Paralel üniversitelere neden dokunulmuyor?
En berbat durum da maalesef üniversitelerde. Akademi dünyasından gelen ihbar mektuplarını okumaktan yoruldum artık! İki gün önce Uşak'tan biri bir yığın belge yollamış tarafıma, Uşak Üniversitesi ile ilgili. İsim verip bir de oradan dava yemeye niyetim yok ama bilmiyorum haberdar mı yetkililer o üniversitede büyük sorun var! İddialara bakılırsa Parelel Çete ahtapot gibi sarmış dört bir tarafı. Tabii sadece Uşak'la ilgili değil benim bu söylediğim vahim durum. Ülkenin dört bir tarafındaki devlet üniversitelerinde maalesef aynı problem yaşanıyor. İnanmayabilirsiniz ama rektör düzeyinde olup Pensilvanya'ya mürit derecesinde bağlı olan isimler var bu camiada. Ve bunlar kurdukları düzen bozulmasın diye sessiz ama derinden hareket edip bir biçimde kendi kadrolarını muhafaza ediyorlar. Unutmayalım ki yüzbinlerce genç insan bunlara emanet! Ben şahsen bu durumdan çok kaygılıyım. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama değerli okurlarım... Devletin MGK'sının dahi uluslararası terör örgütü kapsamına aldığı bu yapının akademik kadrosunun gençlerimiz üzerinde hâlâ etki ve yetki sahibi olması sizce de anormal ve çok tehlikeli değil mi?
ÇOK KORKTUM ÇOK!
Bir lider düşünün... Büyük riskler alarak attığı adımlarla, politikalarıyla, yaptığı ve yapmayı planladığı reformlarla sadece o sorunu bizzat yaşayan Kürt halkının değil, sorunu içinde hisseden herkesin kalbine taht kurmuş bir lider... Ve bir gün çıkıp diyor ki; "Ne Kürt Sorunu ya!
Neyiniz eksik?" Tam Erdoğan'ın bu açıklamasıyla ilgili bir şeyler yazmak için bakınıyordum ki etrafa... Dün yine kendisinden; "Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur. Türkiye'de herkesimden insan gibi Kürt kardeşlerimizin de sorunu vardır. Biz geçtiğimiz 12 yılda Kürt kardeşlerimizle birlikte ülkemizde yaşayan ne kadar kesim varsa sorunlarını çözmeye gayret ettik. Bugün artık kimse kökeni, inancı, fikri zikri yüzünden tehdit altında değildir. Hâlâ eksikler yok mu, var tabii!" düzeltmesi geldi!
Okur okumaz derin bir 'ohh' çektim. Çektim çünkü Kürt Sorunu'nun çözümü için kararlılıkla girdiği yoldan dolayı büyük hayranlık beslediğim Erdoğan'dan o ilk sözleri duymak yalan yok şoka soktu beni! İnanamadım, örtüştüremedim, yakıştıramadım ve dahası çok korktum! Dedim ki kendi kendime; "İşte şimdi yol ayrımına girdik! Ve ayvayı yedik!" Neyse ki atlattık! Atlatttık da...
"İnşallah bir daha böyle bir iş kazası yaşanmaz!" deyip barış dolu günler temenni ediyorum!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- "İçerim yanıyor... Dışarım serin..." (07.06.2015)
- Durun! Siz kardeşsiniz! (04.06.2015)
- Üfürükçü müsün, müneccim mi? (03.06.2015)
- Pensilvanya'nın altın çocuğu Can Dündar... (31.05.2015)
- HDP ve baraj meselesi... (30.05.2015)
- Ahh Aydın Bey ahh... (28.05.2015)
- Nedir bu tahammülsüzlük yahu! (27.05.2015)
- Yılın sabırlısı:)) (24.05.2015)
- Her ‘gurbetçi’ seçmen değildir! (21.05.2015)
- Amacınız bal gibi de oydu! (20.05.2015)