Bir gazeteci grubu olarak, batılı büyük bir ülkenin konsolosu ile sohbet ediyorduk Söz dönüp dolaşıp o sırada gündemde olan CanDündar yönetimindekiCumhuriyet'in MİT TIR'larıhaberine geldi.
Konsolosa göre, bu normal bir haberdi ve yapılan iş de gazetecilikti. Kendisine, 'Ülkenizde debenzer bir durumyaşansa ve birgazete bizdekininbenzeriniyapmaya kalksane olurdu' diye sorduk. Bildik basın özgürlüğü yavelerini tekrarladı. Ancak ülkesiyle ilgili bazı olaylardan örneklerle soru somutlaştırılınca iş değişti ve 'Bizdeböyle bir şey olmaz' deyiverdikonsolos.
Arkadaşlardan birisinin 'siz bu türşeylere olmadan mani oluyorsunuz,biz ise önceden mani olamadığımıziçin yargılıyoruz' sözleri, meseleyinoktaladı.
Enis Berberoğlu ile ilgili gerekçeli karara Can Dündar'ın 'Tutuklandık' kitabından alınan satırlar, kelimenin tam manasıyla ibretlik.
Özellikle de MİT TIR'ları ile ilgili görüntüler kendilerine ulaştığında Cumhuriyet gazetesi mensuplarının kendi aralarındaki değerlendirme, epey ufuk açıcı.
27 Mayıs 2015 günü öğleden sonra 'solcu bir milletvekili dost'un getirdiği görüntüleri izleyince, MİT'in Suriye'ye silah taşıdığını anlamışlar. Gelen belge gerçek olduğu ve kamu yararı gördükleri için de yayımlamaya karar vermişler. Silahların kime gittiği, konumanipüle edileceği için önemsiz.
Can Dündar'ın şu satırları, meseleye bakışı özetliyor: "Hükümet, tam da El- Kaide'ye destek verdiği, IŞİD milislerine yardım ettiği iddialarının yoğunlaştığı dönemde adeta suçüstü yakalanmıştı." Dikkatinizi çekti mi bilmem, ama yukarıdaki cümlede çok kritikbir kelime var: Adeta!.. Dündar'ın mahkeme safhasında yaptığı savunma da, 'bilgiden çok zanna dayalı olarak silahların terör örgütlerine gittiğini ima ettiği' şeklindeydi.
Kamu yararı konusu ise karmaşık.
Sonradan yaşananlar, kamu yararınınTürkiye'den çok mesela Almanyave başka batılı devletlerle ilgiliolduğunu gösterdi çünkü.
Ağır ceza gerektiren suç!..
Vakit geç olduğu için yayımı ertesi güne bırakmışlar. Sonra gazetenin icra kurulu başkanı ile görüşmek aklına gelmiş Dündar'ın. Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın sözleri çok net: "TIR'ları durduran savcıları,askerleri tutukladılar. 'Devletinsırrını ifşa', ağır ceza gerektirensuçtur. Tutuklama kaçınılmaz..." Buna rağmen, 29 Mayıs 2015 tarihli Cumhuriyet'te "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar!" manşeti altında görüntüler yayımlanır. Bu kadarı maksadı temine kafi gelmediği için, silahlarınEl-Kaide ve IŞİD milislerine gittiğiiddiası da haberin içine katılarak tabii.
Tam da burada Dündar'ın kitabından bir cümleyi almak gerek: "Ve seçime beş vardı...' Evet AK Parti'yi seçimde belirli ölçüde yaralayacağı düşünülen görüntüler, 7 Haziran 2015 GenelSeçimleri'ne 'beş kala' yayımlanır.
'Gazetecilik' bir türlü dize getirilemeyen Türkiye'yi zayıf düşürmeye yönelik bir manivela olarak kullanılmış;
'gerçek' ciddi şekilde manipüle edilip niyete uygun hale getirilmişti. Her şey kamu yararı içindi güya... Mesele şu ki, bu işten yararlanan kamu bizimkideğildi... 'Seçime beş kala' yapılanyayımın esas hedefi Türkiye'yiuluslararası alanda zor durumadüşürmekti belli ki... Tutuklamalarolacağını biliyor ve bekliyorlardı.
Enis Berberoğlu kararının gerekçesi, birilerinin 'bile bile lades'dediklerini ortaya koyuyor... Dündar bunun için tahliye sonrası Almanya'ya kaçtı demek ki.
Berberoğlu'nun işin neresinde olduğu yakında anlaşılır... Kılıçdaroğlu'nunneresinde olduğu ise yürüyüşündenbelli zaten...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.