Füzeler altında ayrımcılık: Siyonistin vicdansızlığı sığınaklara taştı!

İsrail devleti yıllardır, hem Gazze'de uyguladığı işgal politikaları hem de İran'a saldırarak bölgesel çatışmaları körükleyen tavrıyla tehlikeli bir istikrarsızlık kaynağı oldu. Ancak savaşın yayılmasıyla birlikte, ülkedeki Filistinli vatandaşlara yönelik ayrımcılığın boyutu bir kez daha gözler önüne serildi. Al Jazeera'nin aktardığına göre, İsrail'in kuzeyindeki Akka yakınlarında yaşayan 29 yaşındaki bekar anne Samar el-Raşid, beş yaşındaki kızıyla birlikte apartmanın sığınağına inmeye çalışırken, sadece Arapça konuştuğu için komşusu tarafından kapı dışarı edildi. 'İbranice'yi akıcı konuşuyorum ama bana küçümseyerek 'Senin için değil' dedi,' diyen Samar, füzeler gökyüzünü aydınlatırken kendi komşularının tehditkâr tavırlarıyla ikinci kez sarsıldığını söyledi. Filistinliler, İsrail'de hem hedef hem de 'istenmeyen' muamelesi görüyor İsrail vatandaşı olan yaklaşık iki milyon Filistinli, yıllardır eğitimden konuta, güvenlikten ifade özgürlüğüne kadar birçok alanda sistematik ayrımcılığa uğruyor. Adalah adlı Arap azınlık hakları merkezi, İsrail'de Filistinli vatandaşlara karşı doğrudan veya dolaylı ayrımcılık içeren 65'ten fazla yasanın uygulandığını bildiriyor. Özellikle 2018'de çıkarılan 'Yahudi Ulus Devlet Yasası', İsrail'de sadece Yahudi kimliğini resmî olarak korurken, Filistinlileri ikinci sınıf vatandaş konumuna itiyor. Füzeden kaçarken komşusuna yakalanmak Al Jazeera'ya konuşan Hayfa'daki cep telefonu tamircisi Muhammed Dabdub, saldırı anında en yakın sığınağa ulaşmak istediğini ancak kamuya açık olması gereken sığınak kapısının kilitli olduğunu söyledi. Kapıyı çaldı, içeri seslendi ama açan olmadı. 'Kısa süre sonra yakınımıza füze düştü, camlar patladı. Öleceğimi sandım. İçeridekiler sonunda dışarı çıkınca sadece gözlerinin içine baktım.' Dabdub şöyle devam etti: 'Bu ülkede bizim için gerçek bir güvenlik yok. Ne füzelerden ne de komşularımızdan korunabiliyoruz. Devlet savaşta sadakatimizi ister, ama bizi korumaz.' Koruma sadece Yahudilere mi var? İsrail devlet denetçisinin 2022'de yayımladığı rapora göre, Filistinlilerin yaşadığı bölgelerdeki evlerin %70'inden fazlasında güvenli bir sığınak ya da korunaklı oda bulunmuyor. Yahudi yerleşimlerinde bu oran sadece %25. Belediyelere sivil savunma için ayrılan kaynaklarda da ciddi bir eşitsizlik var. Yani sadece bireylerin değil, devletin de ayrımcılığı yapısal hale getirdiği ortada. Lod'daki hemşirelik öğrencisi Yara Srour da sığınağa alınmayanlardan biri. Annesi dizlerinden rahatsız olduğu için koşamıyordu. Srour, 'Yeni binalardaki sığınaklara gitmek istedik ama içeri almadılar. Bize ve fakir Yahudilere bile kapılar kapalıydı. Sadece orta sınıf Yahudiler içeri girebildi.' diyor. Soykırımcı zihniyetin iç cephe hali İsrail yönetimi bir yandan Gazze'de açıkça soykırım olarak tanımlanan saldırılar yürütürken, öte yandan kendi topraklarında yaşayan Filistinlileri bile korumayı reddediyor. Hem işgal ettiği topraklarda hem de vatandaşlık verdiği bireyler üzerinde ırk temelli bir güvenlik politikası uygulayan İsrail, bugün geldiği noktada kendi iç barışını bile tehlikeye atmış durumda. İran'la savaşta bütün vatandaşların hedefte olduğu söyleniyor, ama barınma hakkı sadece Yahudilere veriliyor. Filistinli vatandaşlar ise, bombardımanın ortasında dahi düşman gibi görülüyor. 'Biz sadece kâğıt üzerinde vatandaşız' Filistinli vatandaşlar, savaş başladığından bu yana sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınıyor, sadece siyasi görüş belirttiği için tutuklanıyor. Buna karşın, internet forumlarında Filistinlilere karşı açık şiddet çağrıları görmezden geliniyor. Yara Srour'un sözleri durumu özetliyor: 'Ben hemşire olmak istiyorum, insanlara yardım etmek istiyorum. Ama annemi korumayan bir devlete nasıl hizmet edebilirim?' Bu haber metni, Al Jazeera'nın 'Not for you: Israeli shelters exclude Palestinians as bombs rain down' başlıklı haberinden uyarlanarak hazırlanmıştır.