A HABER GALERİ
Bartın’da maden ocağında patlamada şehit oldular! Ailelerinin sözleri yürek yaktı
Bartın'ın Amasra ilçesindeki maden ocağında yaşanan grizu faciasında yaşamını yitiren maden şehitlerinin aileleri yürek yaktı. 32 yaşındaki Soner Ak ile yaralanan 43 yaşındaki İzzet Ak kardeşlerin annesi Fadime Ak, oğullarından ayrı vardiyalara gitmelerini istediğini belirterek, 'İzzet'e, oğlum ikiniz aynı anda vardiyaya gidiyorsunuz. Ayrı ayrı gitseniz dedim. Bana, 'Ecel bizi nerede olsa bulur' dedi. Aynı patlamada şehit olan 24 yaşındaki Ferhat Poyraz'ın babası ise 3 yıl önce Zonguldak'ta işe başladığını, tayin isteyerek memleketi Amasra'ya döndüğünü belirterek, 'Burada 15- 16 ay çalıştı. Grizu patlamasında hayatını kaybetti. Memleketi burası diye burada çalışmak istedi' dedi.
Bartın'ın Amasra ilçesinde 14 Ekim günü meydana gelen maden ocağındaki feci patlamada Soner Ak hayatını kaybederken, yaralanan ağabeyi İzzet Ak'ın tedavisi ise İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde devam ediyor. İncivez köyünde defnedilen evli ve 3 çocuk babası Soner Ak'ın evine Türk bayrağı asıldı. Evin önünde kurulan çadırda taziyeleri kabul eden 30 yıl önce aynı maden ocağından emekli olan baba Hüseyin Ak ve eşi Fadime Ak, oğulları Soner'in acısını yaşarken, hastanede tedavi gören büyük oğulları İzzet'in sağlığına kavuşmasını bekliyor.
"ECEL BİZİ NEREDE OLSA BULUR"
Fadime Ak, oğullarından aynı vardiyada çalışmamalarını istediğini belirterek, şunları kaydetti:
"İzzet'e, oğlum ikiniz aynı anda vardiyaya gidiyorsunuz. Ayrı ayrı gitseniz dedim. Bana, 'Ecel bizi nerede olsa bulur' dedi. Geçen gün de İzzet bana, 'Bugün işe gitmeyeceğim anne, yevmiye mi verirsin anne' dedi, tamam oğlum dedim. O da bana, 'Anne yevmiye mi versen de giderim, vermesen de giderim, ecel bizi nerede olsa bulur' dedi. Hatta bana 1 hafta önce, 'Anne ocaktan doğal gaz kokusu gibi bir koku geliyor, ne olur ne olmaz' demişti. Cuma günü Soner ve İzzet ikisi aynı işe gittiler. İzzet'in hastanedeki durumu iyi diyorlar ama inşallah iyiye gider. Yapacak bir şey yok."
"HEP EVDEN ÇIKARKEN HELALLEŞİYORDUK"
Köydeki 2 katlı evde ağabeyi İzzet Ak ile altlı üstlü oturan Soner Ak'ın 10 yıl önce evlendiği 28 yaşındaki Özge Ak, eşinin hakkını sonuna kadar savunmak istediğini söyledi.
Çocukları 8 yaşındaki Önder Hüseyin, 6 yaşındaki Cemal Can ve 1,5 yaşındaki Burcu Nur ile yalnız kalan Özge Ak, "İhmal var bunda, 41 can gitti. 3 tane çocuğumu yetim bıraktılar. Adalet yerini bulsun istiyorum. Kimsenin kanı yerde kalmasın. O gün Soner Cuma namazına gitmişti, sonra eve geldi. Hakkını helal et dedi. Zaten biz hep evden çıkarken, helalleşiyorduk. Gidiş o gidiş. 1 hafta önce bana iş yerinde gaz kokusu var demişti. Sonra bir ekip falan gelmiş sanırım, normalde 1 ay 2 ay kapanacak dediler, ama kapanmadı" diye konuştu.
Soner Ak'ın cenazesi, çeşme yaptırdığı mezarlıkta toprağa verildi.
YARIM KALAN HAYALİNİ EŞİ GERÇEKLEŞTİRECEK
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağındaki patlamada hayatını kaybeden ve çeşme yaptırdığı köy mezarlığına defnedilen Soner Ak'ın yaptırmak istediği diğer çeşmeyi eşi tamamlayacak.
İnciğez köy mezarlığına yaptırmak istediği üç çeşmeden ikisini inşa ettiren Soner Ak'ın yarım kalan hayalini eşi Özge Ak tamamlamak istiyor.
"HER ZAMAN HELALLİK İSTEYEREK MADENE GİDERDİ"
Soner Ak'ın 10 yıllık eşi Özge Ak, eşinin madene her gittiğinde çocuklarını öptüğünü ve kendisinden "helallik" istediğini söyledi.
Eşinin hayırsever biri olduğunu belirten Ak, "TTK'ye girdiğinden beri çeşme yaptırmak istiyordu. Caminin faturasını ödedi, sonra çeşme yaptırdı. Çok hayrı oldu. Çeşme daha bitmeden, 'Ölürsem, beni çeşmenin olduğu yere gömün' demişti. Bir çeşme daha kaldı, onu da ben yaptıracağım. Köy mezarlığının çeşmesi yoktu." dedi.
"ARABASINI DEĞİŞTİRMEK İSTİYORDU"
Ak'ın dayısı Hasan Yamaner de cuma namazını beraber kıldıkları yeğeninin daha sonra maden ocağına çalışmaya gittiğini anlattı.
Yeğeninin kendisine arabasını değiştirmek istediğini söylediğini aktaran Yamaner, "Bana taksitle araba alalım, dedi. Cumartesi günü araba değiştirecektik, gitmek kısmet olmadı." diye konuştu.
Yamaner, yeğeninin çok hayırsever bir insan olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Mezarlıktaki çeşmeleri o yaptırdı. Daha önce mezarlıklara dökülecek suyu, çeşme olmadığı için evlerden taşıyorlardı. 'Buraya çeşme yaptıracağım' dedi. Onun mezarına suyu yaptırdığı çeşmeden götürüyoruz."
Yaralı kurtulan yeğeninin İstanbul'da tedavisinin devam ettiğine değinen Yamaner, "İkisi aynı anda çalışırlardı. Aynı vardiyadalardı. Durumu ağır, yoğun bakımda. İki katlı evleri vardı, kardeşiyle altlı üstlü oturuyordu. Madencilik bizim kaderimiz. Bizim geçimimiz madenden. Kardeşler birbirine çok bağlıydı, işe beraber gidiyorlardı." şeklinde konuştu.
Oğlunun mezarı başında gözyaşı döken anne Fadime Ak da "Başkasının canı yanmasın, Allah kimseye böyle acı göstermesin. Benim canım yandı, çocuğumun biri İstanbul'da hastanede, Allah yardım etsin." dedi.
Baba Hüseyin Ak da kendisinin de aynı maden ocağından emekli olduğunu dile getirerek, "Oğullarımın ikisi de orada çalışıyordu, birisi 10 yıl oldu, vefat eden oğlum ise 3 yıl oldu. Ne yapalım? Kaderimiz böyleymiş." ifadesini kullandı.
TAYİN İSTEYİP DÖNDÜĞÜ MEMLEKETİNDE, MADENDEKİ PATLAMADA ÖLDÜ
Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü'ne ait maden ocağında 14 Ekim'de meydana gelen grizu patlamasında 41 madenci yaşamını yitirdi. Aynı işletmeden 5 yıl önce emekli olan Mehmet Poyraz da 24 yaşındaki oğlu Ferhat Poyraz'ın ölümünün acısını yaşadı.
Mehmet Poyraz, 6 çocuğunun en küçüğü ve tek oğlu olan Ferhat'ın 2019 yılında Zonguldak'ta maden ocağında işe başladığını belirterek, "Kendisi madenci olmak istedi. 'Baba ben TTK'ye gireceğim, alım varmış yazılacağım' dedi. Ben de 'oğlum yazıl' dedim. Genel müdürlük internette bunu elemiş. Dosyasında askerliğiyle ilgili sıkıntı varmış. Sonra mahkeme süreci oldu. 5 ay sonra falan mahkemeyi kazanıp Gelik'te iş başı yaptı" dedi.
Oğlunun 16 ay gündüz çalıştıktan sonra vardiyasının değiştiğini belirten Mehmet Poyraz, "6 Ekim'de sendika seçimleri oldu. O güne kadar 15- 16 ay hep gündüze gitti. 15- 16 ay gündüze giden Ferhat, aynı gün sendika seçimlerinde muhalifleri kazandığı için tertibi değiştirildi. O da 16.00 vardiyasına verildi. 8- 9 gün çalıştı, cuma günü vardiyasında patlama oldu, hayatını kaybetti" ifadelerini kullandı.
SON GÖRÜNTÜLERİ OLACAĞINI BİLMEDEN…
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağındaki patlamada 26 yaşında hayatını kaybeden Rasim Bulut'un, o gün vardiyaya gitmeden önce 1 yaşındaki oğlu Aras Asım ile çektiği video eşi ve ailesinin yüreğini burktu.
Maden ocağında yaklaşık 3 yıldır çalışan Rasim Bulut, 2 yıl önce Mehtap Bulut ile hayatını birleştirdi. Çift, 1 yıl önce Aras Asım ismini verdikleri çocuklarını kucaklarına aldı.
Rasim Bulut'un eşi Mehtap Bulut, patlamanın meydana geldiği günün sabahı ailecek kahvaltı yaptıklarını, işi olduğu için babasından Aras'a bakmasını istediğini söyledi.
Kendisinin dışarıda işlerini hallederken eşinin oğluyla vakit geçirdiğini, eve geldiğinde ise eşinin kendilerine sarılarak evden ayrıldığını ve işe gittiğini anlatan Bulut, şöyle konuştu:
"Eşim araba almak istiyordu. Çok istediği bir araba vardı onun için kredi başvurusu filan yapacaktı. Çıktı, çok istediği bir araba vardı ama satan kişi başkasına sattığını söylemiş çok canı sıkılmış. Beni aradı 'Arabayı başkası görmeye gelmiş sanırım satılacak.' dedi. Ben de ona 'Boş ver nasip değilmiş demek ki.' dedim. Beni aradı, 'Hatun bak arabayı satmamışlar' dedi. Ben de 'Demek ki senin nasibinmiş' dedim. Sonra işe gitti, patlama olduğunu öğrendim."
"ÖLECEĞİ AKLIMIN UCUNDAN BİLE GEÇMEMİŞTİ"
Eşinin çalıştığı ocakta patlama olduğunu madendeki diğer bir çalışan tarafından arandığında öğrendiğini aktaran Bulut, şöyle devam etti:
"Bana ilk söylendiğinde inanmadım. Daha sonra kayınbabam ve kendi babamı aradım 'Biz oraya gidiyoruz sen merak etme.' dediler. İlerleyen süreçte ise 'Rasim çıktı, saçının telinde bile zarar yok.' dediler. Ölmeyeceğini biliyordum, hiç aklımın ucundan bile geçmiyordu. Böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. Aras'ı uyutmuştum, uykuya dalmadan önce sürekli 'babiş, babiş, babiş' diye sayıklıyordu. Normalde 'baba' diyen çocuk o akşam yanında yatarken 'babiş, babiş, babiş' diye sayıklıyordu. Gece oğlum uyandı ben de onun yanına karını doyurmaya gittim, yanına yattım ama ben de çok kısa uyuyakalmışım. Uyandığımda evdeki herkes ağlıyordu. Oğlum diye feryat ediyorlardı ama ben inanmadım. 'O beni oğlum Aras ile baş başa yalnız bırakmaz.' dedim ama bırakmış. Sonra ocakta olan babamı aradım 'Gel beni al o beni görünce kalkar, uyanır.' dedim. Oraya gittim gördüm ama ölmüştü."
"OĞLUNA DOYAMADI ÇOK SEVİYORDU"
Eşinin oğlunu çok sevdiğini vurgulayan Bulut, "2 yıllık evliyiz ve 1 yaşında oğlumuz var. Oğluna doyamadı, çok seviyordu. Doyamadı oğluna. Hep video çekiyordu. O gün de ben dışarıdayken video çekmişler. Telefonunda duruyor. Kıyafetlerini, telefonunu teslim ettiler, orada gördüm. Ben de ilk defa gördüm. İşe gitmeden çekmişler." dedi.
Baba Asım Bulut ise oğlunun patlamanın olduğu gece haberini aldıklarında hemen ocağa gittiklerini anlatarak, "İlk etapta haber alamadık ama zaman geçtikçe durumun ciddiyetini anladık. Oğlumu hastanede teşhis edemedim, dünürüme ettirdim. Ben burada adalet istiyorum, çocuğumu bana geri veremezler ama burada 41 can gitti. Türk adaletine güveniyorum, Adalet Bakanıma, cumhuriyet savcılarıma güveniyorum. Failler bir an önce cezalarını görsünler, benim çocuğum belki geri gelmeyebilir ama failler cezasını alsın. Ben bunu istiyorum." diye konuştu.