Cumhurbaşkanı Erdoğan: Elimizin altında dünyanın en kapsamlı hazinesi duruyor
Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, istenirse tüm eski cumhurbaşkanları için kurulacak müzeleri destekleyeceklerini belirtti. Erdoğan, "Tarih yapan bir millet olarak tarihimizi kayda geçirme, yaşatma ve gelecek nesillere aktarma konusunda aynı başarıyı maalesef gösteremiyoruz. Elimizin altında dünyanın en kapsamlı, düzenli kayıtları olan Osmanlı arşivleri gibi bir hazine duruyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, Abdullah Gül Müzesi'nin açılış törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Üniversite öğrenciliği yıllarından beri şahsen yol arkadaşı olduğumuz Sayın Abdullah Gül'ü ayaklı bir kütüphane olarak biliyoruz. Sayın Gül'ün yarım asrı bulan birikimini de yansıtan bir eser olacak" dedi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yaptığı konuşmada, "Mevcut sorunları zamanında aşmalıyız ki sorunlar birikmesin. Bunun için demokrasinin reformcu bir niteliği vardır. Nasıl yaptığınız şeyler köklü bir reform süreci içerisinde bizi ileri taşıdıysa da yine aynı şekilde her şeyi en iyi yapmak için bu reform süreci gerçekleşecektir. Bu içinde yaşadığımız dönemi süratle atlatacağız ve Türkiye en parlak dönemlerini yaşayacaktır" ifadelerini kullandı. Başbakan Binali Yıldırım da, "Bu müze Türkiye'nin siyasi tarih müzesi olma özelliğini de taşıyor. Türkiye siyasi tarihi en güzel şekilde anlatılmış. Biz mazisi olan atiyiz. Gençlerimize gelecek kuşaklara geçmişte yaşanan acı olayları güzel olayları hatırlatmak için bu ve buna benzer eserlere ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.

YILDIRIM: DEMOKRASİ TARİHİMİZDEKİ ÖNEMLİ KESİTE ŞAHİTLİK EDECEK
Törende ilk olarak Başbakan Binali Yıldırım konuştu. Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Tüm yol arkadaşlarımız burada. İlk günden bu yana olduğu gibi, birlikte bir aradayız. Daha ilk günden partimizin kurucusu, liderini partiden uzak tutmaya çalışan bir hukuk faciasından başlayıp birçok engellemeleri birlikte yaşadık. En son 15 Temmuz'daki darbe girişimine kadar uzanan vesayet heveslilerinin marifetleri saymakla bitmez. Bu kumpaslar, oyunlar 14 yıllık iktidarımızda hep vardı. Sayın Recep Erdoğan ve Sayın Abdullah Gül buna en büyük katkıyı vermiştir.
Bu müze Türkiye'nin siyasi tarih müzesi olma özelliğini de taşıyor. Türkiye siyasi tarihi en güzel şekilde anlatılmış. Biz mazisi olan atiyiz. Gençlerimize gelecek kuşaklara geçmişte yaşanan acı olayları güzel olayları hatırlatmak için bu ve buna benzer eserlere ihtiyaç var.
Sayın Abdullah Gül'ün hayatı ve siyasette izlediği yol, yaptığı sunumlar da yer almaktadır. Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi ülkemizde az bulunan tematik müze ve kütüphanelerden birisi olmaya adaydır. Burada 15 Temmuz alçak darbe girişimini müzede ayrı bir bölüm olarak ele alınması ve gelecek kuşaklara aktarılması yönündeki gayretlerden dolayı teşekkür ediyorum.
Dünyanın güçlükle anlayabildiği aziz Türk milleti silaha, tanka, topa karşı iman gücüyle, memleket, bayrak sevdasıyla meydana inmiş, darbecilere darbeyi indirmiştir. Ülkemizin birliği, bütünlüğü, bekası için, 15 Temmuz gecesi verilen kurtuluş mücadelesi sırasında hayatını kaybeden bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Ben 15 Nisan 2017'den itibaren Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin ziyaretçi akınına uğrayacağını düşünüyorum. Ziyaretçiler burada demokrasi tarihimizdeki önemli bir kesite şahitlik edecektir."

GÜL: BU MÜZE HEPİMİZİN HATIRALARINI YANSITIYOR
11. Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşmalarının satırbaşları şöyle:
"Bu müzeyi 24 Temmuz'da açacaktık. Ama bildiğiniz olaydan dolayı bunu erteledik. Bu müze fikri, gerek Dışişleri, gerek Cumhurbaşkanlığı dönemimde, yurtdışı seyahatlerinde önemli müzeleri ziyaret ettim. Bu tip müzelerin geleneği doğulan yerde, büyüyen ve siyasetçi olarak temsil ettiğiniz yerlerde oluyor. Bu müzeyi Kayseri'de yapmayı kararlaştırdığımda hukuki düzenlenlemeyi de yaptım. Böylelikle bu gelenek Türkiye'de de oluşmuş olur. Uzun yıllar sonra da diğer Cumhurbaşkanları için de tekrarlanır.
Buranın hikayesi anlatıldı. Burayı değerlendirmekle ilgili ismimi taşıyan üniversiteyi kurduk. Daha sonra burayı müze yaptık. Bu şehirden birçok değerli devlet adamları, siyasetçiler, sanayiciler, işadamları hep çıktı. En büyük özelliği de bu şehrin hayırseverliğiyle ortaya çıkması. Zaman zaman acı tarihimize de örnek oldu. Celal Bayar buradaki hapishanede bir dönemini geçirdi.
Burası sadece benim şahsımla ilgili müze olması ötesinde, bir siyasi tarih müzesi olarak düşündük. Bu müzeyi gezenler kısa süre içerisinde kompakt bir Türkiye tarihini burada görebilirler. Daha sonra da benimle ilgili bölümler var. Her ne kadar benim ismimi taşıyorsa da bu müze hepimizin hatırlarını yansıtmakta. Bütün bunları yaparken, hep gurur duyduğumuz işler yaptık. Tabular hep beraber yıktık, tarihe gömdük. Türkiye'yi ekonomik anlamda geliştirdik. Dış politikada çok güzel işler yaptık; doğu ile de batı ile de ilişkilerimizi olağanüstü geliştirdik.

Tarihte inişler çıkışlar söz konusu. Bizim yakın tarihimizde de var. 60'lar, 80'ler var... 28 Şubat dönemleri var. Bunlar hep ara dönemler olarak kaldı, bunları aştık ve Türkiye'yi ileri taşıdık. 15 Temmuz'da haince ve rezilce gerçekleştirilen bu olayı da geride bırakacağız. 14 Temmuz'da bu organizasyonu yapmak için Erol Olçak ile toplantı yapmıştık. Her şeyi planladığını, ne güzel olacağını söylemişti. Ertesi gün maalesef kendisini kaybettik, şehit oldu. Suçlu ve suçsuzu titizlikle ayıklayıp, suçluya gerekli cezaların verileceği herkesin emin olduğu husustur.
Müzede sergilenenler gösterecek ki demokrasi devamlı bir mükemmelleşme süreci demektir. En iyiyim diyenler de kendilerini geliştirmek zorundadır. Bu süreçte istişareler, eleştiriler, özeleştiriler olur ve hep ileri gidilir. Mevcut sorunları zamanında aşmalıyız ki sorunlar birikmesin. Bunun için demokrasinin reformcu bir niteliği vardır. Nasıl yaptığınız şeyler köklü bir reform süreci içerisinde bizi ileri taşıdıysa da yine aynı şekilde her şeyi en iyi yapmak için bu reform süreci gerçekleşecektir. Bu içinde yaşadığımız dönemi süratle atlatacağız ve Türkiye en parlak dönemlerini yaşayacaktır."
ERDOĞAN: ELİMİZİN ALTINDA DÜNYANIN EN KAPSAMLI HAZİNESİ VAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Açlışını yaptığımız Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzel eserin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkesi şahsım ve milletim adıma tebrik ediyorum. Ülkemizde siyasi müze geleneği yavaş yavaş oluşmaya başladı. Burada olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı olarak arzu edilirse tüm eski Cumhurbaşkanlarımız adına kurulacak şahsi müzeleri destekliyor ve istenen her türlü imkanı sağlıyoruz. Tarih yapan bir millet olarak tarihimizi kayda geçirme, yaşatma ve gelecek nesillere aktarma konusunda aynı başarıyı maalesef gösteremiyoruz. Elimizin altında dünyanın en kapsamlı, düzenli kayıtları olan Osmanlı arşivleri gibi bir hazine duruyor. Onu bile doğru dürüst değerlendiremedik. Bunun yanında bazı arşivlerin hurda niyetine gitmesinin utancını bile yaşadık. Hükümetimiz döneminde dijital arşiv konusuna özen verdik.

BU KÜTÜPHANE SAYIN GÜL'ÜN BİRİKİMLERİNİ YANSITACAK
Üniversite öğrenciliği yıllarımdan beri şahsen yol arkadaşı olduğumuz sayın Abdullah Gül'ün bilimsel çalışmalarınınyanında kültür ve medeniyet hayatımıza dair okumalarıyla adeta ayaklı bir kütüphane olarak biliyoruz. Bu kütüphane sayın Gül'ün yarım asrı bulan birikimini de şüphesiz yansıtacak. Abdullah Gül kardeşimle beraberliğimiz 1960'lı yıllara kadar uzanan. MTTB çatısı altında faaliyetlerle başlayan fikri ve şahsi hukukumuz, kendisinin akademik hayatı ve İslam Kalkınma Bankası'ndaki çalışmaları boyunca sürdür. Siyasi yol arkadaşlığımız ise 1991'de başlamış ve kesintisiz devam etmiştir. Kendisinin de aralarında bulunduğu bir grup arkadaşımızla birlikte AK Parti'nin çalışmalarını gerçekleştirdik.
SAYIN GÜL DEGİŞİMİN YAŞADIĞI YILLARDA GÖREV ALDI
Bu millete bu ülkede 367 garabeti yaşatılmıştır. Demokrasi ve milli iradeye karşı girişilen saldırılara karşı cevabımızı Abdullah Bey'i aday göstermek suretiyle verdik. Abdullah Bey'in adaylığı hem kendi camiamızda hem de milletimiz nezdinde hüsnü kabul gördü ve adaylığı Cumhurbaşkanlığı ile neticelendi. Görevi yürüttüğü yıllar Türkiye'nin değişim, dönüşümü yaşadığı bir dönem olmuştur. Ülkemizde anayasa kitapçıklarının fırlatığı dönemleri de gördük. Biz Cumhurbaşkanlığı makamı ve Başbakanlık makamı dayanışmasıyla bu dönemi başarılarla gerçekleştirdik. Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği en önemli siyaset ve devlet adamlarından biri olan Abdullah Gül kardeşimin çalışmaları ve hizmetleriyle milletimin kalbinde müstesna bir yer edindiğine inanıyorum.
ÖNÜMÜZÜ KESME GİRİŞİMİNİN SON ADIMI 15 TEMMUZ'DUR
Hem manevi dünyamızı tahkim edecek hem de teknik kapasitemizi artıracak çalışmalara yön verdik. 1995 seçimlerinde adeta patlama yapan başarılarımızın gerisinde böyle bir emek ve böyle bir vizyon vardır. Siyasetin dikensiz bir gül bahçesi olmadığını da bu süreçte bizzat tecrübe ederek gördük yaşadık. Abdullah Gül Bey ve diğer kardeşlerimizle omuz omuza yürüttüğümüzde yeni partiyle 2002 yılında tek başına iktidarla neticelendirdi. 14 yıl geride kaldı. Bu 14 yıl Türkiye'nin tarihinin en büyük değişim, dönüşüm ve gelişiminin yaşadığı dönem oldu. Artık bu dönemin ilk başbakanı, dışişleri bakanı son olarak Cumhurbaşkanı olarak da kardeşlerimizden biridir Abdullah Gül. Bu süreç içerisinde özellikle önümüzü kesme gayretlerinde en son adım 15 Temmuz darbe girişimi olmuştur: Bu da içeriden ve dışarıdan atılan adımla önümüzü kesmeye çalışanlar milletimizin o şehadete yürüyüşüyle bunu başaramadılar.

MİLLET GÖSTERDİ Kİ İNANMIŞ İNSANLARIN ÖNÜNDE KİMSE DURAMAZ
Bu millet 16 saatte darbeyi kendi lehine darbeye dönüştürdü. Meydanlara yürüyün dediğimiz zaman benim milletim meydanlara yürüdü. Bunun neticesini de 16 saatte Rabbimin lütfuyla aldı. Bu vesile ile tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. 15 Temmuz'da bu millet gösterdi ki, inanmış insanların önünde hiçbir güç duramaz.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN