NİHAT HATİPOĞLU

Hz. Peygamber’i (s.a.v.) üzenler bedel ödedi

Hz. Peygamber'e (s.a.v.) karşı, O'nun gönlünü yaralayan her bir söz mutlaka dünyada karşılığını görmüştür.
İslam tarihinde, asrısaadette buna dair örnekler vardır. Bu yazımızda bu örneklerden birini dikkatinize sunmak istiyorum:
Bedir savaşından öncedir.
Mekkelilerle Bedir'de karşılaşılacak.
Hz. Peygamber'le (s.a.v.) savaşmak için Mekke'den çıkıldığında, Mekke'nin aklı başındaki bazı insanları savaşmak istemediler.
Mekke'de kalmak istediler. Ancak, Mekke'nin ileri gelenlerinin baskısıyla Bedir'e getirildiler.
Bunların içinde Peygamberimiz'in (s.a.v.) amcası -gizli Müslüman olan- Hz. Abbas ve Ebu'l Buhteri gibi kişiler de vardı. Olayın farkında olan Hz. Peygamber (s.a.v.) savaş öncesi bir konuşma yaptı. Şöyle buyurdu:
"Mekkeliler içinde zorla buraya getirilenler vardır. Bunlar savaşa katılsalar bile, size karşı kılıç kullanmayacaklar.
Savaşa zorla sokulacaklar.
Bunlardan biri Ebul Buhteri'dir, birisi Abbas'tır. Kim bunları görürse, sakın onları öldürmesin.

Efendimizin bu konuşması sahabe arasında değerlendirildi. O esnada orada olan Ebu Huzeyfe isimli bir sahabi şöyle bir cümle kullandı: "Biz savaşta gerekirse babamız veya kardeşimizle karşı karşıya geliyoruz.
Vallahi! Peygamber'in amcası Abbas'ı görürsem kılıcımla onun yüzüne vuracağım.
Bu söz Efendimiz'e (s.a.v.) iletildi. Hz.Peygamber (s.a.v.) gerekçesini açıklamış olmasına rağmen, arkadaşlarından birinin böyle konuşmasından haylice rahatsız olmuştu. Hatta o esnada yanında olan Hz. Ömer'i kastederek: 'Hafsın babası! Ne dersin, peygamberin amcasının yüzüne kılıçla vurulur mu? Diye sitemde bulundu.
Hz. Ömer, bana müsaade et. Bu münafık adamın haddini bildireyim! Dese de Efendimiz (s.a.v.) müsaade etmedi! Ebu Huzeyfe biraz sonra kullandığı sözden pişman oldu. Özür diledi. Ancak hadisenin bundan sonrası çok önemli.
Bütün bir ömür korkuyla yaşadı Bu söylememesi gereken boş sözün sahibi olan Ebu Huzeyfe İslam'ın ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Habeşistan'a göç edenlerdendi.
Yani ilk Müslümanlardandı. Buna rağmen, Bedir öncesi Efendimiz'e (s.a.v.) karşı kullandığı bir söze karşı ödeyeceği manevi bedeli bütün hayatı boyunca korkuyla bekledi.
Ebu Huzeyfe (r.a.) şöyle diyordu:
Ben Bedir öncesi Hz. Peygamber'e (s.a.v.) karşı kullandığım o saygısız sözümden dolayı hayatım boyunca korkuyla yaşadım. Her an Yüce Allah'tan gelecek bir bela bekleyedurdum. Beni ancak Allah yolundaki bir şehitlik temizler.
Şehit olursam, belki Allah beni affeder. Ebu Huzeyfe bekledi.
Ve nihayet Yemame savaşında özlediği şehadete ulaştı.
Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bunca yakın olmasına rağmen, O'na karşı kullandığı bir sözün bedelini böyle zor ödedi. Ya günümüzde Hz. Peygamber'i yok saymaya çalışan O'nun hayatını ve söylemlerini önemsizleştirmeye gayret eden, hadislerine düşmanlık yapan, Kur'an ile Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) arasını açmaya çalışan, peygambersiz bir din için proje üretmeye çabalayan, Kur'an'ı kendi hevasına göre tefsir eden, sünneti ortadan kaldırmak için şekilden şekle giren bu sapıtan ve saptıran kişiler acaba manevi bedeli bu dünyada ve öteki âlemde nasıl ödeyecekler!
Hz. Peygamber'le, mahşerde yüzleşirlerse, kendilerini nasıl savunacaklar! Biz dini ilim hayatımızın tamamını seni unutturmaya, sıradanlaştırmaya ve seni Kur'an'dan silmeye, sünnetini de inkâra harcadık. Senin sahih sünnetini, sahih hadislerini ortaya koymaya çalışanları ise, gözden düşürmek için 'bid'atçiler, hurafeciler' dedik. Şimdi anladık ki, esas hurafe, tahrib, tahrif ve bid'at ehli bizmişiz. Bunu mu diyecekler! Bu yolda devam ederlerse, bunlardan hiçbirini söyleme imkânı dahi bulamayacaklardır.

***

Hz. Fatıma'nın zikri
Hz. Ali (r.a.) diyor ki; eve girdim. Hz. Fatıma sağ eliyle değirmeni çeviriyor, sol eliyle Hz. Hüseyin'i emziriyor, diliyle de Yüce Allah'ı anıyordu.

***

CENNET ANNENİN AYAKLARI ALTINDADIR

Sahabeden Cahime Efendimize geldi. Şöyle söyledi:
"Ey Allah'ın elçisi! Savaşa katılmak istiyorum.
Bu konuyu sizinle konuşmaya geldim. Hz.
Peygamber (s.a.v.) sordular: Annen sağ mıdır?
Evet cevabını verince sahabe Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Öyleyse annene hizmet et. Çünkü cennet annenin ayakları altındadır.
(Nesai, İbn Mace) Hz. Peygamber'in (s.a.v.) anneye ve annenin rızasına verdiği bu özel önem, biz Müslümanlara örnek olmalıdır.

***

BABANA VE ANNENE DÖN

Bir adam Efendimize geldi ve şöyle dedi; Ey Allah'ın elçisi. Hicret etmek için sana biat etmeye -söz vermeye- geldim. Ama annem ve babam arkamdan ağladılar. Gitmemi istemiyorlar. Ne yapayım.
Merhamet öncüsü olan Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: 'Geri dön. Onları ağlattığın gibi güldür.' Yani hicrete gideceğine, anne ve babanın rızasını al. (Ebu Davud)

***

BİR SUİKASTÇI: DÜŞMANIN SANA DOST OLUR

Mekke fethi günü, Hz. Peygamber (s.a.v.) Kâbe'yi putlardan temizledi, tavafını yaptı, Mekke'de umumi af ilan etti ve sonra akrabalarından birinin evine yöneldi. Niyeti biraz dinlenip yemek yemekti.
O esnada Fadale bin Umeyr isimli bir kişi, Müslüman olmuş görüntüsü vererek Efendimiz'in (s.a.v.) arkasından yürüyordu.
O, peygamberimizin dalgınlık anını gözlüyor, belinde sakladığı hançeriyle suikasta hazırlanıyordu. Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) arkasındaki yüzlerce insanla beraber o da yürüyordu. Gayesi Efendimizin sırtına hançeri saplamaktı.
Yürüyüş devam ederken Efendimiz bir ara durdu ve arkaya döndü.
Sonra Fadale'ye doğru adım attı. Fadale ile göz göze gelince sordu:
Senin adın Fadale mi? Adam, şaşkınlık içinde "Evet Allah'ın Peygamberi benim adım Fadale'dir" cevabını verdi.
Efendimiz sordu:
Demin içinden ne geçiriyordun?
Fadale: Hiçbir şey!
Ben Allah'ı zikrediyordum dedi.
Efendimiz bunun üzerine gülümsedi:
Fadale, Hz.
Peygamber'in içinden geçirdiğini anladığını görünce 'Allah'ım bağışla' demeye başladı.
Fadale bundan sonrasını şöyle anlatıyor:
Sonra Resulullah elini göğsüme koydu.
Azgın ve düşman kalbim sükûnete erdi vallahi, efendimizin eli henüz göğsümdeyken içime öyle bir sevgisi doldu ki, yeryüzünde O'ndan daha sevgili hiç kimse yoktu artık.
Hz. Peygamber halim ve hakim tavrıyla insanları dönüştürüyordu.
Ahlakı Kur'an olan Hz. Peygamber'in bu yumuşak, toleranslı, tatlı ve kuşatıcı dili Kur'an-ı Kerim'in şu ayetiyle ne kadar uyumludur:
"İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel şekilde sav.
O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık olan (kişi) adeta sıcak bir dost olmuştur." (Fussilet, 34)

***

PEYGAMBER TIBBI NE DEMEK?

Peygamberimizin sağlıkla ilgili tavsiye ve uyarılarına peygamber tıbbı diyoruz.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bu konudaki uyarıları, sadece; şunu yiyin, şunu yemeyin ile ilgili değildir.
Efendimiz aynı zamanda sağlığımızı etkileyen 'koruyucu tıbba' ait prensiplere de yer veriyor.
Yemeği kaynar yemeyin buyuruyor.
Acıkmadan yemeğe oturmayın, yemekten doymadan kalkın diyor. Midenizi üçe ayırın.
Yemek, su ve dinlenme. Yani midenin bir kısmını dinlenmeye ayırın buyuruyor.
Suyu yavaş yavaş için. Bardağa doğru nefeslenmeyin. Sık sık nafile oruçla midenizi dinlendirin, yemekten önce ve sonra elinizi yıkayın. Yemeği dinlenerek yiyin.
Ramazan aylarında hayli zengin geçen bir iftardan sonra kılınan teravih namazı aynı zamanda yemekleri sindirmeye zemin hazırlıyor. Efendimizin günde iki öğün yemek yediğini biliyoruz. Hatta bazen birkaç hurma ile bir günü geçirdiğini biliyoruz.
Kısacası; sağlık hakkında konuşanların şunu yiyin veya yemeyin cümleleri kadar vücudu sağlıklı yaşama hazır hale getirmeye çağrıda bulunmaları da gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.