100’er kişi toplayan mahkûm yakınları da sokağa çıksın mı?
28.06.2017, Çarşamba
Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun, partisinden bir vekilin tutuklanması üzerine çıktığı uzun yürüyüşü eleştirenlere itirazedenler de var.
"Ne var bunda" diyorlar. "Vatandaşlar ya da siyasiler beğenmediği,yanlış bulduğubir yargı kararınıprotesto için sokağaçıkamazlar mı?"
"Muhalefet siyaseti yalnızca parlamentosınırları için de mimeşru?"
"Kaldı ki muhalefetin mücadelesinin sandıkta oy verdiktensonra da sürmesi gerekmez mi?"
Bu soruların hepsinin yanıtı elbette!
Merak etmeyin "ama" diyedevam etmeyeceğim.
Devletin yerel uluslararası hukuka uygun olarak meşru müdafaa hakkını kullandığı OHAL'e rağmen...
İtirazım, Kılıçdaroğlu'nuneylemiyle, aklı başında kimseninkarşı çıkamayacağı demokratiksiyasetin abc'sine dair bu sorularınbir alakasının olmamasına.
Çünkü ana muhalefet lideri bir yargı kararının yanlışlığınadikkat çekmek için değil, hukuk devletinin evrensel kurallarına aykırı olarak, yargı kararınısokaktan şekillendirmeküzere yürüyor.
Öyle ya, tüm aşamalarıyla tamamlanmamış bir yargı süreci devam ederken... Yanına birkaç kişi alıp salıverilmesini istedikleri zanlının ya da zanlıların kaldığı cezaevine yürümenin bir hukuk devletinde anlamı nedir? Üstelikde AİHM de dahil tüm evrenselhukuk sistemlerinin denetimindekibir ülkede...
Eğer bu yöntem normalse, 90'larda yanına kattığı adamlarla nezarethane basıp "yeğen"almaya giden zorba siyasetçilerin"yürüyüşlerine" niye kızdıkbiz?
Kemal Bey kadar uzun yürümedikleri,CHP'li olmadıkları,yurtdışından, terör örgütlerinden,merkez medyadan destekbulamadıkları için mi?
Parlamento dışında siyaset yapmanın meşruiyetine gelince...
Parlamento dışında, sokakta, meydanda yapılsa da her türlüsiyasi eylemin amacı yine parlamentoyuetkilemektir.
Yani siyasiler, yargılama sürerken, sağlık problemi veya başka bir özel durumu olmayan, yasalara göretutuklanmış mahkûmun-mahkûmlarınsalıverilmesini isteyemezler.
Sokağa çıkmalarının amacı ancak ve ancak, parlamentonunkarşı olduklarıilgili yasayıdeğiştirmesi ya dadüzenlemesi olabilir. Zira kişiye özel hukuk talep etmek sadece aşiret devletlerinde, muz cumhuriyetlerinde olur.
Muhalefetin sandığa kadar mı yoksa mezara kadar mı süreceğinin yanıtı ise basit...
Eğer siz seçimden sonra iktidaragelememişseniz... Vebuna rağmen yönetmek vehatta kuvvetler ayrılığına karşı çıkarakyargıya müdahale etmek istiyorsanız... Yaptığınız şeyin adı tarihte de bugün de, Türkiye'de de, Fransa'da da muhaliflik değil zorbalık, jakobenlik, darbeciliktir... Parlamento, halkın oyunu siyaset yapmak, kürsüde çözüm üretmek üzere alan siyasiler içinolsa olsa, dönmek üzere birgünlük iki günlük terk edilecekbir baba ocağıdır... Yaz tatillerinde fırsat bulunca otuzgünlüğüne kaçılan garsoniyerdensonra sığınılacak içgüveysi evi değil!
Ha Kemal Bey ya da başka birisi...
"Arkadaş ben bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin ve tüm çağdaş dünyanın ta eski Yunan'dan beri kabul gören demokratik siyaset kalıplarını, yöntemlerini, birikimini tanımıyorum devrimciyim ben" diyemezmi?
Der demesine...
Ama o zaman da karşısında, halk, hukuk, demokrasi adına var olan devleti ve yargıyı bulur.
Sonrasında da "Vay benimhaberim yoktu, jakobenliği,sokak kabadayılığını, devrimciromantizmini oyun sandıydım"demeye hakkı yoktur!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.