ENGİN ARDIÇ

Şimdi yazarız, "kafayı taktı" derler, sonra da bilgiç bilgiç "efendim gazetecilikte fikr-i takip gereklidir" diye ukalalık ederler.
Evet, görevimdir, meslek açısından kafayı taktım, soruyorum: CHP'nin "megakent" projesi ne oldu?
Ali Taran'ın çok yaratıcı ve saftırıklara kimbilir kaç milyon liraya sattığı "alkışlı protesto" projesi ne olduysa o da o oldu: Çöpe gitti.
"Canım adamlar iktidara gelmediler ki, gelirlerse uygulayacaklar" diyeceksiniz...
Haziran ayından ağustos ayına kadar çabalarını "ne yapıp yapıp bir şekilde hükümete yamanmak" için harcayacaklarına, bu çapta önemli ve büyük bir projeyi halka daha iyi tanıtmaya hasretmeleri gerekmez miydi?
Bu saçmasapan projenin hiçbir şekilde ciddiye alınır yanı olmadığını en başta kendileri kabul etmiş oluyorlar böylece...
Göreceksiniz, kasıma kadar da bu konuda partiden çıt çıkmayacak.
Çünkü önümüzdeki iki ay içinde CHP, akıl danıştığı Amerikalı uzmanların da önerisiyle, seçim kampanyasında "genel başkanın hayatı" üzerinde yoğunlaşacakmış.
Soyadlarını nasıl değiştirdikleri, Karabulut'u Kılıçdaroğlu yaptıkları falan herhalde... Belki de Dersimli olmasına rağmen Kürt mürt olmayıp Oğuz Türkleri'nin Kayı boyuna mensup olarak Orta Asya'dan nasıl geldiği filan... Hatta belki bu kampanyada "Alman ajanı, Parvus namıyla maruf Alexander Helphand'ı nasıl 'Türk büyüğü' sandığına" da yer verirler. Okuduğu son kitabın İnce Memed olduğunu açık etmeseler bari.
Oysa Kılıçdaroğlu Orta Anadolu'ya yoktan bir "megakent" kuracaktı.
Ecevit'in Köykent'i ya da Türkeş'in "tarım kentleri" projesi gibi uçuk bir şey...
Yerini de gözüne kestirmişti ama "AKP kopya çeker" diye sır olarak saklıyordu.
Adı da belli değildi, hatta "Kemalburg koyun, değiştirir Kemalingrad yaparsınız, sonra gene Kemalburg'a dönersiniz" şeklinde bir öneride bulunmuştuk.
Konya Ovası'na mı yoksa Çankırı-Yozgat arasına mı yapılacağı tartışılıyordu.
Bu megakentte "ambalaj sanayii" kurulacaktı (ağır sanayi falan değil ha.)
Solun taa altmışlı yıllardan beri dalga geçtiği ve hatta hakaret ettiği ambalaj sanayii...
Şanghay'dan getirtecekleri malları paketleyip paketleyip Baku'ya satacaklardı, memleket kalkınacaktı.
"Direkt Şanghay-Baku yolu daha kısa değil mi" ya da "Çinliler kendileri niçin paketlemiyorlar" sorularının cevabı yoktu.
Kılıçdaroğlu, bu işi "yurt dışında doktora yapmış yirmi beş bin genç marifetiyle" kotaracaklarını söyleyince partinin basın amigoları şöyle bir heyecanlandılar.
Ne ki, tarih boyunca yurt dışında doktora yapmış Türk sayısının "yalnızca 517" olduğu ortaya çıkınca işin de suyu çıktı.
CHP yanlısı basında bir tek köşe yazarı, evet, yalnızca bir tek köşe yazarı bunun hayal ürünü olduğunu, bu saçmasapan balonun sırf "aaa, CHP de proje yaparmış vallahi" dedirtebilmek için uçurulduğunu yazdı, onu da işinden kovdular!