NİHAT HATİPOĞLU

Allah tecelli edince: Uyarı ve tövbe dönemi

Berat Kandili yarın gece. Bu kandil; Şaban ayının 15. gecesi kutlanıyor. Hz. Peygamber (s.a.v.) Şaban ayının 15. gecesi Yüce Allah rahmet nazarıyla yer semasına -göğüne- tecelli eder. Ve "yok mu tövbe eden tövbesini kabul edeyim. Yok mu bağışlanma dileyen bağışlayayım" buyurur.
Bu gece hayvancılıkla uğraşan Beni Kelp kabilesindeki hayvanların tüyleri sayısında insanı Yüce Allah affeder.
Yıllık hesap defteri
Bilindiği gibi kişinin haftalık amelleri Yüce Allah'a perşembe ve pazartesi günleri arz edilir. Yıllık hesapları ise Berat kandilinde arza çıkar. Onun için Efendimiz bu ayda bolca oruç tutardı.
Yıllık eceller bildirilir
Bu gece yapılan önemli işlerden birisi de; kâinatın tümünde bir yıllık değişimler ve olayların ilgili meleklere bildirilmesidir. Bir yıl boyunca doğacak ve ölecek kişiler bile ilgili görevli meleklere iletilir. Adam vardır müthiş bir hırs ve dünyaya dalmıştır. Yatırımlar yapar, planlar çizer ama ölüm bilgisi çoktan Hz. Azrail (ölüm meleğine) bildirilmiştir.
İnecek yağmur tanesinin hesabı dahi Mikail (a.s.) adlı meleğe iletilir.
Ramazandan önce son soluklanma
Berat kandilinden sonra ramazan kapımıza dayanıyor. Ramazan ise; Şeytanların zincirlendiği, nefislerin düzeltildiği, hesaba çekildiği bir durulma mevsimidir.
Berat gecesi tövbe ederek ramazana daha hazırlıklı girme imkânı bulacağız.
Ramazan ayı müthiş bir fırsattır. Toplumsal tövbe zamanıdır. Yer ve gökten inen ve çıkan rahmetin buluştuğu bir zemindir. Onun için de iyi değerlendirilmelidir.
Helalleşin
Kul hakkına bulaşmış olabilirsiniz. Hasetten, kinden, önyargıdan veya başka sebeplerden birilerinin aleyhinde konuşmuş olabilirsiniz. Günaha girmişsinizdir. Ölüm de yakın. Zamanı yok. Azrail'e engel olan herhangi bir otorite de yok. Emredilince kapıya gelir. O zaman insanlarla helalleşin. Kalbini kırdıklarınıza gidin. Aleyhinde konuştuklarınızın lehine konuşun. Doğruyu söyleyin. Bilmediğiniz konularda konuşmayın. Susun. Ya hayır de veya sus. Efendimiz böyle buyurdu.
Müslümanım demek yetmez
Müslümanım demekle kurtulamazsınız. Seccadeniz, tespihiniz, haccınız, zikriniz Allah için olmadıkça, dilinizi insanların hak ve hukukuna, iffetine daldırmadıkça kurtulamazsınız. Müslüman demekle kurtulacağınızı mı zannettiniz?
RAHMETLİ BABAMLA BİR HATIRA
23 Mayıs 1995'te Siirt, Uşak, Afyon ve İzmir il müftülükleri yapmış olan rahmetli babam Medine'de vefat etti. O zamanlar Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesiydi. Gece uçağı beklerken havaalanında vefat etti. Cenazesini uçağa alıp Türkiye'ye getireceklerdi ki, pasaportu bulunamadığı için cenaze Medine havaalanından Medine mezarlığına -Cennetül Baki'ye- gömüldü. Uçak kalktıktan sonra pasaport gömleğinin cebinden çıktı.
Medine'ye âşıktı, Efendimize de... Orada ölmeyi arzu ederdi.
Altı hadis kitabından biri olan İbni Mace'yi (orijinali 2 cilttir) on cilt halinde terceme ve şerh (yorum) etti. İslam Hukuku Tarihi, Bakara ve Ali İmran Surelerinin Tefsiri, Mut'a Nikâhı, Şafii İlmihali, Cennete Girmek İçin Müslüman Olmak Şart, Nereye Gidiyoruz, Sahabeden Öğütler gibi eserlere imza attı. Özellikle İbni Mace şerhi son derece önemlidir çünkü bu hadis kitabının doyurucu bir şerhi yoktur.
Şimdi on bin sahabenin gömülü olduğu Medine mezarlığında mahşeri bekliyor.
Mütevazı, kendi halinde, büyüklenmeyen, dini konularda tavizsiz, ufku açık, dört mezhebi ve usullerini çok iyi bilen, güneydoğu medreselerinde yetişmiş büyük alimlerdendi.
Ama bugünkü yazımda onunla farklı bir hatıramı yazacağım:
Rahmetli babam Uşak il müftüsü iken ben de hem İmam Hatip okulunda okuyordum ve hem de imamlık yapıyordum. Lisede okuduğum için de elbette babamla -ailemle- kalıyordum.
Bir gün rahatsız olduğum için sabah namazında camiye gidip namaz kıldıramadım. Evde ateşin de etkisiyle titreyerek namazı kıldım ve uyudum. Babam da sabah namazı için kalktığında anneme neden camiye gitmediğimi sormuş. Annem de hasta olduğumu söylemiş. Babam elbisesini giyip benim görevli olduğum camiye gitmiş. Müezzin zaten camiyi açıyor. Rahmetli babam sabah namazını orada cemaate kıldırmış.
Ben o gün okula da gidemedim. Ama iki gün sonra bana sarı bir zarf içinde müftülük manşetli bir yazı geldi. Yazıyı resmi kanaldan gönderen rahmetli babam. Yazının altında -İl Müftüsü Haydar Hatipoğlu- imzası var. Yazının özeti şuydu: 'Şu tarihte sabah namazına gitmediğiniz tespit edilmiştir. Savunmanızı 7 gün içinde veriniz.' Camiye gitmediğimi tespit eden öz babam. Savunmayı gönderen de yine o. O zaman -gençliğimin de tesiriyle- babama gönül koymuştum. Ama babam beni affetmedi ve uyarı cezası verdi. Ben anneme şikâyet edip durumu bildirince de; Ben kendi oğluma yaptığı ihmalin cezasını vermezsem hiç kimseye veremem, cevabını vermiş.
Medine'de şimdi Hz. Osman'ın yakınlarında uzanıyor. Hz. Peygamberimiz'e (s.a.v.) hayli yakın. Sevdiği yaşta, Efendimize uyup ayrıldı. Ondan tarifsiz bir peygamber aşkı, edebi devraldık. Rabbimin sonsuz rahmeti babamın ve sizlerin kaybettiği babalarınızın üzerine olsun.
PEYGAMBERİMİZİN YATARKEN YAPTIĞI DUALAR
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), döşeğinde uyumak istediği zaman, sağ yanının üzerine yatar, sağ elini, sağ yanağının altına koyar, sonra da:
"Allah'ım! Kendimi, sana teslim ettim. Yüzümü, sana çevirdim. İşimi, sana ısmarladım. Sırtımı, sana dayadım. Ben, senin azabından korkar, rahmetini umarım. Senin rahmetinden başka sığınılacak yok, senin azabından başka korunulacak yoktur.
Ancak, senin rahmetine sığınılır ve ancak, senin rahmetinle kurtulunur.
Ben, senin indirmiş olduğun kitabına ve göndermiş olduğun peygamberine inandım.
Ey Rabbim! Yanımı, senin isminle yere koydum. Eğer, ruhumu tutar, alıkoyarsan, ona, rahmetinle muamele et! Eğer, onu, salarsan, salih kullarını koruduğun gibi, onu da, koru!
Allah'ım! Ben, senin isminle ölür, senin isminle dirilirim. Bize yediren, içiren, her ihtiyacımızı karşılayıp gideren, bizi barındıran, sığındıran Allah'a hamd olsun! Nice kişiler var ki, kendilerinin ne ihtiyaçlarını karşılayanları var, ne de, barındıranları! Allah'ım, kullarını, huzurunda topladığın günde azabından, beni koru!" diyerek dua ederdi. Kalktığında da şöyle derdi:
"Hamd olsun O Allah'a ki, bizi, öldükten sonra diriltti. Kıyamet günü, dönüşümüz de, O'na olacaktır."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yatağına girdiği zaman:
"Göklerin ve yerin Rabbi, her şeyin Rabbi olan, tohumu ve çekirdeği çatlatıp çimlendiren, Tevrat'ı, İncil'i ve Kuran'ı indiren Allah'ım! Ben, her kötülük sahibinin kötülüğünden sana sığınırım! Çünkü onu, perçeminden tutan sensin!
Allah'ım! Evvel, sensin! Senden önce olan hiçbir şey yoktur! Ahir sensin! Senden sonra olan hiçbir şey yoktur! Zahir, sensin! Senden başka hiçbir şey yoktur!" diye dua ederdi.
Uykudan uyandığı zaman da: "Başka ilah yok, ancak, sen varsın! Seni, tespih ve tenzih ederim. Allah'ım! Günahlarımı yarlıgamanı ve rahmetini dilerim.
Allah'ım! İlmimi artır! Bana doğru yolu gösterdikten sonra, kalbini kaydırma! Yüce katından, bana bir rahmet de, ihsan buyur! Çünkü bağışı en çok olan, sensin sen!" diyerek dua ettiği de olurdu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.