CHP’nin umudu Akşener
Bu sürecin odağında yeni dönemi doğru okuyamayan CHP, HDP, bazı eski sağ siyasi aktörler ve sol siyaset var. Solun durumu sadece Türkiye'de değil doğduğu topraklar olan Avrupa'da da derin bir çıkmazda. Aynı çıkmazı HDP de yaşıyor. Ama HDP'nin başka bir derin çıkmazı daha var. PKK ve PKK'nın ürettiği terör siyasetiyle arasına mesafe koyamaması...
Bu "Kaybedenler Kulübü"nün asli üyesi ve motor gücü ise CHP... CHP şimdi bütün bu kaybedenlerden bir cephe oluşturma derdinde. Meclis'te kavga gürültüyle, kürsü işgalleriyle, "AK Parti ve MHP fire verecek" beklentisiyle sonuç alamayınca, yeni arayışlara girdi.
Bula bula ne buldu dersiniz? Kendisi gibi güreşe doymayan eski sağ siyasi aktörleri. Bunu da birkaç gün önce toplanan CHP Parti Meclisi'nde "yeni referandum stratejisi" adıyla tartışıp karara bağladı.
Aslında, Meclis oylamasından sonuç alınamayacağı anlaşılınca bir süredir bu konu CHP kulislerinde konuşulmaya başlamıştı. Bir anlamda altyapısı oluşturuluyordu. CHP Parti Meclisi'nin 70'leri de yaşayan solcu isimlerinden biri aynen şöyle diyordu:
"Referandumda MHP'yi de AK Parti'yi de şaşırtacak bir kadroyla çıkacağız. Türkiye'nin yetiştirdiği önemli sağ siyasetçiler meydanlarda CHP ile omuz omuza olacak. Hüsamettin Cindoruk, Agâh Oktay Güner ve tabii ki Meral Akşener."
Doğrusu bu kadronun CHP ile meydanlara çıkacağına şaşırmadım ama eski solcu birinin bu isimlere sığınmasına ve özel olarak Akşener'e vurgu yapmasına şaşırdım.
Çünkü Cindoruk ve Güner gibi birçok eski sağ siyasetçinin uzun süredir CHP ile omuz omuza olduğu biliniyor. Ama Akşener'in CHP'nin umudu olması şaşırtıcı...
Düşünsenize Kemal Kılıçdaroğlu ile Akşener meydanlarda el ele. Kemal Bey, Mansur Yavaş olayından hevesli ama bu kez durum farklı. Şimdi söz konusu olan 15 Temmuz öncesi MHP'yi ele geçirmek için FETÖ'cülerin desteğiyle canhıraş çabalayan ve başaramayan bir Akşener. Üstelik 15 Temmuz direnişiyle halkın susturduğu bir Akşener bu.
Geçmiş ilişkileri bir yana Akşener'in son siyasi çırpınışı bile başlı başına problem. "CHP bunun arkasında nasıl duracak" sorusu bir yana aslında 10 Ağustos 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçiminde bu ittifakın daha kelli fellisi yaşandı.
İçinde iki sosyalist partinin de olduğu tam 16 parti bir araya geldi ama yine kaybettiler. Bunun bir tek nedeni vardı: Sahici ve değişimden yana değildiler, topluma umut vermediler.
Türkiye toplumunun bu arayışı hâlâ sürüyor. 10 Eylül 2010'da askeri vesayeti sonlandıran toplum, önümüzdeki referandumda da sürekli sorun üreten bürokratik vesayete son verecek. Bu yüzden Rıdvan Dilmen'in başlattığı kampanyaya katılıyor, eli silahlı ve bürokratik güçlerin müdahale edemeyeceği güçlü bir demokrasi ve güçlü bir Türkiye için "Evet, ben de varım" diyorum. Ve çağrımı Hürriyet'ten bir arkadaşa yöneltiyorum, sen de var mısın sevgili Fatih Çekirge?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bir Yahudi’nin ‘One minute’u (05.05.2024)
- CHP’nin kurdu yine CHP (04.05.2024)
- İmamoğlu, İsrail ve ‘sol’ CHP (02.05.2024)
- DEM kimin DEM’i? (30.04.2024)
- 68’lilerin torunları sarsıyor (29.04.2024)
- Akşener ve ‘mıntıka temizliği’ (28.04.2024)
- Özgür Özel’e iki koldan saldırı (27.04.2024)
- Postmodern Altılı Masa (25.04.2024)
- Uğur Dündar’ın öfkesi (23.04.2024)
- Filistin davasında yeni dönem (22.04.2024)