Terörsüz Türkiye ideali için çıkılan yolda, paradigma değişirken siyasi partilerin son pozisyonlarına bakmakta fayda var. "DEMParti İmralı Heyeti" olarak adlandırılan isimlerin Meclis'te temsil edilen partilerle yaptığı görüşmelerin ilk bilançosu şekillenmeye başladı. (İYİ Parti, keskin milliyetçi oyları konsolide etmek için olsa gerek randevu vermeyeceğini peşinen ilân etti!) Her şeyden önce... AK Parti ve MHP'nin duruşunet. Ki bugünlerde CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan ile MHP GenelBaşkanı Devlet Bahçeli'nin "durumdeğerlendirmesi" için bir araya gelmeside olası. MHP lideri, 22 Ekim2024'ten bu yana "terör örgütününlağvedilmesine" odaklanmış durumda.AK Parti de Türkiye Yüzyılı'nın,terörden arındırılması doğrultusundakararlı ve bu noktadaki tecrübesinisahaya yansıtmaya hazır. Gel gelelim... DEM Parti, sanıldığı kadarhomojen bir yapı değil. Henüz işinbaşında olunduğu için çatlak seslereakort vermeye uğraşsalar da siyasibilinçaltı birden dışa vurabiliyor.
İmralı'nın, "Umut Hakkındanfaydalanması" yani evde gözetimaltına alınması ve terör örgütünü lağvettiğiniaçıklaması, acaba silahlarıngömülmesine yetecek mi?
Cumhur İttifakı, pazarlığa açık olmadığı gibi İmralı ile gerçekleşecek üçüncü temastan sonra bu silahlara veda duyurusunun yapılmasından yana!
Oysa DEM Parti açısından tablo kaotik. Sembolik önemi nedeniyle İmralı'ya "önderlik" yakıştırması ile yaklaşan ama -sözde- siyasetini tamamen Kandil'in yönlendirmesi ile icra etmeye alışmış kadroların bu ikircikli hali nasıl yöneteceği hususu hâlâ muamma!
Örgütün Avrupa ayağının süreci ne yönde etkileyeceği, bilgilendirme trafiğinin ne kadar ikna edici olabileceği de şu an için flu!
Suriye'nin kuzeyindeki kantonal yapıyı ayakta tutmaya çalışan kimi DEM'li siyasilerin, bu hayali Türkiye'ye uyarlama hırsından vazgeçip geçmeyeceği de belirsiz.
Bütün bunlara, -en azından- Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını, ana dilde eğitimi, örgüt mensupları için ceza indirimini, kayyum uygulamasının revizyonunu, anayasaya nötr vatandaşlık tanımı eklenmesini hedefleyen aktörlerin hesapları da katıldığında şimdilik en fazla "ihtiyatlı iyimserlik" noktasında durmak gerekiyor.
Bu arada sade vatandaşta dikkat çekici bir "dinginlik" gözleniyor. An itibarıyla olup biteni anlamaya ve yakından izlemeye çalışan kamuoyu, MHP ve AK Parti inisiyatifini ve Meclis'in merkezi rolünü bir tür teminat olarak yorumluyor. Soğukkanlı bir tavır sergiliyor. Partiler bağlamında devamedecek olursak...
Özellikle CHP'de, terörsüz Türkiye önceliğinin yanında "niyet okuyuculuğu" ağır basıyor. Güncel gelişmelerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yeniden adaylık yolunu açıp açmayacağı CHP'yi daha fazla meşgul ediyor. Gelecek, Saadet, Deva,Yeniden Refah Partisi ise görüşve önerileri ile sürece müdahil görünsede siyasal çoğunlukları olmadığındanbugün için Meclis'te buldukları sandalyesayısıyla orantılı karşılıküretebiliyor. Özetle...
Türkiye; 2. Trump dönemi başlar, küreselcilik giderek yerini ulusal devletlerin çıkar önceliklerine bırakırken, Ortadoğu-Uzakdoğu ekseninin hayli çetrefilli denklemlere sürüklendiği ortamda iç cephesini tahkim etmek için hayırlı bir işe girişti. İnşallah akıbeti de hayr olur!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.