Ahlak, bir toplumun temel direklerinden birisidir. İnsan ilişkilerini düzenleyen,
bireylerin birbirine güvenmesini sağlayan ve adil bir yaşamın önünü açan en önemli kavramlardan...
Ancak günümüzde, özellikle ülkemizde, ahlaki değerlerin giderek aşındığını gözlemlemek mümkün.
En basitinden, eve tamirat için çağırdığımız usta 3 liralık iş için 5 lira istiyor,
Market sahibi 10 liralık ürünü 25 liradan satmaya çalışıyor veya
10 bin liralık evi 40 bin liradan kiraya vermenin yollarını arıyoruz.
Kimi zaman farkında olmadan, kimi zaman bilerek ve isteyerek birbirimizi kandırıyoruz.
Ama fark edemediğimiz bir şey var: Aslında hepimiz kaybediyoruz.
Dürüstlük, sadece bireysel bir erdem değil, toplumun huzur ve refah içinde yaşayabilmesi için olmazsa olmaz bir ilke.
İnsanların birbirine güven duymadığı, sürekli şüphe içinde yaşadığı bir toplumda adalet ve huzurdan söz edilebilir mi?
Bir ustanın müşterisini kandırması, bir market sahibinin gereğinden fazla kâr amacı gütmesi ya da bir tüketicinin bilinçli şekilde hile yapması, sadece bireysel kazanç sağlıyor gibi görünse de aslında toplumsal çöküşün daha da hızlanmasına sebep oluyor.
Çünkü güvenin sarsıldığı bir toplumda herkes bir diğerinden kuşku duyar hale geliyor ve bu, insanları daha da bencil, daha da fırsatçı bir insana dönüşüyor.
Bu yolun sonu yok!
Oysa dürüstlük bulaşıcıdır. Bir kişiyle başlar, bir aileye yayılır, bir mahalleye, sonra tüm topluma ulaşır.
Eğer bugün "Ben sadece kendime bakarım" diyerek yanlışın bir parçası olursak, yarın başkalarının da bizi kandırmasına razı olmamız gerekir.
Çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak istiyorsak, ahlaki değerleri yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Toplumsal düzen ve düzelme bireylerden başlar.
Eğer her birimiz, dürüstlüğü kendimize ilke edinirsek,
zamanla bunun tüm çevremize yayılacağını görebiliriz.
Bir ürünün fiyatını belirleyen esnaf, insaflı olmalı;
bir işi yapan usta, hakkaniyetle hareket etmeli;
bir tüketici, bilerek yanlış yapmamalı.
Ancak bu şekilde hem bireysel olarak
huzura kavuşabilir hem de hep birlikte
yaşanabilir bir toplum inşa edebiliriz.
Unutmayalım, kısa vadeli kazançlar peşinde koşarken
uzun vadede kaybettiğimiz şey çok daha büyük olabilir. Oluyor da.
Toplum olarak ahlaki değerlerimizi yitirmeden yaşamak istiyorsak,
önce kendi içimizde dürüstlükten ödün vermemeliyiz.
Sen değişirsen ben değişirsem unutma: dünya değişir.