A HABER GALERİ
Enflasyon Merkez Bankası'nın elini rahatlattı! Faiz indirimi döngüsü başlıyor mu? Ekonomistlerden flaş tahmin
TÜİK'in haziran ayı enflasyonunu açıklamasıyla birlikte yıllık enflasyon yüzde 35,05'e gerilerken, gözler de Merkez Bankası'nın 24 Temmuz'da yapacağı Para Politikası Kurulu toplantısına çevrildi. Toplantı ile birlikte temmuz ayı faiz kararı da açıklanacak. Ekonomistler enflasyondaki düşüşün sürmesinin Merkez Bankası'nın elini rahatlattığına dikkat çekerken; bu ayki toplantıda 250-300 baz puan arası bir indirim kararının çıkması bekleniyor.
Haziran ayı enflasyon rakamları bir kez daha piyasa beklentilerinin altında geldi. TÜİK'in Perşembe günü açıkladığı rakamlara göre haziranda enflasyon aylık bazda yüzde 1.37, yıllık bazda ise yüzde 35.05 olarak gerçekleşti. Gıda-alkolsüz içecekler ve giyim-ayakkabı grupları manşet enflasyon rakamını yaklaşık 0.1 puan aşağıya çekti. Genel fiyat artış oranını en fazla körükleyen harcama grupları ise konut ve ulaştırma oldu. Bu iki harcama grubu içerisinde yer alan mal ve hizmetlerdeki fiyat değişimlerinin genel enflasyona aylık etkisi 0.79 puan.
Sabah gazetesi yazarı Nurullah Gür, enflasyon rakamlarının faiz indirimine kapı araladığını şu ifadelerle aktardı:
Enflasyon beklentilerin altında gelse de tüm veriler dezenflasyon için olumlu yönde değil. Çekirdek enflasyon oranının manşet enflasyon rakamının üzerinde seyretmesi, genel enflasyon eğilimi açısından dikkat edilmesi gereken maddelerin başında geliyor. Bir diğer husus, yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar hariç Tüketici Fiyat Endeksi'ndeki yıllık artışın yüzde 32.84 ile TÜFE'deki genel yıllık artış oranının altında olması. Sabah'ta yer alan habere göre, bu veri temmuz ayında gerçekleşecek ÖTV ayarlamalarının enflasyonla mücadelede oldukça belirleyici bir role sahip olacağını hatırlatıyor.
Enflasyondaki düşüşün hızlanması için kamu bütçesinin biraz daha özverili olması lazım. Üretici Fiyat Endeksi'nin yıllık bazda haziran ayından sonra temmuzda da yükselişe geçmesi, dezenflasyona ilişkin dikkatli incelenmesi gereken üçüncü veri. İki aylık veri ile büyük bir çıkarımda bulunmak makul olmayabilir ancak girdi maliyetlerindeki artışların enflasyon üzerindeki etkileri de göz ardı edilmemeli.
Enflasyon görünümüne ilişkin bu 3 detaya rağmen manşet rakamın izlediği seyir, yılsonunda enflasyonun yüzde 29-30 civarına gerilemesinin ihtimal dahilinde olduğuna işaret ediyor. Siyasi ve jeopolitik gelişmelerin döviz kulları ve girdi fiyatları üzerinde enflasyon için risk teşkil etmeye devam ettiğinin ise altını çizmek gerekiyor.
GÖZLER MERKEZ BANKASI KARARINDA
Haziran ayı enflasyon rakamları Merkez Bankası'nın temmuz toplantısında politika faizini aşağıya çekmesi için kapıyı araladı. Reel ekonominin bu faiz indirimine ihtiyacı var. İmalat sanayi PMI rakamları, tüm alt sektörlerde üretimin daralma bölgesine geçtiğini gösteriyor. Tüm sektörlerin kırmızıya dönmesi finansman maliyetlerinin gerilemesine duyulan ihtiyaç için önemli bir sinyal. Mayıs ayında işsizlik oranı sınırlı bir düşüş kaydetti.
Buna rağmen sanayide yaşanan istihdam kayıpları mevsim etkisinden arındırılmış istihdam rakamlarındaki durağanlaşan seyir ve atıl işgücü oranının oldukça yüksek seyretmesi gibi detaylar politika faizinde indirim ihtiyacını teyit ediyor. Merkez Bankası birkaç hafta önce yayınladığı blog yazısında paylaştığı verilerle para politikasındaki sıkılaşmanın karşılıksız çek oranı ve takibe düşmüş ticari kredi oranı gibi göstergelerde tarihi ortalamaların çok üzerinde artışa neden olmadığını ima etmişti. Bu konulara ilişkin verilerin biraz gecikmeli geldiğini ve bir anda sert bir yükseliş trendi riski taşıdığını atlamamak lazım. Son haftalarda gelen konkordato haberleri de bu konuları daha titiz biçimde takip etmek gerektiğini hatırlatıyor.
Piyasalar Para Politikası Kurulu'nun temmuz ayındaki toplantısında 250-300 baz puanlık indirim kararı çıkmasını fiyatlamış gibi görünüyor. Bu ay politika faizinde gelebilecek bir indirim tabi ki reel ekonomiyi bir anda rahatlatmayacak. Fakat reel ekonominin psikolojisi açısından bu indirim gerekli. Vatandaşların ve şirketlerin en azından yılın ikinci yarısında işlerin toparlanacağını ve enflasyonun düşmeye devam edeceğini ana beklenti olarak benimsemelerini sağlamak, ekonominin geleceği açısından oldukça kritik.