1945… Tek Parti dönemi. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Şükrü Saraçoğlu..
İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın teslim olmasının ardından Sovyetler, savaş sırasında Türkiye'ye sığınmış olan Sovyet vatandaşı Türk kökenli askerlerin iadesini istedi.
Ve 195 Azerbaycan Türkü Sovyetler Birliği'ne iade edildi.
Sonra…
"Sınırı geçenler Sovyet askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildi."
1952 yılında Kılıç Ali konu hakkında bir köşe yazısı yazarak iade edilenlerin "bizi öldürün fakat Moskof'a teslim etmeyin" dediklerini kaydetti.
Bu konu hakkında dönemin şartları, mütekabiliyet, siyasi gerekçeler, Stalin-Sovyet tehdidi, kimlikler vb. çok şey anlatılıp yaşananlar gerekçelendirilebilir.
Ama sonuç olarak sığınanlar soydaşımızdı daha da önemlisi bu topraklara, bu bayrağa sığınmışlardı.
Ortaya sürülecek hiçbir gerekçe yaşanan dramın büyüklüğü ortadan kaldırmayacaktır.
Bir de bir ağıt kaldı geriye. Yürek parçalayan…

Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras'ı,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine…"
****
1991-1994… Koalisyonlar dönemi… Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü…
Hankendi, Hocalı, Şuşa, Ağdam, Kelbecer, Laçın, Cebrail, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan..
Ermenistan adım adım Karabağ'ı işgal ediyor, soydaşlarımız vahşi bir şekilde katlediliyor.
Bölge tamamen Sovyet hegemonyasında olduğu için, Türkiye bölgeye çok fazla müdahil olamamıştı.
Her ne kadar Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Türkiye Batı cephesini diplomatik olarak işgale karşı harekete geçirse de muvaffak olamadı, işgali durduramadı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey, büyük bir bağlılık duyduğu Türkiye'den yardım istemişti.
Ama… Diplomatik açıdan büyük mücadele verilmesine rağmen askeri olarak Türkiye bu yardıma maalesef yanıt vermedi.
20 binden fazla Azerbaycan Türkü şehit oldu o işgal sırasında. 100 binden fazla kişi yaralandı. 1,5 milyon kişi evinden yurdundan oldu.
Hocalı'daki çocukların feryatları daha kulaklardayken, Şimdi de Kelbecer büyük bir acıya şahit oluyordu.
Bir el istedi Azerbaycan komşularından. Bir yardım eli.
Gönderilecek birkaç helikopterle insanlar bölgeden tahliye edilecekti ama olmadı.
Merhum Elçibey bir konuşmasında aynen şu ifadeleri kullanıyor:
"Kelbecer işgalinde çok zor bir durum vardı. İnsanlar kırılıyordu. Türkiye'den, İran'dan, Rusya'da 5-10 helikopter istedim oradaki insanlar kurtarmak için. İnsani yardım için. Kimse vermedi. Hiçbir devlet vermedi."
Acı ama gerçek.
Kardeş ülke Türkiye'den birkaç helikopter kalkamadı kardeşlerine.

****
2020. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Karabağ 30 yıldır işgal atındaydı.
Artık neyden ya da kimden güç aldı bilinmez, Ermenistan Azerbaycan'ın geri kalan topraklarında da sinsi planlar peşindeydi.
Sınırlarda tacizlerde bulunuyor, sivil-asker gözetmeksizin saldırılar düzenliyordu.
Ama unuttuğu bir şey vardı.
Ne Azerbaycan eski Azerbaycan'dı…Ne de Türkiye eski Türkiye…
Bu kez önceki acı süreçler yaşanmayacaktı.
Mehmetçik "Hazır ol!"daydı.
Türkiye kurmay aklıyla, Savunma Sanayi ile, lojistik gücü ile, diplomasisiyle kısacası maddi manevi tüm gücüyle kardeş Azerbaycan'ın yanındaydı.
Ve 44 gün süren savaş sonunda Kahraman Azerbaycan Ordusu, Karabağ'ı Ermeni işgalinden kurtarıldı.
****
Zaferin üzerinden 5 yıl geçti.
8 Kasım'da Zafer Günü'nde İlham Aliyev çok anlamlı bir konuşma yaptı:
"Aziz kardeşim Erdoğan, 2. Karabağ Savaşı'nın ilk saatlerinden itibaren Azerbaycan'ı destekledi. Onun desteği, bize ek güç ve moral veriyordu. Erdoğan'ın 'Azerbaycan yalnız değildir' sözü, tüm dünyaya mesajdı. Azerbaycan halkı, bu desteği hiçbir zaman unutmayacaktır"

****
Velhasıl…
Rahmetli Elçibey bilge bir insandı.
"İleride Türkiye'nin güçlenmesi bizim kaderimizde değişikliğe neden olacak" diye not düşmüştü bir röportajında.
Oldu da.
Kan bağı, can bağı var bu iki ülke arasında.
Kafkas İslam Ordularından Karabağ'a…