TUNCAY GÜVEN

Paralel devlet yapılanmasının MHP uzmanları

Milliyetçi Hareket Partisi'ndeki son gelişmeler illegal siyasi aktörlerin Türkiye'de siyasete nasıl müdahil olduklarının ya da partiler içerisindeki dengeleri, değişim taleplerini hangi manevralarla kendi yönlerine çevirmek istediklerinin açık kanıtı gibi…
Tarihi ve geleneği ile kendi coğrafyasında "var olma" savaşı veren Türkiye, son 14 yıldaki siyasi-ekonomik hamleler sonucu "var olma" savaşından çıkıp "güç olma" yolunda ilerlemeye başlayınca 'uluslararası denge yapıcıları'nın yeniden hedefi haline geldi…

Asker-yargı-emniyet-eğitim ve siyaset bürokrasisini kilitlemek için ellerindeki tüm argümanları sahaya süren kara siyaset aklayıcıları ve toplum mühendisleri, yıllar önce geliştirdikleri bir projeyle yeniden Türkiye'nin karşısına çıkıyorlardı.

'Paralel Devlet Yapılanması'nın "kullanışlı güç odağı" haline getirilmesi sürecinde devlet kurumları ve siyasi partilerin nasıl hedef alındığını anlamak için PDY'nin yakın geçmişteki siyasi operasyonlarına göz atmakta fayda var…

Paralel devlet yapılanmasının devleti sistemli bir biçimde ele geçirme planının halkalarından biri 40 yıllık geçmişi olan MHP…

Başta TSK ve eğitim kurumları olmak üzere emniyet ve yargı bürokrasisine karşı yıllar önce başlatılan hakimiyet operasyonu özellikle emniyet ve eğitim kurumlarında başarıya ulaşmış, 2006 yılından itibaren TSK'nın omurgası sistematik olarak çökertilmiş, 2010 yılındaki referandumla birlikte de yargı bürokrasisi neredeyse bütünüyle PDY'nin kontrolüne geçmişti…

Siyasi iktidarın sona bırakıldığı sinsi planda öncelik ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerine veriliyordu…

Devlet kurumları ve muhalefet partilerinin ele geçirilmesi, paralel örgütün siyasi iktidarı tasfiye sürecini başlatmadan önceki ana kurgusuydu…

Keza, hükümetin yanında yer alacak hiçbir gücün olmaması cemaat örgütlenmesinin amacına ulaşması adına kolaylık sağlayacaktı…

Deniz Baykal yönetimindeki CHP'nin Gülen cemaatine bakışı ve 'ulusalcı-devletçi' yapısı PDY'nin partiye sızmasını güçlendiriyor, ele geçirme planının önündeki en büyük engellerden biri olarak duruyordu.

CHP içerisinde PDY ile birlikte hareket edecek bir ekibin kaçınılmaz olduğu gerçekti ve hemen harekete geçilmeliydi…
Öncelikle lider olarak seçilecek ismin kamuoyunda parlatılması gerekecek, marka değerinin artırılması için de sansasyonel bilgi ve belgeler ortaya çıkarılacaktı…

O güne dek kimsenin pek de fazla tanımadığı bir isimdi Kılıçdaroğlu… Ve bir anda elinde yolsuzluk dosyaları ile kamuoyunun karşısına çıktı… Dosyalar ülke gündemine taşınmaya başlanmış, Kılıçdaroğlu'nun her sözü her adımı her açıklaması gazete manşetlerinde, televizyon programlarında yere göğe sığdırılamaz olmuştu…

PDY, popülarite üretme noktasında amacına ulaşıyordu. İlk plan tamamlanırken sıra dönemin CHP Lideri Deniz Baykal'a geliyordu. 22 Mayıs 2010'daki CHP kurultayı öncesinde harekete geçildi…

Baykal kendisine ait olduğu iddia edilen bir kasetin internet medyasında yayınlanmasıyla istifaya zorlandı… Dayanamadı, 4 gün sonra istifa etti.
Şimdi yükselen yıldız Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına geçirilme zamanıydı. Kılıçdaroğlu 'Gandi Kemal' markasıyla, 33. CHP kurultayı sonrasında partinin yeni lideri oluyordu. O günden bu zamana CHP'de yaşanan değişim ve stratejik hamleler paralel devlet yapılanmasının politikaları ile örtüşmeye başlamış, milli duruştan uzak kaos üzerine kurulan muhalefet anlayışı daha fazla görünür olmuştu…

Sıra ikinci büyük muhalefet partisi MHP'ye gelirken Devlet Bahçeli yönetimindeki parti, 2011 yılındaki kumpasa doğru savrulmaya başlıyordu… PDY'nin ülkü ocakları ve parti teşkilatlarına sızma girişimi Devlet Bahçeli ve parti kurmayları tarafından fark ediliyor ve gereken en sert tedbirler alınarak cemaat operasyonlarının önüne geçiliyordu…

Teşkilatlara sızamayan, parti tabanında karşılık bulamayan Gülen cemaati, rotayı yine en iğrenç yöntemlerine çeviriyor, kaset kumpası ile dizayn planını devreye sokuyordu…

Devlet Bahçeli üzerinden argüman elde edemeyen PDY, 'kapsamlı' çalışmayı parti kurmayları üzerinden tezgahlamaya başlamıştı…

Bu arada parti içerisinde de hareketlenme gerekiyordu… O dönem Zaman Gazetesi'nin önde gelen isimlerinden Mümtaz'er Türköne'nin yakın dostu, üniversiteden de ev arkadaşı olan Mansur Yavaş, paralel yayın organlarındaki MHP aleyhine çıkan haberler doğrultusunda bir mektup yazarak partiden istifa ettiğini açıkladı…

Paralel örgütün vurucu kumpas silahı ses kaydı ve kasetler ise bir anda piyasaya dökülmeye başladı. Genel başkan Bahçeli istifaya zorlanıyor, her direndiğinde ise yeni bir kaset ortaya çıkıyordu… MHP başkanlık divanı üyeleri birer birer istifa etti…

İşte tam da o günlerde Mümtaz'er Türköne, Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde istifalara yönelik çok ilginç bir yazı kaleme alıyor ve " MHP'de bir dönem kapanıyor; yepyeni bir dönem başlıyor… Belki yeniden inşa edilecek binada bize de çalacak bir kapı konulur" diyordu.

Her türlü saldırıya açık hale gelen MHP'de lider Devlet Bahçeli teslim olmamayı seçiyor ve istifa etmeyeceğini, direneceğini vurguladı… Partisinin başında olduğunu açıkladı ve kaldı… PDY'nin MHP'ye hakimiyet operasyonlarında belki de en önemli hamle boşa çıkıyor, örgüt strateji değiştirmeye yöneliyordu…
MHP'de tüm bu olumsuzluklar yaşanırken siyaset kulisleri ise dizayn operasyonlarına sessiz kaldığı iddiaları ile bir ismi işaret ediyordu… Ve o ismin neden geri planda kaldığı yönündeki sorular ilerleyen günlerde daha da yüksek bir tonda dillendirilmeye başlanıyordu…

Meral Akşener neden tepkisizdi? Neden susuyordu… Öyle ki; parti içerisinde dile getirilen iddialara göre cemaat yapılanması ile Akşener arasında bir bağ kurulmuştu bile… Buna dayanak olarak da Akşener'in PDY medyasındaki parlatılma çabaları örnek gösteriliyordu.
2012 yılının Mayıs ayında 28 Şubat soruşturması için ifade vermeye giden Akşener'in aracının kurşunlanması örgütün basın yayın organlarından kamuoyuna servis ediliyor, hemen ardından da Akşener'in 28 Şubat'taki 'kahramanlıkları' başta Samanyolu TV ve Zaman Gazetesi olmak üzere tüm yayın organlarında fazlasıyla işleniyordu…

Yine kulisler, PDY'nin kontrolündeki medyanın desteğini alan Akşener'in operasyon geçiren CHP ile ilişkilerindeki ilginç yakınlaşmayı işaret ediyor ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Kılıçdaroğlu CHP'sinden gelen "kadın cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşılabilir" açıklamalarını konuşuyordu…
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde istenilen sonuç elde edilemeyince bu kez ibre TBMM Başkanlığı'na döndürüldü… PDY medyasına göre MHP'nin meclis başkan adayı Akşener olmalıydı… İşte tüm bu süreci yakından takip eden Devlet Bahçeli artık müdahale zamanının geldiğine kanaat getirip basının karşısına çıkıyor rahatsızlığını şu sözlerle dile getiriyordu:
Bu şekilde söylenen isimlerden hiç hoşlanmam, ismi geçeni de devre dışı tutarım.80 vekilimiz var, Her şeyde Meral Akşener ismi olmaz… Burada başka bir şey var demektir.

MHP yönetimi tehlikeyi hissetti ve Akşener'in artık devre dışı bırakılması gerektiğine inanıyordu… Kısa bir zaman sonra ise Akşener 1 Kasım seçimlerine gidilirken partisi tarafından liste dışı bırakılıyordu… Seçim sonuçları PDY için tam bir fırsat oldu… MHP'nin işleyişine getirilen eleştiriler yayın organlarında sıkça yer buluyor ve Meral Akşener ismi "mağduriyet" edebiyatıyla yeniden gündeme getiriliyordu…
Akşener MHP genel başkanlığına adaylığını koyduğu anda da Zaman Gazetesi yazarı Türköne, yine kaleme sarıldı… "Akşener'in adaylığı sadece MHP'de değil MHP dışındaki sularda da bereketli bir rüzgara dönüşecek…"

Son dönemde Devlet Bahçeli'ye karşı başlatılan yeni operasyonun kodları, geçmişte yaşananlara bakıldığında kolayca çözümlenebilecek bir planın devrede olduğunu ortaya koyuyor…

Partinin, tarihinden önce kurultaya götürülme talebinin ve Devlet Bahçeli'yi itibarsızlaştırma hamlelerinin arkasında ne olduğunu sayısız 'paralel' operasyona maruz kalan Bahçeli'den daha iyi kim anlayabilir ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.