TUNCAY GÜVEN

Ön cepheleri medya, arka bahçeleri piyasalar…

Yeni dönemin savaş tekniğinin adı; Hibrit savaş…

Devletlerarası savaşın karakteri ve tabiatı değişirken;

Vekalet savaşları, ittifakları değiştirirken; silah kavramları da farklılaşmaya başlıyor…

Savaş alanları ise ilginç başlıklarda kendisini gösteriyor…

'Vekalet Savaşı'nın ön cephesinde medya var… Arka bahçesinde ise piyasalar…'Vekalet Savaşı'nın zırhlı tugayını hukuk olarak adlandırırsak, saldırı tugayının da terör olduğunu söyleyebiliriz…

21.Yüzyılda Dünyayı idare ettiğini düşünen, Dünyanın farklı bölgelerindeki doğal kaynaklara ve enerjiye ulaşmak isteyen güçler, eğer o bölgedeki hükümetlerle liderlerle anlaşamıyorsa istediklerini elde etmek için, farklı 'savaş halleri'ni farklı yöntemlerle kullanıyor...

Birincisi, Finans savaşı… Şu an Türkiye'nin yaşadığı…

İkincisi, İstihbarat, yani ifşa savaşı… Şantaj, montajla gizli olması gereken bilgilerin kamu önüne çıkartılarak, sosyal medyadan paylaşıp algı oluşturma…

Üçüncüsü ise siber savaş…

Savaşın yeni cephelerinde; çevre, finans, ticaret, kültür, hukuk ve medya var

Silahlar ise Borsa spekülasyonu, medya satın almaları ve karakter suikastleri…

Hedef, belirlenen ülkeyi içten çökertmek ve teslim almak…

Daha anlaşılır bir dille söyleyecek olursak, ortada devletlerarası fiziki bir savaş yok, ancak onlar adına kritik öneme sahip alanlarda yürütülen bir algı savaşı var…

Türkiye son dönemde terör örgütleri ile mücadelesinde, siyasi-ekonomik gelişiminde, işte bu yöntemlerle sekteye uğratılmak istenen ülkelerin başında geliyor…

Özellikle FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin, yabancı istihbarat servisleriyle birlikte kurguladıkları bu alanlar, toplumsal algının yönetilmesi ve hazırlanması açısından son derece önemli…

Bu anlamda, yakın geçmişten verilecek birkaç örnek açıklayıcı olabilir..

Gezi olayında hükümet 100 milyar dolarlık bir proje projeksiyonu açıkladı… Tarih 31 Mayıs'tı...1 Haziran'da Gezi olayları patlak verdi… Medya ve sosyal medyada yansıtılan yanıltıcı ölüm haberleri, orantısız müdahale görselleri, aylarca ısıtılıp medya alanlarında kullanıldı… Dünyaya "Türkiye'de iç savaş başlıyor" resmi sunuluyordu… Amaç Hükümetin yapmış olduğu 100 milyar dolarlık yatırımı engellemekti.

17-25 Aralık sürecinde ise bir yandan hukuki operasyon yürütülürken bir yandan da sosyal medyadan devlet yöneticilerine ve sisteme yönelik yoğun bir linç girişimi başlatıldı…

19 Ocak 2014'te Suriye'ye giden MİT tırları durduruldu -medyada daha önce yer almasına rağmen- yeniden ifşa edildi…

Deniz Baykal'a ve MHP yöneticilerine yönelik kaset kumpasları, Uludere'de 30'u aşkın kaçakçının öldürülmesi ile HDP'nin Kobani kışkırtması sonrası yaşanan katliam da 'hibrit tekniği'nin benzeri projelerdi…

Terör örgütlerine ya da teröre destek veren siyasetçi-gazeteci-akademisyenlere karşı yürütülen operasyonların sulandırılması ise bu minvalde okunması gereken konulardan…

Örneğin, terör kriterlerini Türkiye gerçekliğinden uzak tutarak, demokrasinin ayaklar altına alındığı algısıyla harmanlayan AB, tam da hibrit savaş yönteminin göbeğine oturmuyor mu?

Aynı operasyonel hamleleri 15 Temmuz darbe sürecinde de uygulamadı mı?

AB, FETÖ'ye yönelik yargıda, askeriyede ve devletin tüm kritik noktalarında başlatılan operasyonları sorgusuz sualsiz reddederek, dünyaya Türkiye'de mağduriyetlerin yoğun olduğu algısını yayıyordu…

Bunu yaparken de içerideki sözde muhalif dinamikleri harekete geçirmekte geç kalmadı…

Başını Almanya'nın çektiği Batı medyası neden her gün farklı bir medya ortamında Türkiye'ye karşı akıl almaz bir linç girişimine kalkıştı?

Örnekler çoğaltılabilir…

Bugünlerde ise 'vekalet savaşı'nın arka bahçesi olan piyasalarda, faiz lobisinin başlattığı karanlık tablo Türkiye'nin üzerine çökertilmeye çalışılıyor…

"Dolar aldı başını gidiyor, Döviz uçacak, borsa bitti, önümüzü göremeyeceğiz karanlığa doğru sürükleniyoruz" sloganları, küresel kriz dikkate alınmayarak, salt devlet yöneticilerinin hesabına yazılıyor… Muhtemel siyasi-ekonomik sorunları politik operasyon alanına çevirmek, kimlerin işine gelir?

Nefret ve şiddet, yıkılması istenen ülke yönetimine karşı yeniden kışkırtılıyor,

Toplumun iç savaşa sürüklenmesi adına siyasi-ekonomik her argüman sahaya sürülüyor…

Tuzaklara dikkat…

İşin sevindirici tarafı; Türkiye için değil de perde arkasından uluslararası güçlerce desteklenen gazeteciler, akademisyenler, iş adamları, yargıdaki düzenbazlar ve sızma siyasetçiler yine açığa çıkacak,

Yine yargılanacak,

Ve yine kaybedecekler…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.