A HABER GALERİ
Greta Thunberg İsrail'in işkencelerini anlattı! İsveç hükümetine zehir zemberek sözler
Gazze'ye insani yardım ulaştırmaya çalışan Küresel Sumud Filosu'na İsrail işgal güçlerinin müdahalesi sırasında alıkonulan İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg, İsveç'e döndü ve yaşadıkları işkenceleri kamuoyuyla paylaştı.
İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg, İsrail'de hapiste kaldıkları sürece suya erişemediklerini ve bundan dolayı hastalandıklarını söyledi.
Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırmak isterken İsrail işgal güçlerinin saldırısına uğrayan Küresel Sumud Filosu'nda alıkonulan İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg'in de aralarında bulunduğu 9 aktivist İsveç'e geldi.
Thunberg, 9 İsveçli aktivist ile birlikte İsveç'in başkenti Stockholm'deki Sergels Torg Meydanı'nda basın toplantısı düzenledi.
Burada konuşan Thunberg, "İsveç Konsolosluğu'ndan gelen kişilere (İsrail'de hapiste) kaldığımız süre boyunca 'temiz içme suyuna erişimimiz yok' dedik. Çünkü su kirliydi ve hastalandık." dedi.
Çeşme suyunun kirli olmasından dolayı kendi konsolosluk yetkililerinden yardım istediklerini aktaran Thunberg, "Çünkü onlar (İsrailliler), içme suyu dolu şişeleri gözümüzün önünde çöp kutusuna attılar ve temiz su istediğimiz için bize güldüler. Biz de onlara dedik ki 'Temiz içme suyuna erişim sağlayana kadar buradan ayrılmayacağız.'" diye konuştu.
"İsveçli yetkililer yine de gittiler"
Thunberg, İsveç konsolosluğu yetkililerine şikayetlerini bildirdiklerini belirterek, "Bizimle görüşen konsolosluk yetkililerine giderlerken onlara dedim ki 'Burada siz gittikten bizi gözetleyen olmadığı için bizi dövecekler.' İsveçli yetkililer yine de gittiler." ifadelerini kullandı.
"60 kişiyi küçük kafeslere koyup..."
Fiziksel işkencelere de maruz kaldıklarını kaydeden Thunberg, "İnsanlar baygınlık geçiriyordu ve doktor ve hayat kurtarıcı ilaçlar istediğimizde 60 kişiyi küçük kafeslere koyup bizi gazla öldüreceklerini söylediler." dedi.
Hükümetine sert tepki: Ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum
İsveç hükümetini de eleştiren Thunberg, "Dürüst olmak gerekirse ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum. Çünkü ne söylersek söyleyelim hükümetlerimizin İsrail'e yönelik harekete geçmesini sağlayacak hiçbir şey yok." diye konuştu.
İsrail'in uluslararası sularda saldırması ve alıkoyduğu Küresel Sumud Filosu aktivistlerinden Steve Lemercier, İsrail'de gördükleri muameleye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Lemercier, hukuka aykırı şekilde alıkonulmalarının ardından İsrail'deki deneyimlerinin oldukça sert başladığını belirterek, İsrail'e ulaştıklarında askerlerin kendisini başı öne eğik halde yürümeye zorladığını söyledi.
"Sürekli bağırıyor ve üzerimize yürüyorlardı"
Lemercier, "Bütün vücudumuzu çok kötü hissettiğimiz bir şekilde duruyorduk. Ayrıca çok sıcaktı. (Askerler) Sürekli bağırıyor ve üzerimize yürüyorlardı. Pasaportumu, çantamı ve kredi kartımı doğrudan çirkin insanlara vermek için sürüklendim. Sonra diğer tişörtümü çıkarmamı istediler böylece sadece küçük bir tişörtüm kaldı. Bir adam bana baktı. '(tokayı göstererek) saçındaki ne?' dedi. Bana takacağı kelepçeyi açmak için olduğunu söyledim. Sonra yüzüme gerçekten çok sert bir tokat attı. Bu yüzden tokayı çıkarmak zorunda kaldım." dedi.
Daha sonra kafes benzeri dar bir alana konulduklarını anlatan Lemercier, iki saat boyunca soğuk bir ortamda tutulduklarını belirtti. Ardından, İsrailli aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, keskin nişancılar, polisler ve askerlerle birlikte kendileriyle alay ettiğini söyledi.
"Hayatımda hiç bu kadar nefret hissetmemiştim"
Lemercier, 8 yatağın bulunduğu bir hücreye 12 kişi olarak konulduklarını kaydederek, yeterli yiyecek de verilmediğini vurguladı.
İsrailli askerlerin bulundukları hücrenin kapısını sürekli açıp kapattığını ve günün hangi saatinde olduklarını bilmediklerini belirten Lemercier, "Sürekli bağırıyorlar, çığlık atıyorlardı, içeri girip çıkarıyorlardı. Sadece kötü insanlara benziyorlardı. Her zaman böyleydiler. Onlarda insanlıktan eser yoktu. Çirkin, iğrenç görünüyorlardı. Daha önce hiç bu kadar içler acısı bir ortam ve davranış görmemiştim. Hayatımda hiç bu kadar nefret hissetmemiştim." dedi.
"Yarın hiç tereddüt etmeden giderim"
İsrail askerlerinin, insülin kullanan diyabet hastaları ile astım hastalarının doktora erişimine izin vermediğini, İsraillilerin insanlıktan çıktığını bildiren Lemercier, "Sinirlerimizle, kırılganlıklarımızla, zaman algımızla gerçekten oynuyorlardı. Önümüzde su şişeleri açıp içiyor ve gülümsüyorlardı. Yani biz içmiyorduk, onlar içiyordu." diye konuştu.
Lemercier, bir insanın başına gelebilecek en kötü tecrübeyi yaşadıklarını dile getirerek, "Bence onlar insan değil. (İsrail'de gözaltındayken yaşadıkları) Fiziksel ve psikolojik bir işkenceydi. (Gazze'ye) Elbette yarın giderim. Hiçbir sorunum yok. Gerçekten oldukça etkileyici ve korkutucuydu ama beni etkilemedi. Yarın hiç tereddüt etmeden giderim." dedi.
İsviçre'nin Filistin konusunda hiçbir şey yapmadığını belirten Lemercier, bu konuda üzgün olduğunu kaydetti.
Lemercier, "(İsviçre) İsrail'e her şey için yaptırım uygulayarak başlayabilir. Aslında kendi ülkelerinden bazı siviller gidip böyle muamele gördüler. Belki biraz daha fazla tepki vermeleri gerekirdi. Gerçekten bir şeyler yapmalarını umuyorduk ancak hiçbir şey yapmadılar. Bu yüzden hayal kırıklığım çok büyük." değerlendirmesinde bulundu.
"Türk halkına çok teşekkür etmek istiyorum"
İsrail'den Türkiye'ye geldiklerinde gördükleri muameleden duyduğu memnuniyeti dile getiren Lemercier, bu anları unutamayacağını kaydetti.
Lemercier, şöyle devam etti:
"Türk halkına çok teşekkür etmek istiyorum. (İsrail'den Türkiye'ye geliş) Gece ve gündüz gibiydi, cehennemden geldik ve cennete vardık. İstanbul'daki insanlar içimizi çok ısıttı, uçaktan indiğimizde çok güzeldiler. Hala şoktaydık ama halktan gelen büyük bir insanlık vardı. Ağlıyorlar, gülüyorlardı, çiçekleri vardı, güzel gülümsemeleri vardı. Gerçekten bize çok iyi baktılar. Türk Hava Yolları (THY) uçuşumuzu, otellerimizi karşıladı. Ben İsviçreliyim ve Türkler bana gerçekten yardımcı oldu. Yani ne diyebilirim ki çok teşekkür ederim. Bunu söylerken ağlamak istiyorum çünkü çok güzel bir insanlık gördüm."