NİHAT HATİPOĞLU

Sakal bırakmak sünnet midir?

Sakal bırakılması, bıyıkların kısaltılması (dudağı geçmeyecek tarzda) tırnakların kesilmesi, ağzın temiz tutulması, vücuttaki kirliliklerin giderilmesi, fazla tüylerin alınması sünnet olarak görülmüştür.
Sünnet niyetiyle bırakılmış olan sakalın sonradan kesilmesi hoş kabul edilmemiş, mekruh sayılmıştır. Bu değerlendirme Hanefilere göredir. Malikiler ve Hanbeliler bu hususta daha hassastırlar.
Burada niyet elbette önemlidir. Sünnet olan sakal ise genellikle avucun içine sığacak yoğunlukta olmalıdır. Dilerim ki Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in bu sünneti gibi her sünnetine, ahlakına, edebine, hoşgörüsüne, toleransına, kaynaştırıcı duruşuna da uymaya gayret ederiz. Yoksa sünnet niyetiyle sakalımız olur ama edebimiz, ahlakımız, sözümüz, özümüz, ticaretimiz, insani ilişkilerimiz bu görüntünün gerektirdiği hale gelmemişse bu durumda görüntünün ne faydası olacak?
Evdeki karıncaları öldürmek, yakmak haram mı?
Hiçbir hayvanı yakıp öldüremezsiniz. Ancak evde oluşan ve hiçbir surette kurtulamadığınız karıncaların çıktığı yerleri kapatabilir ve uzaklaştırıcı ilaçlar kullanabilirsiniz. Karıncaları süpürebilirsiniz. Yemeğe girecek kadar çoğalmış veya ısıran türleri evinize doluşmuşsa bu durumda öldürebilirsiniz. Elbette yakmadan. Sahrada, bahçede, ev dışında olanları ise öldüremezsiniz. Mecbur kalmadıkça.
Odaya girenin önünde ayağa kalkmak caiz mi?
İmam Nevevi bu hususta şöyle der; Faziletli, saygın halkın arasında itibarlı, hak ve hukuku olan kişilerin önünde saygı gereği ayağa kalkılabilir. (Prof. Vehbe Zühayli, Fetava muasıra, s:313)
Bir gün, Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) otururken Hz. Ali içeri girdi. O anda kimse Hz. Ali'ye kalkıp da yer vermedi. Hz. Ebu Bekir ise, sıkışıp Hz. Ali'ye yer açtı. Manzaraya şahit olan Efendimiz (s.a.v.); Hz. Ebu Bekir'in yaptığı bu zarif tavrı karşılıksız bırakmadı ve şöyle buyurdu: "Fazilet sahibinin kıymetini, Fazilet sahipleri bilir."
Peygamberimiz (s.a.v.)'in önünde ayağa kalkan bazılarına zaman zaman müdahale etmesi, toplumda kibir ve haset duygularını kontrol altına almak içindir.
Hapşırıp 'El-Hamdulillah' demeyen kimseye 'Yerhamükellah' dememiz gerekir mi?
Hapşırıp da "El-Hamdulillah" "Allah'a hamd olsun" demeyen kişiye "Yerhamükellah" "Allah sana sağlık ve esenlik versin" demek zorunda değilsiniz. Zira bu cümle, hamd edene verilecek bir cevaptır. Hz. Peygamber (s.a.v.), "Hapşırdığında hamd etmeyene cevap vermeyin" buyurmuştur.
Peygamberimiz (s.a.v.)'i rüyada görmek ne anlama gelir?
Hz. Peygamber (s.a.v.)'i rüyada görmek elbette güzel bir mesajdır. Manevi bir moral bulmaya vesiledir. Kişi bunu bir muştu olarak kabul etmeli ve ibadetine, ahlak ve ameline daha da dikkat etmelidir. Bir hadiste, "Beni rüyada gören doğru görmüştür. Zira şeytan rüyada benim adıma vesvese veremez." buyurmuştur.
Rüyada Peygamberimiz (s.a.v.)'in üzüntülü hali, vücudundaki bir eksiklik gibi haller İslam alimlerince rüyayı gören kişinin eksikliğine yorumlanmıştır. Böyle bir rüya gören kişi kendini tartmalı ve eksiklerini -varsa- giderip tevbe etmelidir.
Ezan okunurken bitmesini beklemeden namaz kılmak caiz midir?
Ezanın bitmesini beklemek daha doğru olur. Zira müezzinin okuduğu cümleleri tekrar etmek sünnettir. Ancak kişinin acil bir durum varsa bu durumda vaktin girmesiyle, ezan okunurken veya ezan okunmadan da (vaktin girmesi şartıyla) namazı kılabilir.
Kadının kurbanı kendi eliyle kesmesi sakıncalı mıdır?
Dinen caiz olsa da (İbn Mace, Zebaih, 8) erkeklerin bunu yapması daha isabetli olur. Esasen Hz. Peygamber (s.a.v.) buna müsaade etmiştir. Bu nedenle de alimlerin çoğu sakınca yok demişler. Maliki ve Şafiilere göre ise bunu kadının yapması mekruhtur. Zira kadın rahmet, merhamet ve annelik duygularından dolayı böyle bir işle muhatap edilmemelidir. Netice itibariyle kadının kestiği kurbanın eti yenir.
Fitil kullanıyorum. Bundan ötürü gusül yapmam gerekir mi?
Fitil kullandıktan sonra gusül- boy abdesti-almanız gerekmez. Ancak, fitil kullanırken abdestli olursanız abdestiniz bozulur. Namaz kılmak için yeniden abdest almanız gerekir.
Babam benim üniversite bitirmem halinde kurban -adak- adadı. Ancak o benim mezun olduğumu görmedi. Vefat etti. Adağı borç mu?
Babanız adağını sizin okulu bitirmeniz şartına bağlamış. Ve sizin bitirdiğinizi görmeden vefat etmiş. Bu durumda adağı üzerinden düşer. Ancak size tavsiyemiz; şart olmasa da, babanızın adına bir kurban kesmenizdir. Bu kurbandan da yiyebilirsiniz. Zira adak hükmünde değildir, sadaka hükmündedir.
Borçlanmalarda enflasyon farkı istenebilir mi?
Borçlanmalarda değer kaybına uğramayan bir meta (altın mesela) esas alarak borçlanmak daha iyi olur. Mesela; Cumhuriyet altını (miktarı belli) alınır ve karşılığında mesela 5 ay sonra aynı miktarda altın alınabilir.
Enflasyon sonucu olarak oluşan para kayıplarında ise İmam Ebu Yusuf kişinin bunu isteyebileceğini söylemişse de, diğer alimler bunu uygun görmemişlerdir. Belki çok büyük para kayıplarında bu kayıpları karşılayabilen bir metaın (mesela altın) borçlanırken ki durumu hesap edilir ve ödemenin de bu açığı kapatması istenebilir.

***

ŞİDDET VE CİNNET

Televizyonlarda işlenen cinnet, cinayet, şiddet ve azgınlık inanıyorum ki hepinizi derinden etkiliyor. Dini hassasiyet, akıl ve vicdan azaldı. Sevgi azaldı. Saygı azaldı. Merhamet azaldı. Kutsallar kolay çiğnenir oldu. Birileri sanki bu olumsuzlukların kurgusunu kuruyor. Birbirimize nefret ve sevgisizce yaklaşalım isteniyor. Bunun faturası şiddete ve insafsızlığa dönüşüyor. Kendimizle hesaplaşmalıyız. Her şiddetten, her cinayetten, her olumsuzluktan maddi olmasa da manevi sorumluluğumuz var.

***

KUTLU ŞEHRE KUTLU YOLCULUK

Hicri Yıl Takvimi Muharrem ayındayız. Muharrem ayı, hicri takvimin yılbaşıdır. Birinci ayıdır. Müslümanlar için istisnai bir kıymet ifade ediyor.
Aslında hicret miladi 622 yılının 20 eylülünde Rebiu'l Evvel ayının 12'sinde Mekke'de başladı. 16 Rebiu'l Evvel, 24 Eylül'de Kuba'da son buldu. Bugün hicretin 1441. yılını kutluyoruz.
Kameri yıl Muharrem ayında başladığı için tarih bir anlamda 2 ay, 8 gün geri alınıp hicri takvimin başlangıcı yani 23 Temmuz 622 olarak kabul edildi. Bunun kararını Hz. Ömer'in başkanlığını yaptığı, içinde Hz. Ali'nin de olduğu istişare heyeti verdi.
Böylece İslami olayların esas kabul edildiği bir takvim inşa edildi. Doğrusu çok da isabet edildi. Zira eğer bugünlere kalsaydı, İslam alemi böyle hayati bir konuda bile bir konsensüs sağlayamazdı.
Hicret Öncesi
13 yıl süren Mekke dönemi Efendimiz (s.a.v.) için zor yıllar oldu. Bu yıllarda inen ayetleri insanlara açıkça okudu, gereğini yaptı ve Mekke'nin yerleşik dini olan putperestliği kökünden kazımak ve insanları Allah'a yönlendirmek için büyük bir mücadele verdi.
Ancak müesses bir nizamı, aşirete dayalı silahlı gücü, sermayesi, adet, örf ve gelenekleri olan Mekke otoritesi Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ve arkadaşlarına işkence, baskı, tehdit ve sonra da öldürmeye teşebbüs gibi caydırıcı bütün yolları denediler.
Müslümanların bir kısmı göç ettiler. Bir kısmı şehit bir kısmı ise işkenceye mahkum oldular.
Mekke'den Medine'ye hicret işte bu şartlarda gerçekleşti.
Kabe'nin Anahtarlarını Verelim
Mekkeliler Peygamberimiz (s.a.v.)'in hiçbir şeyden çekinmeden onlarla mücadeleye devam ettiğini görünce amcası Ebu Talip'e gidip uzlaşma teklifinde bulundular. Şöyle dediler: "Yeğeninle konuş. Dilerse Kabe'nin anahtarını verelim, dilerse dilediği kadar altın, dilerse de Mekke'nin en genç ve güzel kızlarımızı onunla evlendirelim. Eğer bunlardan birini kabul etmezse bu durumda da öldürüleceğini söyle."
Ebu Talip bu teklifi yapınca Hz. Resulümüz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Amca! Onlara söyle, bütün teklifleri onlara olsun. Ne anahtar, ne altın ne de genç eşler istemiyorum. Ben sadece Allah birdir demelerini, putlardan vazgeçmelerini, insanlara eziyet etmelerinden vazgeçmelerini teklif ediyorum." Ebu Talip, "O zaman seni öldürecekler. Ben de artık arkanda duramam" deyince Efendimiz (s.a.v.) haylice üzüldü. Sonra şöyle buyurdu: "Amca, bu davadan vazgeçeyim diye güneşi sağ elime, ayı sol elime koysalar bu davadan vazgeçmeyeceğim. Ya başaracağım veya bu yolda ölüp gideceğim."
Ebu Talip, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu kararlılığını görünce 'Bana bir bak Muhammed' dedi. Efendimiz (s.a.v.) bakınca Ebu Talip elini omuzuna koydu ve şöyle dedi: "Yürüyüşüne, mücadelene devam et. Dilediğini yap. Ben arkandan yürümeye devam edeceğim."
Allah Tuzakları Bozar
Mekkeliler Hz. Peygamber (s.a.v.)'i öldürmek için karar aldılar. Allah vahiy meleğiyle haber veriyor:
"Seni kıskıvrak yakalamak veya öldürmek veya çıkarmak için tuzak kurarlarken Allah da tuzak kuruyordu. Allah hesap yapanların tuzakları boşa çıkaranların en hayırlısıdır." (Enfal, 30) Bu izindi. Mekke'den çıkabilirsin artık. Ve O da, bütün dostlarını esenliğe çıkardıktan sonra bir gün dostu Hz. Ebu Bekir'le beraber Medine'ye yola çıktı.
Dünyanın haritasını değiştirdi
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hicreti dünyanın hem haritasını ve hem de kurgularını bozdu. İslam; tarih boyunca, mazlumların, mağdurların, iyilerin, özgürlük mücadelesi verenlerim ümit ışığı oldu. Doğru anlaşılıp, doğru uygulandığında maddi ve manevi hastalıkların çözüm yolunu önerdi. Yetiştirdiği büyük insanlar tarihin döngüsünde belirleyici oldular. Hz. Ömer, Hz. Ali, Mevlana, İbni Sina, Farabi, Fatih gibi büyük insanlar tarihin hikmet ve manevi serüveninde belirleyici satırbaşları oldular.
Hicret daraldığımızda bir Rabbani dokunuşun her dem yanımızda olduğunu bize ihsas ettiriyor. Bizim de büyük çileler ve mücadelelerle bize bu muazzez dini hediye eden Peygamberimiz (s.a.v.)'in emanetine ihanet etmememiz lazım. O'na layık olmalıyız. O'nun hakkını vermeliyiz.
İnsanlık tarihinin gördüğü ve görebileceği en büyük muhacire sonsuz salat ve selam olsun.
Senden gayri yar olmaz
Ey Allah'ın Resulü
Ey Fatımatu'z Zehra'nın babası
Ey Ebu'l Kasım
Ey Sevgililerin şahı
Ey güzellerin güzeli
Ey Mekke'den gelmiş muhacir
Ey Resulümüz. Habibimiz. Sevgilimiz.
Ey Medine'nin sakini
Mübarek ayağını bastığın turabı başıma taç olarak taşımaktan şeref duyarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.