RAMAZAN ALMAÇAYIR

Kimine göre küresel ısınma, kimine göre plansız yapılaşma...

Megakent İstanbul, son yıllarda kar yağışları açısından adeta kurak bir dönemden geçiyor. Sokaklarda diz boyu karların biriktiği, çocukların ve büyüklerin doyasıya kartopu oynadığı o eski kış manzaraları, artık sadece arşivlerdeki fotoğraflarda kaldı. Peki, bu değişimin sebebi ne? Mevsimlerin kayması mı, yoksa yükselen binalar ve betonlaşmanın yarattığı "ısı adası" etkisi mi? Belki de her ikisi de kar yağışlarının azalmasında rol oynuyor. Bu soruların cevabı, uzmanların tartıştığı bir konu olarak kalmaya devam ediyor.

Ancak bugün üzerinde durmak istediğimiz asıl mesele, sosyal medyada herkesin bir anda meteoroloji uzmanı kesilmesi. Öyle ki, sosyal medyada gezinirken karşınıza sayısız hesap çıkıyor: "Kar şu saatte başlayacak", "Şu kadar santim yağacak", "Hayatı felç edecek" gibi iddialarla dolu paylaşımlar... Hava gözlemiyle uzaktan yakından alakası olmayan, meteoroloji bilgisi neredeyse sıfır olan kişiler, bakın nelere sebep oluyor! Bu paylaşımları okuyan insanlar, tatil planlarını iptal ediyor, arkadaş buluşmalarını erteleyebiliyor, hatta komşu ziyaretlerini bile ileri bir tarihe atabiliyor. Peki, bu insanların amacı ne? Takipçi kazanmak mı, popülarite sağlamak mı? Bunun cevabını bilmek elbette mümkün değil.

Son dönemlerde bu durum o kadar çığırından çıktı ki, haftalar öncesinden "felaket tellallığı" yapanlar bile türedi. "Falan model şöyle diyor, filan model böyle gösteriyor" gibi söylemlerle insanların kafasını karıştırıyorlar. Özellikle İstanbul gibi, bir damla yağmurda bile trafiğin felç olduğu bir şehirde yaşayanlar, bu tür paylaşımları görünce tedbir arayışına giriyor. Ancak bu tedbirler, çoğu zaman gereksiz panik ve plansızlıktan başka bir şeye yol açmıyor.

Elbette, meteoroloji alanında uzmanlaşmış, eğitimini almış ve kendini bu işe adamış insanları bu tartışmanın dışında tutuyoruz. Yukarıda bahsettiğimiz "kar tüccarları", işini hakkıyla yapan meteoroloji uzmanlarının emeklerini de heba ediyor. Peki, gerçekte durum ne? Meteorolojide kısa, orta ve uzun vadeli tahminler elbette yapılıyor. Ancak şunu da gördük ki, geleceği öngören her sistem, 48-72 saat öncesine kadar ciddi değişiklikler gösterebiliyor. Yani, günler hatta haftalar öncesinden "yağacak" ya da "yağmayacak" gibi kesin söylemlerde bulunmak, hem bilimsel gerçeklerle örtüşmüyor hem de insanların hayatını gereksiz yere etkiliyor.

Peki, ne yapmalı?
Öncelikle, yetkili kurumların resmi duyurularını dikkate almak gerekiyor. Sosyal medyada ise işinin ehli, otorite kabul edilen isimlerin bilgilendirmelerini takip etmek en doğrusu. Bunun dışında, tabiri caizse "kar tüccarları"nın peşine takılıp da rutin planlarınızı alt üst etmeyin. Unutmayın, hava durumu tahminleri bir bilim dalıdır ve her bilim dalı gibi belirsizlikler içerir. Bu belirsizlikleri, sosyal medyadaki spekülasyonlarla daha da karmaşık hale getirmeye gerek yok.

Sonuç olarak, kar yağışı olsun ya da olmasın, gerçek bilgiye ulaşmak ve hayatımızı buna göre planlamak en sağlıklı yol. Çünkü her söylenene inanmak, bizi "kar tüccarları"nın tuzağına düşürmekten başka bir işe yaramaz.