A HABER GALERİ
Türkiye'nin Oruç Reis ile gelen hamlesi Yunanistan'ı çılgına çevirdi! İsrail bu sabah...
Yunan medyası, Türkiye'nin son olarak Oruç Reis ile gelen hamlesi ile iyice köşeye sıkıştı. Atina yönetiminin kısa sürede uluslararası diplomatik girişimler için harekete geçtiğini yazıyor. Oruç Reis ve Türk savaş gemilerinin çok yakından izlendiğini belirten gazeteler, Yunan savaş uçaklarının da bölgeye sevk edildiğini belirtiyor. Öte taraftan İsrail'in bu sabahki adımı ise hayal kırıklığına yol açtı.
Oruç Reis'in Akdeniz'in ortasına yanında savaş gemisiyle ilerlemesi Yunanistan'da gazetelerden televizyonlara, internet sitelerinden radyolara ilk haber. Yunan medyası, NAVTEX'in ikinci gününde yaşananları da manşetten veriyor.
Kathimerini gazetesi, 'Krizi yatıştırmak için diplomatik girişimler bekleniyor' manşetiyle okurlarının karşısına çıktı. Türkiye'nin gerilimi tırmandırdığını savunan gazete, Atina'nın Avrupa Birliği'nden acil toplantı istediğini belirtiyor.
Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hafta içinde Almanya Başbakanı Angela Merkel'le görüşeceğini yazdı. Merkel, bir önceki krizde arabulucuydu.
Sismik araştırma gemisinin doğuya doğru ilerlediğini aktaran Kathimerini, İsrail'in Yunanistan'a bu sabah gecikmiş bir dayanışma mesajı verdiğini duyurdu.
İsrail'in Atina Büyükelçiliği, Çarşamba günü Twitter hesabı üzerinden paylaştığı mesajda Doğu Akdeniz'deki yükselen tansiyonu yakından takip ettiklerini belirtip Yunanistan'a tam destek sundu.
Milliyet'te yer alan habere göre; Ethnos gazetesi ise ABD'nin tansiyonun düşmesi için Türkiye ve Yunanistan arasından diyaloğun yeniden başlamasını desteklediğini, Atina Büyükelçisi Jeffrey Payat'ın Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile buluştuğnu yazdı.
Ethnos Yunan ordusunun Türk gemilerini ikinci gecede de soluk alma mesafesinden izlediğini, Oruç Reis'in bu sırada rota değiştirip güneydoğuya doğru seyretmeye başladığını iddia etti.
'Ege'de kriz: Yeni müdahale çok yakında' başlığını kullanan To Vima gazetesi, Ankara'nın ABD ve Avrupa Birliği'nden gelen uyarıları yanıtsız bıraktığını ileri sürdü. Sahada ise ikinci gece de alarm durumunun sürdüğünü bildiren To Vima, Türkiye'nin Yunanistan'ı bir sinir harbine zorladığını, aynı zamanda uluslararası toplumun tepkilerinin de test edildiğini yazdı.
Yunan donanmasının Oruç Reis ve Türk savaş gemilerini yakından izlediğini kaydeden gazete, bölgeye savaş uçaklarının sevk edildiğini, Başbakan Kiryakos Miçotakis ile Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros'un bir gün içinde iki kez görüştüğünü sayfalarına taşıdı.
Ta Nea gazetesi, Oruç Reis gemisinin üçüncü günün sonunda da halen Yunan kıta sahanlığında olduğunu savunurken, geminin henüz bir araştırmanın başlamadığını yazdı.
Türkiye ve Yunanistan arasında yükselen gerilim, Alman medyasının da gündeminde. Frankenpost gazetesi, mevcut tablonun AB ve NATO açısından bir fırsat doğurduğunu belirtiyor:
"Türkiye de Yunanistan da bir savaş istemiyor. Bir savaşın yaratacağı ekonomik ve siyasi hasar çok büyük olur. Tehlike ise şurada: Bir hata ya da yanlış anlama, barut fıçısına düşen kıvılcım etkisi gösterebilir."
Yunanistan Salı günü öğle saatlerinde beklenen hamlesini yapıp, Türkiye'ye karşı adım atması için Avrupa Birliği'ni acil toplantıya çağırmıştı. Hemen ardından Avrupa Birliği'nden (AB) yapılan açıklamada ise Doğu Akdeniz'de yükselen tansiyondan ciddi endişe duyulduğu belirtilmiş, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a tam desteğin süreceği ilan edilmişti.
Türk Dışişleri ise Ankara'nın Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları içinde Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyet yürüttüğü bölgeyi gösteren haritayı paylaştı. Twitter hesabında haritaya yer veren Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, "Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik Yunan adası nedeniyle Yunanistan, 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı talep ederek, Oruç Reis'i durdurmaya ve Doğu Akdeniz'i Türkiye'ye kapatmaya çalışmaktadır" dedi.
Dışişleri Bakanlığı'nın Pazartesi akşam saatlerinde yaptığı resmi açıklamada ise, Yunanistan'ın diyalog şansını kendi elleriyle kenara ittiği belirtilerek "Bölgedeki askeri varlığımız, herhangi bir tırmanmaya yol açma hedefi taşımamakta olup, tamamen, gerekmesi halinde meşru savunma hakkını kullanmaya yöneliktir. Sivil bir gemimize askeri müdahalede bulunulmasına tabiatıyla izin verilmeyecektir" denildi.
Yunanistan'ın Mısır ile 6 Ağustos Perşembe günü imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakerelerin yeniden askıya alınmasına neden oldu. Anlaşma, Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıtasahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını hedefliyor.
Ankara'nın 'korsan' olarak tanımladığı anlaşmanın resmiyet kazanabilmesi için, iki ülke parlamentolarında onaylanması ve ilgili koordinatların Birleşmiş Milletler'e sunulması gerekiyor. Yunanistan'da, Parlamento'nun bir an önce toplanacağı ve anlaşmayı onaylayacağını açıklandı. Mısır Parlamentosu'nun ise anlaşmayı iki aydan önce onaylaması beklenmiyor.
Türkiye ise, anlaşmanın ardından Oruç Reis araştırma gemisinin sismik çalışmalar için Akdeniz'e açılacağını, Pazartesi günü yayımladığı bir NAVTEX ile duyurdu. 10-23 Ağustos arası geçerli olacak NAVTEX kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait iki savaş gemisi de Oruç Reis'e eşlik ediyor. Yunanistan da aynı gün aynı bölge için NAVTEX ilan etti ve Türkiye'nin duyurusunun yasa dışı olduğunu kaydetti.
Almanya'nın başlatması beklenen arabuluculuk girişimi, Yunanistan'ın Mısır ile anlaşma yapması, Türkiye'nin de gemilerini yeniden ihtilaflı bölgeye göndermesi ile daha başlamadan son bulmuş oldu. Her iki tarafın denizde ve havada askeri varlıklarını artırıyor olmaları bölgedeki gerginliğin sıcak çatışmaya kadar varması riskini de beraberinde getiriyor.
Ege Denizi'nden kaynaklanan kıta sahanlığı, karasuları, adaların statüsü ve hava sahası hattı gibi konularda on yıllardır süren anlaşmazlıkların, özellikle son bir yılda Akdeniz'e de yayılması Ankara-Atina hattında çok daha sert bir sürecin başlamasına neden oldu.
Türkiye, 27 Kasım 2019'da Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma anlaşması ile Yunanistan'ın Girit, Karpathos ve Rodos adalarının güneyinde kalan bölgeyi kıta sahanlığı kapsamında gördüğünü ilan etmiş ve bu anlaşmayı BM'ye kaydettirmişti. Anlaşmanın uluslararası hukuka göre bir geçerliliği olmadığını savunan Atina, 1982 tarihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre adaların kıta sahanlığı hakları olduğunu, Türkiye'nin ortaya koyduğu haritanın Yunanistan'ın egemenlik haklarını çiğnediğini ilan etmişti.
Avrupa Birliği (AB) de Yunanistan'ın açıklamalarını desteklemiş, Türkiye'nin 'yasa dışı' olarak tanımladığı hidrokarbon çalışmalarını durdurmasını talep etmişti. Siyasi alanda yaşanan bu gerilime rağmen, 2019'un ikinci yarısından itibaren Ankara ile yeni kurulan Atina hükümeti arasında diyalog kanalları açık tutuldu. Ancak Yunanistan'ın Fransa ile Türkiye arasında son dönemde giderek gerilen ilişkileri kendi lehine kullanma çabası ve başta AB olmak üzere uluslararası platformlarda köşeye sıkıştırmaya çalışması Ankara'nın tepkisini çekti.
Türkiye, Yunanistan'ın Kıbrıs Rum tarafı ile Akdeniz'deki diğer kıyıdaş ülkeler Mısır ve İsrail ile hidrokarbon faaliyetlerini devam ettirmesi, bunu yaparken de Türkiye ve Kıbrıs Türkleri'nin çıkarlarını göz ardı etmesine tepki duyarak pozisyonunu sertleştirdi.
21 TEMMUZ'DA TÜRKİYE'DEN İLK NAVTEX
Türkiye, 13 Temmuz'da Fransa'nın girişimiyle toplanan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından bir hafta sonra 21 Temmuz'da 'denizcilere duyuru' anlamına gelen ilk NAVTEX'ini yayınladı ve Oruç Reis araştırma gemisinin Türkiye'nin BM'ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırları ve 2012 yılında TPAO'ya verilen ruhsat sahaları içinde kalan bölgede sismik araştırmalar yapacağını ilan etti.
Yunanistan ise Türkiye'nin araştırma yapacağı alanların kendi kıta sahanlığı içerisinde olduğunu açıklayarak, sert tepki vermişti. Egemenlik haklarını koruma konusunda geri adım atmayacağını bildiren Yunanistan'ın teyakkuza geçerek bölgeye savaş gemilerini göndermesi, bunun üzerine Türk Deniz Kuvvetleri'nin Oruç Reis'e sağlanan güvenliği artırması bir anda sıcak çatışma tehlikesinin doğmasına yol açmıştı.