Çözüm güçlü sermaye piyasasında
Yüksek tutarlı mevduat sahiplerinin bankaları, paralarını çekebilecekleri 'gözdağı' ile yüksek mevduat faiz oranına bir anlamda zorladıkları bir konjonktürden, Rekabet Kurulu'na adreslenmeyecek bir metodoloji ile, çıkmamız gerekmekte. Ancak; tüm bu tartışmalar, dönüp dolaşıp, banka dışı finansman imkânlarının zayıf olmasına takılmakta. Türk halkının 2 trilyon 200 milyar TL civarında tasarrufu var. Bu tasarrufun 873 milyar TL'si TL mevduatı ve katılım hesabında, 607 milyar TL'si döviz mevduatı ve katılım hesabında, 437 milyar TL'si devlet iç borçlanma senetlerinde (Hazine bonosu, devlet tahvili), 108 milyar TL'si hisse senetlerinde, 52 milyar TL'si özel sektör tahvillerinde, 11 milyar TL'si eurobond'larda (yurtdışında ihraç edilmiş Türk tahvilleri), 50 milyar TL'si menkul kıymet yatırım fonlarında, 70 milyar TL'si de bireysel emeklilik fonlarında duruyor. Tasarrufların yüzde 67'si mevduat. Mevduat ile ilgili tartışmanın bu kadar alevli olmasının nedeni de bu.
Oysa sermaye piyasası yatırım araçlarının payının en az yüzde 60 olması gerekirdi. Ekonomi yönetiminin mutlaka sermaye piyasası araçlarına tasarruf sahiplerinin daha yoğun ilgi göstermesine sağlayacak her türlü çözüm üzerinde çalışması gerekmekte. Menkul kıymet çeşitliliğini artırmaktan, daha fazla alt piyasa ve fon oluşturmaya, vergi avantajlarına kadar her türlü imkân masada olmalı. Güçlü bir sermaye piyasası olmadan, reel sektör finansmanına yönelik sürdürülebilir bir çözüm üretmek zor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- IMF: Verimlilik odaklı reformlar hızlandırılmalı (29.04.2024)
- Batının ‘mükemmeliyetçilik’ sendromu (26.04.2024)
- Küresel ticarette ‘jeoekonomik parçalanma’ (24.04.2024)
- 2024’ün beş küresel riski (22.04.2024)
- Küresel kutuplaşmanın ‘ekonomik’ sonuçlar (19.04.2024)
- Küresel ekonominin 4 ‘derinleşen’ sorunu (17.04.2024)
- Türkiye’nin küresel hedefi yüzde 1.5 (15.04.2024)
- Küresel talebin direnci ve Türkiye’nin büyümesi (10.04.2024)
- Küresel enflasyonun değişen anatomisi (08.04.2024)
- Türkiye’nin özü ‘ilerleme’ ve ‘kalkınma’dır (05.04.2024)