Uyuyamıyoruz.
Sadece birkaç kişi değil, neredeyse bütün bir çağ uykusuz.
Gözlerimiz ekranda, aklımız bildirimde, zihnimiz sürekli açık…
İnsanlık tarihinin en "bağlantılı" ancak en "dinlenemeyen" dönemindeyiz.
Ama bu bir kaçış…
O ekranda belirecek bildirimle neyden kaçmak, dikkatimizi başka yere yönlendirmek istiyoruz?
Milyonlarca insan 21. Yüzyılda neden uykusuz?
İnsomnia yani uyuyamama hastalığı, dijital çağın ansiklopedisi Wikipedia'da tam 84 dile çevrilmiş kullanıcılar tarafından…
Yani bu şu demek; uykusuzluk farklı coğrafyadan, farklı zaman dilimlerinden, farklı uluslardan çok sayıda insanın yaşadığı küresel bir sorun.
Dünyanın en doğusundan en batısına kadar herkes uykusuz.

Uyuyamıyoruz…
Gazze'de binlerce bebek, çocuk, kadın, İNSAN ölmüşken, açlıktan can vermişken uyuyamıyoruz.
Dünyada 1,8 milyardan fazla insan yeterli konuttan yoksun, 100 milyondan fazla insan evsizken uyuyamıyoruz.
Fransa'da 350 bin kişi evsiz. Eyfel Kulesi'nin dibinde yatan bir evsiz, o ışıkları bir turistin hayranlığıyla izleyebilir mi?
Afrika'da milyonlarca çocuk açlıkla boğuşurken, orada hayatta kalabilen biri uykusuzluğu gerçekten "dert" edebilir mi?
Hayatında hiçbir sorunu olmayan biri rahat rahat uyuyabiliyorsa, bir dertle karşılaştığında tanışacağı ilk şey uykusuzluk olur.
Pandemi dönemindeki belirsizlik geceyle gündüzü birbirine karıştırmış, dünyada geleceğe dair büyük endişeler yaşanmıştı ki günümüzde hala bu dönemin etkilerini görüyoruz.
Pandemi sürecinde "insomnia" aramaları Google'da tam yüzde 58 oranında arttı.
Milyonlarca insan aydınlıktan karanlığa sürüklendi ve karanlığın içinde ışığı aradı.
Oysaki müesses nizamın bir planıydı uyku süresinin kısalması.
İnsanlar geceleri uyumuyorsa çalışabilirlerdi de aynı zamanda. Daha uzun mesai, daha çok üretim, daha fazla kâr demekti.
Belki de uykusuzluk değil de uyku artık bir protesto biçimidir.
Kapitalizmin sonsuz üretim döngüsüne, dijital dünyanın sonsuz dikkat talebine karşı pasif bir direniştir.
Modern yaşamın görünmez bedeli
Artık günümüz insanı, uyku yoksunluğunu bir hayat tarzı olarak yaşıyor.
E-posta trafiği gece yarısına kadar sürüyor, sosyal medya sonsuz bir akış sunuyor, dijital oyunlar ya da videolar beynimizi sürekli uyarıyor. Zihin kapanmıyor çünkü sistem bizi hep "aktif" tutmak üzere tasarlandı.
ABD'de 2002'de yetişkinlerin yüzde 17,5'i uyumakta zorluk çekerken, 2012'de bu oran yüzde 19,2'ye yükselmiş.
Aynı dönemde Kanada'da da benzer bir tablo var.
2002'de yüzde 15,6 olan uyku sorunları, 2012'de yüzde 17,1'e çıkmış.
Uykusuzluk hayatı nasıl etkiliyor?
6 saatten az uyumak Alzheimer riski yüzde 30 artıyor.
Gündüzleri dikkat eksikliği ve yorgun hissetmeye neden oluyor.
Obezite riskini artırıyor.
Bağışıklık sistemini zayıflatıyor.
Anksiyeteye yol açıyor.
Enerji yoksunluğuna sebep oluyor.
Yani hayatı potansiyelimizin altında kalarak yaşamayı mı, yoksa potansiyelimizi yansıtmayı, enerji dolu bir hayat yaşamak için çalışmayı mı seçmeliyiz?
Neden uyuyamıyoruz ve neden uyumalıyız?
Uyumak Yeni Dijital Müesses Nizam, bu sistemin kurucuları ve uygulayıcılarına karşı verdiğimiz bir mücadeleyi kazanmanın ilk adımı olabilir.
En pasif ama aynı zamanda irademizi ortaya koyduğumuz bir direniş biçimi…