ismini açıklamadığı 5 kişiye idam cezası istediğinin duyurulması ise asıl sorumluları korumaya yönelik bir hamle olarak değerlendirildi
Uluslararası toplum şimdi cinayet emrinin gerçekte kim tarafından verildiğinin ortaya çıkarılmasını ve azmettirenler dâhil tüm sorumluların cezalandırılmasını bekliyor.
Washington Post yazarı Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki başkonsolosluğunda vahşice öldürülmesi, ilk günden itibaren dünya gündeminin merkezindeki yerini korudu.
Gözlerin çevrildiği Suudi Arabistan yönetimi ise olayın başından beri çok sayıda çelişkili beyana imza attı. Türkiye'nin sunduğu deliller ve bu deliller ışığında uluslararası toplumun baskısıyla, Riyad yönetimi açıklamalarını geri almak ve her seferinde düzeltmek zorunda kaldı.
Riyad yönetimi ilk başta Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığı tezini ısrarla savunurken peş peşe ortaya çıkan deliller karşısında, olaydan iki hafta sonra Kaşıkçı'nın emir komuta dışında "konsoloslukta çıkan arbede sırasında öldüğünü" itiraf etmek durumuna geldi.
Akıllardaki soru işaretlerini gideremeyen Suudi Arabistan'ın beyanları, olaydan 1,5 ay sonra, "Kaşıkçı'nın getirilmesi için ekip kuruldu, zehir enjekte edilerek öldürüldü, ceset parçalara ayrılarak konsolosluktan çıkarıldı" noktasına ulaştı.
Suudi Arabistan'ın olayın başından beri çelişkilerle dolu, tatmin etmeyen ve değiştirmek zorunda kaldığı açıklamaları nedeniyle "Kaşıkçı cinayetinde emri tam olarak kim verdi? Ceset nerede?" gibi sorular hala sırrını koruyor.
Suudi Arabistan'da babasının tahta geçmesinin ardından yönetim basamaklarını hızla tırmanan ve olaya ilişkin basına konuşan en üst düzey isim Veliaht Prens Muhammed bin Selman, olaydan henüz 3 gün sonraki röportajında, "Kaşıkçı'nın konsolosluktan içeri girdikten birkaç dakika, belki de birkaç saat sonra çıktığını ancak emin olmadığını" söyledi.
Veliaht Prens'in kardeşi ve Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisi Halid bin Selman da Washington Post'a yaptığı açıklamada, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda alıkonulduğu veya öldürüldüğüne ilişkin iddiaları kesin bir dille reddetti.
Ayrıca, Kaşıkçı'nın konsolosluk binasından ayrıldığı konusunda ısrar eden ancak güvenlik kameralarının bozuk olduğunu savunan Suudi Başkonsolosu da gazetecileri binaya çağırarak Kaşıkçı'nın orada olmadığını ispatlamaya çalıştı.
Türk emniyet yetkilileri, başkonsolosluk binasında Kaşıkçı ile aynı saatlerde 15 Suudi Arabistan vatandaşının da bulunduğunu ortaya çıkardı.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünü her fırsatta reddeden Suudi yetkililer, Türk makamlarıyla olayın aydınlatılması için iş birliğine açık oldukları mesajı vermelerine rağmen, soruşturmanın ilerlemesinde ayak sürüdü.
Riyad yönetimi, "saklayacak bir şeyimiz yok" derken, Türkiye ve Suudi Arabistan ortak yetkililerinden oluşan inceleme ekibi cinayetten ancak 2 hafta sonra konsolosluğa girebildi.
İnceleme ekipleri konsolosluğa girerken, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el-Uteybi ise aynı saatlerde diplomatik koruma altında Türkiye'den ayrıldı.
Aynı gün ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Riyad'da Kral Selman'ın konuğu olarak bulunuyordu. Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'ya göre, Kaşıkçı konusu bu görüşmede gündeme gelmedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı ise Pompeo-Kral görüşmesinde Kaşıkçı olayının görüşüldüğü bilgisini paylaştı.
Dünyadaki olayları sosyal medya hesabı üzerinden değerlendiren ABD Başkanı Donald Trump ise, "Az önce Suudi Arabistan Veliahtı ile konuştum. Türkiye'deki konsolosluk binasında olup bitenle ilgili hiçbir bilgisi olmadığını söyledi. Bin Selman, telefon görüşmesi sırasında Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile birlikteydi." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan yönetimi, Kaşıkçı'nın kayıplara karışmasından 18 gün sonra, Kral'ın iki oğlu dâhil olmak üzere yönetimin en üst düzeyinden gelen açıklamaların aksine, Türkiye'nin yürüttüğü soruşturmanın gün yüzüne çıkardığı delillerin baskısı sonucunda, Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul Başkonsolosluğu'nda cinayete kurban gittiğini açıklamak zorunda kaldı.
Riyad, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın planlı bir cinayet ile değil İstanbul'daki Suudi ArabistanBaşkonsolosluğu'nda yaşanan "arbede" sonucunda öldüğünü itiraf etti, ancak cesedinin akıbetine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı.
Suudi Arabistan yönetimi, olayla ilişkili 18 Suudi vatandaşının gözaltına alındığını duyurdu.
Bunun yanı sıra Suudi Arabistan'da yerel saatle gece yarısı yayımlanan kraliyet kararnameleri sonucunda, Veliaht Prens Bin Selman'ın yakın çevresinden Suudi Arabistan İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri ve Prens'in danışmanlarından Suud el-Kahtani'nin de yer aldığı üst düzey 5 isim görevden alındı.
Aynı kraliyet kararnameleriyle, böylesi bir olayın bir daha tekrar etmemesi için bir "istihbarat üst komisyonu" kurulduğu, başına da Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın getirildiği bildirildi.