A HABER GALERİ
Sbrenitsa katliamından yürek yakan hikayeler! Sbrenitsa katliamı ne zaman, nasıl oldu?
11 Temuz 1995'te tarihin en kara günlerinden biri yaşandı! Sırp askerleri, Bosna halkının yaşadığı Sbrenitsa topraklarını bombardıman altına alarak 'Sırp Kasabı' lakaplı Ratko Mladiç öncülüğünde şehre girdi Hollandalı komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim ederek tarihin karanlık sayfalarında yer aldı. Mladiç öncülüğündeki Sırp askerleri kadıni erkek, yaşlı, çocuk demeden 8 bin 372 Bosna vatandaşını katletti. Katliamın ardından kurbanlarının birçoğunun kimlik tespiti dahi yapılamadı. Avrupa'nın ortasındaki bu katliama BM sessiz kaldı, dünya gözlerini kapattı. Katliamdan hafızalara kazınan sözler, anlatılan hikayeler kaldı. Şu iki söz Sbrenitsa'daki katliamın özeti olarak hafızalara kazındı. İlk söz bir Boşnak çocuktandı, 'Anne, çocukları küçük mermilerle öldürüyorlar değil mi?'. Diğer söz ise 'Sırp Kasabı' Mladiç'tendi. Mladiç'in sözleri Müslümanlara ve Türklere karşı duyulan kini ve nefreti gözler önüne serdi. Mladiç, 11 Temmuz'da Sbrenitsa'ya girer girmez, 'Vakit Türklerden öç alma vaktidir' diyerek katliamın emrini verdi. İşte Sbrenitsa'dan yürek yakan hikayeler ve zulmü gözler önüne seren anılar...
İkinci Dünya Savaşı'nda on binlerce insan katledildi, işkencelere maruz bırakıldı. Savaşın ardından toplumlar acılarını unutmaya, yaralarını sarmaya başladı. Dillerde ve gönüllerde tek bir söz vardı, 'Bir daha yaşanmasın'. Kuşkusuz bu tüm insanlığın yüreğindeydi, ancak her dönem olduğu gibi katliam peşinde olanlar da aramızdaydı. Takvimler 11 Temmuz 1995'i gösteriyordu. Ratko Mladiç komutasındaki Sırp Ordusu hiç hakkı olmayan, Bosna topraklarına girdi. Topraklar BM güvencesinde, Hollandalı komutana emanetti. Ancak, BM ve dünya gözlerini kapattı, Hollandalı komutan Thom Karremans kendine sığınan 25 bin sığınmacıyla birlikte şehri Sırp Kasabı Mladiç'e teslim etti. Türklere ve İslam'a düşman olan Ratko Mladiç'in askerlerine ilk emri, 'Türklerden intikam alma vakti geldi' demek oldu. Bu sözlerin ardından 8 bin 372 Boşnak katledildi. Öyle ki birçoğunun kimlik tespiti hala yapılamadı. Tarih bu kara günü hiç unutmadı. O kara günlerden geriye yürek yakan hikayeler kaldı...
"KİMİN VÜCUDU SICAKSA KAFASINA SIKIN"
Srebrenitsa katliamından kurtulan Nedzad Avdic katliamı şöyle anlatıyor:
"Komutan askerlere 'Kimin vücudu sıcaksa kafalarına sıkın' talimatı verdi. Gözlerimi kapatarak ölü numarası yaptım. Yanımda inleyen bir yaralı adam vardı, askerler kafasına birkaç el ateş etti.
"Çok acı çekiyordum. Neden ölmüyorum diye düşünürken, caniler eğlenip gülüyordu. Bir an içimden gelip 'Beni öldürün!' diye bağırmak geçti. Öldürecekleri diğer insanları getirmek üzere kamyona binip gittiler."
"ÇOCUKLARIM SIRPLARDAN NEFRET ETMESİNLER"
"Vücudumdaki kurşun izleriyle ilgili soruları cevaplamak benim için çok zor. Çok dikkatli cevap vermek zorundayım çünkü çocuklarımın nefret etmesini, kin duyarak büyümesini istemiyorum, Sırplardan nefret etsinler istemiyorum" diyor Nedzad ve ekliyor:
"Onları Sırplara karşı nefret etmeden büyütürsem, kazanmış olacağım, çünkü hayatta kalarak kazandım zaten."
"O FERYATLARI HİÇBİR GÜN UNUTAMADIM"
Mladiç'in emri doğrultusunda, kampta bulunan mültecilerin tamamının Sırp birliklerine teslim edilmesinin istendiğini ifade eden Nuhanoviç, buna karşı geldiğini, bu insanların o insanlara teslim edilmesi halinde öldürüleceklerini kampın sorumlusu komutana anlattığını bildirdi.
Nuhanoviç, ancak kamp sorumlusu komutandan olumsuz yanıt aldığını ve o insanların Sırp birliklerine teslim edilmesine karşı koyamadığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bunun üzerine ailemin kampta kalmasını sağlamak istedim, ancak bunda da başarılı olamadım. Kampı kuşatan Sırplar içeriye sığınan Boşnak mültecilerin kendilerine teslimini istiyorlardı. 'Sadece kamp görevlileri içeride kalabilecek, aksi takdirde kamp bombalanacak'tı şeklinde tehdit ediyorlardı. Hollandalı komutan bu baskıya direnemedi ve hemen personelin listesinin hazırlanmasını istedi. Listedekiler kalacak, diğerleri Sırplara teslim edilecekti."
Nuhanoviç, olayın en acı yanı olarak kararı mültecilere açıklama görevinin kendisine verildiğini belirterek, "(Sizi teslim edecekler) deyince mültecilerden feryatlar yükseldi. Bu feryatları hayatımın hiçbir döneminde unutamadım" dedi.
"BU KATLİAMI TÜM DÜNYAYA ANLATMALISIN"
Babası ve kardeşinin, kendisine, "Sen kalmalısın ve bu yaşananları tüm dünyaya anlatmalısın" sözleri üzerine kampta kaldığını ifade eden Hasan Nuhanoviç, annesinin bir otobüse bindirilerek bilinmeyen yere götürüldüğünü, babası ve kardeşinin ise kampa yakın bir yerde öldürüldüğünü açıkladı.
"SİZİ KATLETTİK YİNE KATLEDECEĞİZ"
39 yaşındaki genç yönetmen Ahmed İmamoviç, savaş sırasında ülkesinde bulunduğunu, Srebrenitsalı kadınlar için hiçbir şey yapamamanın ezikliğini hep hissettiğini söyledi. ''Srebrenistsalı kadınların mücadelesine yardımcı olacak kişileri bu filmle etkilemek isterdim, ama yakın zamanda pek bir şeyin değişebileceğini düşünmüyorum, çünkü onlara net mesajlar veriliyor'' diyen İmamoviç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çünkü bu kadınlar katledilen yakınlarının mezarlarını bulmak için çaldıkları kapılardan, 'Sizi katlettik, tekrar katledeceğiz' yanıtını alıyor. En korkuncu da bu kadınlar, kendi aralarında para toplayıp Çetniklere yakınlarını gömdükleri ikincil, üçüncül toplu mezarların yerlerini söylemeleri için veriyor. Yaşananların bu şekilde algılanması, unutulması aynı dehşetin tekrardan yaşanabileceğinin bir göstergesidir.''
"TÜRKLERDEN İNTİKAM ALMA VAKTİ GELDİ"
11 Temmuz 1995 günü Ratko Mladiç, silahlarından arındırılmış kente girdi ve katliam başladı. Srebrenitsa katliamı öncesinde bir kameraya konuşarak söylediği, "İşte 11 Temmuz 1995'te Sırp şehri Srebrenitsa'dayız. Büyük bir Sırp bayramı arifesinde iken bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Nihayet, yeniçerilere karşı ayaklanmasından sonra bu toprakta "Türkler"den intikam almamızın vakti geldi" sözleriyle faşist tavrını dünyaya göstermiştir.
"ÇOCUKLARI KÜÇÜK KURŞUNLARLA ÖLDÜRDÜLER DEĞİL Mİ ANNE?"
Sbrenitsa Katliamında yürekleri yakan birçok hikaye var. Hiç kuşkusuz zulmün büyüklüğünü ortaya koyan en güzel söz ise, "Çocukları küçük kurşunlarla öldürdüler değil mi anne?' oldu. Yürekleri yakan bu söz, Sbrenitsa katliamı sırasında bir çocuk tarafından annesine söylendi. Katliam bu sözle anılıyor.
SBRENİTSA'DA NE OLDU?
Bosna'nın kuzeydoğusunda yer alan Srebrenitsa, savaşta Boşnakların en güçlü direniş noktası olmuştu. Sırp güçleri, o dönem Avrupa'nın en güçlü dördüncü ordusu kabul edilen Yugoslavya ordusunun tüm olanakları ile kuşattıkları bölgede bir türlü hâkimiyet kuramıyordu. Srebrenitsa direnişin merkeziydi. Tanklara, toplara karşı yapılan direnişin efsanesi duyuldukça, çevre köy ve şehirlerde yaşayan Boşnaklar kente akın etmeye başlamıştı. 24 bin kişilik şehir 60 bin nüfusa ulaşmıştı.
BM bu sırada tarihinin en utanç verici kararına imza atmış, Srebrenitsa dahil 6 bölge 'güvenli' ilan edilmişti. Bu, direnişçilerin elindeki zaten az olan silahların alınması demekti. Boşnaklar bu karara çok itiraz etti. Sırp komutanı General Radko Mladiç'i ve amaçlarını çok iyi biliyorlardı. BM, bölgeye gönderdiği 400 Hollandalı asker ile güvenliği sağlayacaktı. Hollandalı askerler ve komutanları Thom Karremans olayın ciddiyetinin farkında değildi.
Radko Mladiç, silahsızlaştırılan Srebrenitsa'ya saldırılarını sıklaştırmıştı. Boşnakların toplanan silahlarını geri almak için yaptıkları başvuru, Thom Karremans tarafından reddedildi. Eğer Sırplar kente yaklaşırlarsa BM'ye ait savaş uçakları tarafından bombalanacaklardı. Ancak BM yalnızca iki F-16'yı kent üzerinde uçuş yaptırmakla yetindi.