TUNCAY GÜVEN

Sevr mi? Bu kez tarihi biz yazacağız

"Türkiye diye bir şey artık var olmamalı. İzmir Yunanlıların olacaktır. Adana İtalyan, Güney Toroslar ve Kuzey Suriye Fransız, Filistin ve Mezopotamya (Irak) İngiliz, geri kalan İstanbul da dahil Ruslara verilecektir. Ayasofya'da ve Ömer Camii'nde Latin ilahileri okuyacağım. Bunu bütün kahraman uluslar şerefine Galce, Lehçe, Keltçe ve Ermenice okuyacağız."

Sykes-Picot Antlaşmasının mimarlarından Mark Sykes'in Çanakkale deniz savaşı yenilgisinden sonra, 1 Nisan 1915'te İngiltere meclis üyesi olan Aubrey Herbert'e gönderdiği mektuptan bir bölüm bu…

Sevr'e giden yolun, Anadolu üzerindeki hakimiyet savaşının, bu toprakların stratejik öneminin göstergesi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Durursak Sevr'e döneriz açıklaması ne anlama geliyor?" sorusunun yanıtı…

Bu anlamda El Bab operasyonunda Türkiye'ye çelme takmaya çalışan içerideki ve dışarıdaki unsurların Sevr'in imzalanması sürecinde oynadıkları "zorlayıcılık" rolü ile benzerlik taşıyor…

Osmanlı devleti antlaşma maddelerini kabul etmeyeceğini söylediğinde Yunanistan ve İngiltere devreye giriyor; Yunanistan Bursa, Balıkesir ve Edirne'yi işgal ederken, İngilizler de Bandırma ve Mudanya'ya asker çıkarıyordu…

İçeride ise 'Koçgiri ayaklanması' gibi isyan hareketleriyle Anadolu diz çöktürülmek isteniyordu…

Tarihin tekerrürü için girişilen maksatlı eylemleri bugün de görmüyor muyuz?

Hiç şüphesiz teröre karşı atılan en büyük adımlardan biri Fırat kalkanı harekatı…

Türkiye'nin uluslararası konjonktürdeki gücünü ortaya koyması açısından değerli…

Ankara'nın "sakin-sert" güç dengesi anlayışını dünyaya kabul ettirmesi, başta Ortadoğu olmak üzere Emperyal güçlerin paylaşım savaşını engelliyor ya;

Sevr gibi, Lozan gibi dayatmaların önüne set çekiyor ya;

Ana sorun bu…

Bu durum da, küresel oyun kurucularının ve Türkiye üzerinde harekete geçirdikleri piyonlarının etkisizleşmesi onları daha da azgınlaştırıyor…

PKK, DEAŞ ve FETÖ'nün sınır içinde ve dışında aldığı ağır darbeler ortada ki, kalleşçe saldırılar düzenlemelerinin başka bir izahı yok…

Özellikle 2002 sonrası, Ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa, Uluslararası arenadaki tıkanıklığa sebebiyet veren ve içerideki terör yapılanmalarını destekleyerek büyüten güçler, hiçbir zaman uyumadılar, uyutmadılar…

Sevr sürecini tekrar hortlatmak için,Devletin milli politikalarla yönetilmemesi için, ellerine geçen tüm argümanları kullandılar…

Her on yılda bir darbe planladılar…

Kültür ve eğitim politikalarını, nesilden nesile geçecek sistematik bir dezenformasyonla müdahale edilemez hale getirdiler…

Sermayedarları vasıtasıyla legal-illegal terör örgütlerini ve destekçilerini beslediler…

Devletin kilit kurumlarına FETÖ unsurlarını itinayla yerleştirdiler… Onlara strateji belirlediler, maskelerini sıkı sıkıya taktılar…

Yanı sıra kendi güçlerini legalize ederek, Türkiye'nin uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan işbirlikleri ve birlikte çalışma alanlarına sızdılar…

Örneğin NATO askeri yapısı şemsiyesinde TSK'da görev alan yabancı subaylar, ilginç ilişki ağlarıyla dikkat çekiyordu…

Ve iddialara göre o subayların Türkiye'nin NATO üyeliği sonrası başlayan görevleri, Türkiye'nin kaos dönemlerine imza atan koalisyon hükümetleri ve vesayetçi oligarşik yapı ile aynı potada eriyordu…

Osmanlı'dan günümüze emperyal güçlerin iştahını kabartan Anadolu, yine zor bir dönemden geçiyor…

Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da vurguladığı gibi istiklal harbinden sonraki ikinci büyük mücadelesini veriyor…

Kimlere karşı?

1900'lü yıllarda Mondros ve Sevr antlaşmasını günümüzde farklı argümanlarla dayatan; Anadolu topraklarında küçük ve etkisiz bir Türkiye hayali kuran, o devletlere karşı…

Avrupa'ya, sözde medeniyetin beşiği Batı'ya karşı…

Kendi boyunduruğuna girmek istemeyen her lidere yaptıkları gibi bugün de Türkiye Cumhurbaşkanı'na saldıran;

Azınlık hakları, özgürlükler ve demokratikleşme manipülasyonu üzerinden dünyada kamuoyu oluşturmaya çalışan;

O ülkelere karşı mücadelesini veriyor…

Ortadoğu'da belki de yüzyıllık bir barışın arefesinde Türkiye'nin aldığı büyük rol; 100 yıl önce ayrılık tohumlarını eken anlayışın bugünkü koruyucularını şiddetle rahatsız ediyor…

Sevr antlaşmasıyla Türkiye'yi Anadolu'da küçük bir alana hapsetmek isteyenler bugün de terör örgütleri üzerinden iç savaş senaryolarına yeltenip Türkiye'yi farklı oyunlarla hedef alıyor…

Dünyanın her köşesindeki mazlum halkları ezerek, sömürerek büyüyen emperyalist güçler, tarih sayfalarında ne kadar karanlık bir yer tutuyorsa;

Gelecekleri de bir o kadar karanlık görünüyor…

Sevr Antlaşmasıyla bir milleti boyunduruk altına almak isteyen Avrupa'nın bugünkü içler acısı durumu buna işaret değil mi?

Sosyo-ekonomik veriler emperyal politikalarla yayılmacı anlayışa sahip Batılı devletlerin ne durumda olduğunu gözler önüne sermiyor mu?

Yeni Sevr'lere fırsat vermemek için tarihten alınan ders, Anadolu insanın hafızasında tekrar tekrar canlanıyor…

Diriliğini koruyor… İşte bunu hesaba katamıyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.